Yalnızlık kimsenin seçimi değildi sadece herkes bunu böyle ifade etti. "Yalnızlığı ben seçtim." demek neyin ifadesiydi ki böyle ? Acıların üstünü keyfimiz mi kapatacaktı ? Neydi bu seçimin sebebi ? Aşk mı, aile mi, gözyaşları mı, hayaller mi, sessizlik mi ?
Seçim değildi bu. Zorunlulukta değildi. Sadece bir sürelik karanlıktı. 5 yaşından 50 yaşına kadar izlediğimiz Tom&Jerry'in en saçma reklam arasıydı. İçimizde bir çocuk vardı. Gökkuşağını içimizden eksik etmeyen bir çocuktu. Gökkuşağına bir siyah ekledik, ne gecemiz belli oldu ne de gündüzümüz. Oysa bir renkti. Sadece bir renk nasıl değiştirebilirdi insanı ? Dolabının hepsi siyah olan bir insandan ne bekliyordu bu hayat ? Biraz koyu makyaj yapıp, siyah giydiğimiz zaman bize bön bön bakan insanları pataklamak istemişimdir her zaman. İçimi mi biliyorsun be adam ? Rengarenk giyinip içimin siyahını mimiklerime yansıtmak kadar zor olan şeyi giyinerek yapmışım çok mu ? Düşüncelerini umursamadığım insanlar daha bir çok karşıma çıkar oluyordu bu yalnızlık denen şeyde. Ama nedense onları umursamamayı her zamanki gibi başarıyordum. Başaramadığım şey içimdeki çocuğun gökkuşağına eklediğim bir tür siyahtı. O siyahta bütün düşüncelerim, hayallerim, sevgim, vicdanım gömülüp gitmişti. Diğer renklere benzemiyordu. Bir ton açığı dahi koyuydu. Koyusu da siyah. Asildi ama bir o kadar koyuydu. Düşüncelerimi aklıma getirmeyecek tek renkti siyah. Diğer renklerde koyuluk yoktu. Yazılar bile siyahtı. Her siyahın içinde bir beyaz bulunurdu oysa. Biz renkleri koyulaştırmak için kullanırdık siyahı. Meğer siyahın marifetiymiş hayatımızı gizlemek.