XV

2.1K 124 53
                                    

Alisa sesin geldiği yöne doğru ilerledi ve biraz ileride Araf'ı buldu. Adam, yorgun bir şekilde yere oturmuştu. Kız, ona doğru koşarak gitti ve nefes nefese kaldı.

İlgisiz bir ses tonuyla adam konuştu: "Ben gelmezsin diye düşünmüştüm. Şaşırttın beni.."

Alisa sahte bir mutlulukla "Dün attığınız sevgi dolu mesajınızı görünce sevinçten çıldırmak üzereydim. Gece gözüme zerre uyku girmedi. Ben de erkenden kalkıp buraya geldim."

Araf, kızın ironi yaptığını anlamıştı. Adam, yorgun bir şekilde gülümsedi ve cevapladı: "Alisa, seninle önemli bir şey konuşmak için erkenden buraya gelmeni istedim."

Kız merakla sordu: "Neymiş söyleyeceğiniz şey merak ettim?"

Araf, ciddiyetle konuşmaya devam etti: "Carly buraya geliyor. Onu hâlâ çok seviyorum ama o bana büyük bir yanlış yaptı."

Alisa, anlamamış gibi Araf'a baktı. Bir süre sessizce durduktan sonra, "Kapalı kutu gibi konuşmayı bırakıp artık ne söyleyeceksen söyler misin? Birine bir şey mi oldu?"

Araf, kızın gözlerinin içine ciddiyetle bakarak: "Dinle Alisa, bugün o buraya gelecek ve ben Carly'le iyi geçinmeni istiyorum. Bu konuda bana yardım edeceksin!"

Alisa, rahat bir nefes aldı ve gülümseyerek cevap verdi: "Bi ân bir cinayet işledim git evi temizle diyeceksiniz zannettim. Oh rahatladım..."

"Şakanın sırası değil." Dedi Araf.

Sıkıntıyla nefes alıp "Tamam yardım edeceğim."

"Bu o kadar basit bir şey değil. Senden Carly'i sinirlendirmemeni ve ona karşı çıkmamanı istiyorum ayrıca, ben ne dersem yapa..." sözünü bitirmesine müsaade etmeden konuştum: "Doksan dokuzuncu madde yürürlüğe giriyor demek. O günün yakın olduğunu biliyordum ama bu kadar yakın olacağını tahmin etmemiştim. Red etme şansım yüzde kaç?"

"Senin her ân kaçırılma ihtimalini düşürsek red etmekte tamamen özgürsün.."

"Yani dediklerimi yapmazsan ölürsün demek istiyorsunuz."

"Hayır, aksine ben kararında özgür olduğunu söylüyorum. İstersen şu an aramızda olan sözleşmeyi ve iş için yaptığımız anlaşmayı iptal edip evine geri dönebilirsin. Hiçbir şey olmamış gibi hayatına kaldığı yerden devam edersin. Yalnız eğer başına bir şey gelirse pişman olup buraya geri dönme şansın olmayacağını bilmen gerekiyor."

Bu adamın söylediği her şey beni korkutuyor. Onu ormanda bırakıp gittiğim günün akşamında yaşadıklarım gözümün önünden geçince aniden karar vererek "Tamam kabul ediyorum." Dedim.

"Tamam o zaman ben koşumu bitirdim artık eve gidebiliriz." Dedi.

Durup itiraz eder gibi konuştum: "Ama yürüyerek gidelim, koşarak değil. Dün eve gittiğimde ayaklarımı hissetmiyordum. O yüzden dün gece kendi kendime hayatım boyunca bir daha asla koşmayacağıma söz verdim."

"Demek kendine söz verdin. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Bundan sonra her sabah benimle koşuya geleceksin!"

"Siz ciddi misiniz?"

"Tabii ki hayır. Seni koşuya getirdiğime pişman ettin! Bir türlü susmak bilmedin." dedi yürüyerek ben de ona eşlik ederek
"Şikayet etmeye hakkınız yok. Ben gelmek istemedim siz istediniz diye sabah koşunuza katıldım. Hem bu ormandan hiç hoşlanmıyorum. Güvenli değil ve insanı korkutan bir havası var. Her an bir yerden bir şeyler çıkacakmış hissi veriyor."

"Ben bu ormana yıllardır koşmak için gelirim ve şu âna kadar burada anormal herhangi bir olaya denk gelmedim."

"Ormanlar zaten benim için başlı başına bir korku unsurudur. Özellikle geceleri ormandan gelen hayvan sesleri... İnsanlar birilerini öldürüp ormana gömüyorlar ve burası da bir orman..."

"Belki bastığın yerde bir ceset vardır. Belki köpekler bütün gece onun için havlıyorlardır.." dedi Araf rahatlıkla.

"Ortamı germeyin lütfen zaten ormanda olduğumuz için ayrı bir gerginim. Birde siz şaka yapmayın.."

Araf alayla gülümseyerek: "Seni korumayı üstlenmekle hayatımın en doğru kararını vermişim de haberim yokmuş!"

"Sizin en çok korkusuz olmanıza hayranım. Böyle bir ormana yakın bir evde gece başını yastığa hiçbir şeyi umursamadan koymanız takdire şayan..."

"Sen benimle alay mı ediyorsun?"

"Hayır sadece ne kadar cesur biri olduğunuzdan bahsediyordum."

"Aslında iyi kızsın ama işte biraz fazla konuşuyorsun."

"Sanki sussam kıymetimi bilecekmişsiniz gibi konuşuyorsunuz."

"Daha önce hiç denemediğin için olabilir."

Bir süre susup yürümeye devam edince "Az da olsa seni sevmeye başladım." dedi Araf.

Alisa sessizliğini bozup konuştu:
"O zaman hayat az da olsa çekilir olacak desenize!"

"Kimseden lafını esirgemeyen birisin bazen sana arada bir cesaret geliyor sonra tekrar eski haline geri dönüyorsun." O sırada Araf çalıların arasından bir silah çıkardı. Alisa silahı görünce bir iki adım geriledi.

Elindeki silahla uğraşarak "Sana silah kullanmasını öğreteceğim. Hazır mısın?"

"Değilim."

"Çok güzel o zaman hemen başlayalım."

"Ben silah kullanmasını öğrenmek istemiyorum sonra sizi yanlışlıkla falan vururum. Mazallah, diriniz çekilmiyor yaralı halinizle hiç uğraşamam!"

"Evet, doğru söylüyorsun senin sakar olduğun bir gerçek. Bunu da hesaba katmalıyım. Hayatımı senin için riske atıyorum." Dedi tetiği çekerek.

"Ben silah falan kullanmak istemiyorum. Sen aklına koyduğun her şeyi gerçekleştirmek zorunda mısın? Ben istesem senin söylemene gerek kalmadan silah kullanmasını öğrenirim."

"Benimle inatlaşma Alisa. Her şeye itiraz ediyorsun. Bir bildiğim var ki sana bunu öğretiyorum."

Araf kıza silahı nasıl kullanacağımı gösterdikten sonra silahı eline verip onu kendi haline bıraktı.

Silahı indirip cevap verdi: "Bence sen kendine her dediğini yerine getiren bir robot alsan işin daha çok kolaylaşır. Böylece beni de rahat bırakmış olursun."

"Çok konuşma silahı al ve ateş et!"

"Rastgele mi?"

"Hayır tabii ki şuradaki şişeye nişan alıcaksın!"

"Orası uzak değil mi, küçücük şişeyi ben bu mesafeden nasıl vurayım?"

Araf kızın elinden silahı alıp tam ortadaki şişeye ateş aldı. Tekraf silahı kıza bıraktı. Alisa tetiği çekip ateş etti fakat mermi şişeye değil yere isabet etti. Araf bir daha anlattı. Kıza tekrar nişan almasını söyledi. Odaklanıp ateş etti. Yine başaramadı.

"Olmuyor işte neden zorluyoruz ki?"

"Tekrar nişan al!"

"Çok kolaysa gel sen yap!"

"Ben oradaki şişeleri vurabildiğim için zaten sana silah kullanmasını öğretiyorum!"

"Hepsini vurmam şart mı?"

"Hayır."

Bir süre uğraştık ama olmadı. Araf tekrar nasıl ateş edeceğimi anlatırken giderek daha çok sinirlenmeye başlıyordu: "Bir tanesini bile vuramadın Alisa, bu son şansın!"

Kız dikkatle karşıdakine odaklanmıştı ve en baştaki şişeyi vurmayı başarmıştı.
..

İkisi birlikte ormandan çıktılar ve eve doğru yürümeye başladılar. Eve döndüklerinde kapıda araba ve bir adam onlara doğru yürüyordu.

Gölgene Bile Acıma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin