Jimin'in utangaç gülümsemesini izlerken içimde garip bir huzur vardı. Sabahın erken saatleri, mutfağın loş ışığı ve hala üzerimizde asılı kalan o an… Taehyung’un zamansız baskını her ne kadar sinir bozucu olsa da, Jimin’in yüzündeki o hafif pembe yanakları görmek bunu biraz telafi ediyordu.
O anın büyüsü bozulmuştu, ama içimde garip bir his vardı,bu sadece bir başlangıçtı.
Jimin başını eğdi, parmaklarıyla tişörtünün kenarıyla oynuyordu. “Bu… şey,” diye başladı, sesi biraz titrek çıkıyordu. “Az önce olanlar…”
Onun cümlesini tamamlamasını bekledim ama devam etmedi. Sadece dudağını ısırarak bana baktı.
Derin bir nefes aldım. “Evet?”
Gözlerini yere dikti. “Devam edecek mi?”
Bu soru… Bu kadar basit ama bir o kadar da karmaşıktı. Beni tam kalbimden vurmuştu.
Jimin’e doğru bir adım attım. “Eğer istiyorsan… Evet.”
Başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. O kahverengi gözlerinde belirsiz bir endişe ama bir o kadar da umut vardı. “Gerçekten mi?”
Gülümsedim. “Jimin, bunu senden önce bile istiyordum.”
Jimin’in gözleri biraz daha büyüdü, yanaklarındaki kızarıklık bir ton daha koyulaştı. “O zaman neden bunca zaman…”
Omuz silktim. “Çünkü korkaktım.”
Gözlerini bana dikti, sanki cümlemin devamını bekliyordu.
“Elimde olanı kaybetmek istemedim, Jimin,” diye ekledim dürüstçe. “Eğer sana olan hislerimi kabul edersem ve işler yolunda gitmezse, seni tamamen kaybedebilirdim. Ama dün gece… Duyduklarım… Hissettiklerim… Bana korkmamam gerektiğini gösterdi.”
Jimin dudaklarını birbirine bastırarak başını yavaşça salladı. Sonra, gözleri tekrar bana döndü ve küçük bir adım attı. Artık aramızda neredeyse hiç mesafe kalmamıştı.
Elimi kaldırarak onun yanağına dokundum. Yumuşak bir dokunuştu ama Jimin gözlerini kapadı ve avucuma hafifçe yaslandı.
“Peki şimdi?” diye fısıldadı.
Başımı hafifçe eğerek ona yaklaştım. “Şimdi… Tae bir daha baskın yapmadan önce seni öpmek istiyorum.”
Jimin kahkaha attı, ama o da yaklaşmıştı. “O zaman acele et, hyung.”
Ve bu sefer, hiçbir şey araya girmedi.
Dudaklarımız birleştiğinde içimde tuhaf bir rahatlama hissi yayıldı. Sanki uzun zamandır aradığım ama ulaşamadığım bir şey nihayet benim olmuştu.
Jimin'in elleri tişörtümün ucunu sıkıca kavrarken ben de belini sararak onu kendime çektim. Öpücük yumuşak ve dikkatliydi ama aynı zamanda içimizde biriken tüm duyguları da barındırıyordu.
Kapının dışında Taehyung’un “Eğer tekrar içeri girersem bana kızmayın ha!” diye bağırması ikimizi de gülümsetti ama bu sefer geri çekilmedik.
Jimin'in dudakları hâlâ benimkilerin üzerindeydi. O an, zaman durmuş gibiydi. Öpücüğümüz derinleşirken içimde tuhaf bir his belirdi—tanıdık ama bir o kadar da yabancı. Sanki içimde bir şey uyanıyordu, kanımın derinliklerinden gelen bir çağrı…
Ve sonra…
Göğsümde, tam kalbimin olduğu yere, bir acı yayıldı.
Jimin’in de bunu hissettiğini anladım çünkü gözleri aniden açıldı. Dudaklarımız birbirinden ayrılırken, şaşkınlık içinde nefes nefese kaldık.
“Ruh eşi çiçekleri...” Jimin kısık sesle fısıldadı.
Gözlerimi kısıp ona baktım. boynunun hemen yanındaki bölge, hafif bir ışıltıyla parlıyordu
Çiçeklenme.
Bunu kitaplardan, hikâyelerden biliyordum. Ama bu… Bu bizim başımıza mı geliyordu?
Jimin’in eli, kalbinin üzerine gitti. Gözleri hafifçe dolmuştu. “Yoongi… Sen…”
Sözlerini tamamlayamadan, aniden aramızdaki bağın gerçekten de güçlendiğini hissettim. Tüm hisleri, tüm varlığı sanki damarlarımın içinden akıyordu. Jimin’in sıcaklığı, kokusu, kalbinin hızlı atışları…
Ruh eşiydik.
Bu yüzden birbirimize çekiliyorduk. Bu yüzden bunca zamandır Jimin’den kopamıyordum, onun kokusu her zaman içime işliyordu. Ve bu yüzden… onu kimseyle paylaşamıyordum.
Jimin gözlerini kapadı, hafifçe titredi. Bir delta olarak, çiçeklenmenin bu kadar yoğun olacağını bilmiyordum. Ama şimdi, içimdeki kurt da huzurla homurdanıyordu.
“Ben… bunu beklemiyordum,” diye mırıldandı Jimin, gözlerini açarak. “deltam..."
Elimi ona uzattım. “Korkuyor musun?”
Jimin elimi tuttu ve hafifçe gülümsedi. “Sen yanımdayken hiçbir şeyden korkmam.”
Bu sözleriyle birlikte Çiçeklenme sürecimiz tamamlanıyordu. Artık birbirimize ait olduğumuzu herkes bilebilirdi.
Ve ben, Jimin’in kaderim olduğunu bilerek, ona daha da sıkı sarıldım.
Umarım hep aynı konuyu okumaktan sıkılmıyorsunuzdur😔
Sanki konu tekrar edip sıkıcı bir hal alıyormuş gibi hissediyorum
ÇOK ÇABUK SEVGİLİ OLDULAR YA BÖYLE HAYAL ETMEMİŞTİM
Neyse olan oldu, öptümmm

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jardin De Fleurs
ФанфикJiminin gözleri sadece Yoongiye parlamalıydı. Vitanın gözleri sadece deltasına parlamalıydı Yoonmin Taekook Namjin Hopegyeom