Sabah gözlerini başına vuran ağrıyla açtı Songül, gözleri yan tarafındaki boşluğa kaydığında kapattı gözlerini. Tekrar hatırladı her şeyi teker teker.
Gece Sadi evden çıktıktan sonra yatağa oturmuş, kaç saat geçtiğini bilmeden ağlamıştı öylece. Gözlerinin hala kırmızılığını koruduğundan da emindi.En son saatin üçü gösterdiğini görünce atmıştı kendini banyoya. Bedeninden süzülen ılık suyun, kalbine ağır gelen düşünceleri de alıp götürmesini ister gibi beklemişti sadece. Arındırması gerekiyordu aklından bu gece yaşanılanları, sakinleşmek için.
Hiç yaşamamış olmayı, sabaha dönmeyi o kadar çok istiyordu ki en son bunu on iki yaşındayken istemişti.Anne babasının işe gitmek için evden ayrıldığı ama akşamına dönemedikleri o günün sabahını yaşamak istemişti sonsuza dek. Sabah kalktıkları andan evden çıkacakları ana kadar olan o bir saatin döngüsüne girmek istemişti o zamanlar çocuk kalbiyle.
Şimdi yine o günki kalbi sözü almıştı. Bu sabahın döngüsüne girmek istemişti. Sabah Sadi'nin başucunda beklediği, Busenaz'ın tekmesi ile gözlerini açtığı bu sabaha dönüp sonsuzluğu yaşamak istediğini söylüyordu hala o günki temizliği koruyan kalbi.
Ilık suyun bedenine getirdiği dinginlik ile göz kapakları düşmeye başlamıştı Songül'ün. Yorgunluğu ağır basmıştı artık tüm duygularına. Suyun altından çıktı dikkatle, üzerine havlusunu geçirdi. Aynada kendine bakmak bile istemedi, karşısında göreceği yorgun kadınla göz göze gelmekten kaçındı.
Odaya geçip üzerini değiştirdi hızlıca, üzerine çöken yorgunluğu kaybetmeden uyumaktı niyeti. Islak saçlarını hafif nemli kalacak şekilde kuruttuktan sonra yatağa uzandı. Gözlerini Sadi'nin her zaman yattığı sağ tarafına bakmadan kapattı. Sessizliği dinlerken uyuyakalmıştı.
•
Kendine küçük bir sandviç hazırlayıp yemişti Songül, portakal suyu eşliğinde. Canı istemesede yemek zorunda olduğunu biliyordu bebeği için. Evden çıkmadan önce kendini baktı girişteki yuvarlak aynadan. Saçlarını topuz yapmıştı hiç uğraşmak istemeyerek, hafif de bir makyajı vardı yüzünde solgun gözükmemesini sağlamak için.
Botlarını giydikten sonra ayrıldı evden.
•Sadi sabaha kadar evin önünde bekledikten sonra ayrılmıştı güneşin ışıkları kendi belli ettiğinde. Mesai saati gelene kadar beklemişti dalgaların taşlara vuran sesini duyduğu sahilde.
Yolda girdiği bir mağazadan üzerini değiştirerek çıktı, dün geceki kıyafetlerini de çöpe attı. Haklıydı Songül simsiyah olan adam değildi kendi. Tek bir Sadi vardı kendi için ama bir de kimliklere bürünen tarafı. O kimliklerin hiç birini Songül'e göstermek istememişti ama acı bir şekilde öğrenmişti işte Songül.
Belki biraz olsun kızgınlığı geçmiştir diye düşünüyordu arabayı sürerken. Şubeye gidecekti Songül'ü görmek için. Hem de kadına destek olmak istemişti, bugün Servet'in sorgusu yapılacaktı çünkü. Sadi Songül'ün o sorguya dahil olacağından adı gibi emindi, bu yüzden de hiç eve gitmeden direkt şubeye sürdü arabayı.
•Songül her şeyi bir köşeye bırakmış sadece aile mevzusuna odaklanmıştı. Tek isteği birazdan gireceği sorgu sonrası içinin biraz olsun rahata ermesiydi. Adamın itiraf etmeyeceğini bilen bir tarafı olsa da iyi düşünmeye çalışıyordu.
Dün Sadi söylemişti zaten neden böyle bir şey yaptığını, adamın itirafını almaktı niyeti. İçindeki küçük kız keşke biraz geç kalsaydın o zaman halletmişti Sadi diyordu ama bir tarafı da eğer geç kalsa Sadi'nin tetiği çekeceğini düşünüyordu.
Hoş zaten ölmesini istememiş miydi bunca yıl? Yaşattığını yaşamasını istemişti ama bunu kocasının elinden olmasını istememişti. Başka türlü olsa, nefsi müdafaa olsa belki anlayabilirdi aklı ama karşısına oturtup öldürecek olmasını anlayamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanficBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...