"Benim küçük meleğim... Tatlı Sigma'm... Lütfen artık beni kendinden uzaklaştırmaktan vazgeç. Yalvarırım."
"Anla bunu Gogol. Biz beraber olamayız. Unut artık bunları."
"Neden benim tatlı meleğim? Neden? Neden bu güzel anıları unutmamı daha da kötüsü seni unutmamı istiyorsun? Seni zorlayan şey nedir aşkım?.."
"Yeter artık Gogol! Bırak peşimi! Sevme beni! Git kendine uygun bir eş bul ve onunla yaşa ve benle olan herşeyi unut!"
"..."
Beyaz saçlı oğlan saçları gibi beyaz karlar yere hafif hafif düşerken sevdiğini son umut yine kazanmaya çalışıyordu.
Ne kadar çabalasa da olmuyordu. Acaba hata onda mıydı?
"Söylesene bana Sigma... Neden bana yaptığın o tatlı kurabiyeleri unutmalıyım?"
"Gogol-"
"Neden bana söylediğin o tatlı cümleleri unutmalıyım? Neden bana o narin dokunuşlarını unutmalıyım? Neden ben hasta oldugum da bana yaptığın o papatya çaylarını unutmalıyım? He? Neden?!"
"Bağırma Gogol."
"Bağırma mı? Bağırma mı!? Bunca şeyden, bunca sorudan sonra bana sadece bağırma mı diyorsun sen yani?"
"Evet. Bağırma diyorum. Çünkü bu soruların hepsinin cevabını çoktan verdim. Biz beraber olamayız! Bunu yapamıyoruz! Anla bunu! Ben seni artık sevmiyorum!"
Nikolai orada dona kaldı.
Sigma ona her seferinde "Biz beraber olamayız." ya da "Bu ilişkiyi devam ettiremeyiz Gogol." gibi şeyler söylerdi ama asla "Ben artık seni sevmiyorum." dememişti.
Nikolai o sırada kalbine çarpan buzu hissetti. Nefes alışı daralmış, gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"S-Sigma... Sen... cidden bunu kast etmedin... Değil mi?"
Sigma biraz duraksadı. Dediği şeyi fark edip yutkundu ve sert bir ton da konuşmaya başladı.
"Evet Gogol. Bunu cidden kast ettim. Ben... seni artık sevmiyorum, tamam mı?"
Nikolai bir şey demedi. Demek istese de kelimeler boğazında düğüm oldu gitti.
Ağzını bir şey demek için yine açtı ve yine kapadı, yine açtı ve yine kapadı.
Şuan Beyaz saçlı oğlanın orada mor, beyaz saçlı oğlana söyleyeceği bin bir türlü kelime vardı ama hiçbiri ağzından zorlasa da çıkamadı.
"Eğer söyleyeceğin şeyler bittiyse gidiyorum."
"..."
Nikolai bir şey dememişti, Sigma'da bunu bir evet olarak kabul etti ve beyaz karın üstünde iz bıraka bıraka gözden uzaklaştı.
Nikolai o gittikten sonra kalbinde yeniden bir ağrı hissetti. Sanki kalbi donuyor gibiydi ve nefes alış verişi zorlamıştı.
Beyaz saçlı karın üstünde dizlerinin üstüne çöktü, kalbinin olduğu yere sağ elini bastırdı. Nefes alış verişlerini düzeltmeye çalışıyordu ama kalbinde hissettiği bu soğukluk işleri zorlaştırıyordu.
"Bu... Bu da ne?.."
Bir süre sonra kendine gelmeyi başaran beyaz saçlı yerinden zar zor kalkmış ve yine aynı şey olmadan hızlıca eve gitmişti.
Yolda yürürken ağlamamak için dudağını birbirine bastırıyor, gözünden yaş akınca da hemen gözünü eli ile siliyordu.
Eve sonunda geldiğinde odasına girdi ve hiç düşünmeden ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Çayı
Random⊰𝑁𝑖𝑘𝑜𝑙𝑎𝑖 𝐺𝑜𝑔𝑜𝑙 𝑥 𝑆𝑖𝑔𝑚𝑎⊱ ○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●▷ Çok mutlu ve silly bir kitaptır. Oku memur ol.(riyal)