8. Sonsuz Sayıda DüşmanOy verip yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın lütfen!!
☽
Aldığın yaralar, girdiğin kanlı yola armağan mı
yoksa günahların yüzünden Tanrı'nın sana
bir cezası mı?Arabayı otoparka park edip asansöre koştuğumda nefes nefese kalmıştım. Kendimi kabine attığımda 30. katı tuşladım ve soluklanmaya çalıştım.
Akın'ın ufacık da olsa canının acıyor olması beni çok kötü etkiliyordu. Çevremdekiler bana istediği kadar zarar verebilirdi ama Akın'a asla dokunamazlardı.
O benim kıymetlimdi. En büyük zaafımdı.
Beni aradığında telefonla konuşabilecek kadar kendindeydi fakat şu an ne hâldeydi bilemiyordum. Eve gelmem on beş dakika sürmüştü. On beş dakikada ölmeyeceğini söyleyerek kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
Beni telaşlandırmamak için sıyrık demiş bile olabilirdi. Sakinim. Sakinim.
Kat numarasının yazdığı ekrana baktığımda 25. katı geçtiğini gördüm. Asansör her ne kadar hızlı olsa da bazen yüksek rezidansta oturduğum için kendime kızıyordum.
Nihayet dairemin bulunduğu kata geldiğimde beklemeden loş koridora adımladım. Sol tarafa dönüp hızlı hızlı yürürken kalbim ağzımda atıyordu. Uzun zamandır aramızdan biri yaralanmıyordu ve şimdi bununla karşı karşıyayken istemeden panik olmuştum.
115 numaralı dairemin önüne geldiğimde anahtarla kapıyı açtım.
"Oğlum bayılma lan sakın...Kendine gel amına koyayım!"
Ses Beha'ya aitti.
Kapıyı kapatıp anahtarı fırlattığım gibi salona koşmuştum. Aralıktan geçtiğimde Akın ve Akın'ın burnuna kolonya tutan Beha'yı gördüm. İçeri girdiğim gibi göz göze geldik. Göz temasını bozup tekli koltukta yarı baygın şekilde oturan Akın'a adımladım.
"Akın," diye fısıldadım yanına gelip yüzüne yaklaştığımda. Gözleri kapalıydı ve aldığı kısa nefesler yüzünden göğsü hızla kalkıp iniyordu. Bakışlarımı kandan nasibini almış tişörtten çekip sol koluna çevirdim. Bez parçasıyla durdurmaya çalışmışlardı kanamayı ama durmamıştı. Akın'ın sağ eli bezin üstündeydi ve bezi tutan dövmeli parmakları da kanla kaplanmıştı.
"Arada bir bilinç kaybı yaşayıp tekrar ayılıyor. Yarasına baktım derin değil ama ufak bir dikiş istiyor gibi," dedi Beha, sesini sakin tutmaya çalışıyordu. "Kan kaybettiği için böyle Alisa. Ciddi bir durumu yok tamam mı? Sakin olmalıyız."
Beha'yı dikkatle dinleyip kafamı salladım. Konuşamıyordum bile. Şokta mıydım? Halbuki Akın'ın ilk defa yaralandığını görmüyordum. İlk defa olmayabilir ama uzun zaman sonra görüyorsun işte, diye fısıldadı iç sesim.
Beha banyodan bulduğu ilk yardım çantasını getirdiğinde çalan telefonumu yok saymaya çalışıyordum. Yüksek ihtimal Milan arıyordu. Şu an onunla konuşamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYÂL
Teen Fiction❝Ellerim kan, vücudum harap; bir sonsuz döngüdeyim, geceler bana tutsak.❞