oy verip yorum yapmayı ve kendinize iyi bakmayı unutmayınn
———————————————————————-
Bugün Uraz'la konuşmamızın 2. haftasıydı ve onun yerine gidiyordum. kapının önündeyken ellerim titremeye,sıkça nefes almaya başladım. kalbim ağzımda atıyordu resmen. üstüme baktığımda öncen askıları olan bir crop ve tayt giymiştim. üzerime gri bir ceket almıştım çünkü insanların bu şekilde beni görmesi aşırı rahatsız ediciydi.(üzerine gri ceket)
kapıdan içeri girdiğim an girişte bir çocuk karşıladı beni.
"buyurun efendim isminizi öğrenebilir miyim?"
"Ece Sungurtekin" dedim.
çocuk bir süre bana baktıktan sonra "Uraz bey içeride sizi bekliyor efendim" dedi ve yüzüme bile bakmadan yanımdan ayrıldı. sinirlerim bozulsa da belli etmeden gösterdiği yere yürüdüm.
burada birsürü oda vardı. sanırım bütün müşterileriyle teker teker ilgileniyordu. hayır böyle düşünmemeliyim mazAllah kıskançlık krizine falan girerim (!)
söylediği odanın önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. içeriden "gel" komutu alınca kalbim daha hızlı çarpmaya başladı,ellerim titrerken kapıyı açtım ve içeri girdim.
koltuğa yayılarak oturan Uraz'ı gördüğümde olduğum yerde kaldım. kafasını koltuğun arkasına yaslamış, elindi viski olduğunu düşündüğüm bardağı tutuyordu. koltukta yarı uzanmış pozisyonda olduğu için çıplak vücudu gözler önündeydi. derince yutkunduğumda duymamış olması için dua ettim.
"Ece gelmedi mi daha Eren?" diye sordu. sanırım beni karşılayan çocuğun adı Eren'di.
cesaretimi toparlayıp "himm bilmem gelmiş mi?" dediğim an gözlerini açıp ayağa kalktı.
bir süre üstümü süzdükten sonra kaşları çatık bir şekilde "neden sen olduğunu söylemedin?" dedi.
gözleri yüzümün her tarafındaydı.tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümseyip başımı sağ omzuma yasladım ve "söyledim ya şimdi" dedim.
bu halime bakıp gözlerini birkaç saniye kapatıp
açtı, "keşke giyinerek gelseydin." dedi direkt.anlamayarak baktığımda başıyla vücudumu gösterdi.
"giyiniğim ya, biri duysa çıplak geldiğimi sanır!" diyerek sitem ettim.
"çok bir farkın yok." dedi ve elindeki bardağı sehpaya bırakıp bir yere doğru gitmeye başladı. arkasından baktığımı görünce "gelmeyi düşünmüyorsun galiba?" dedi ve yürümeye devam etti.
neden sert davrandığını anlamasam da peşinden gittim. büyük bir alana geldiğimizde kocaman bir boks ringinin önünde durduk.
"önce ısınalım" deyip ringden geçti. ardından ben de geçince karşımda durdu.
dudakları kıvrılırken "bana dokunmaya çalış." dedi.
"ne?" ağzım açık kaldığımda kahkaha atmamak için kendini tuttuğu çok belliydi.
"vurmaya çalış anlamında Ece. aklın nerede senin?"
"ha öyle dokunmak mı anladım." yüzüne bakarken 'e hadi' anlamında kafasını salladı. Emre'nin gösterdiği taktiği uygulayıp sağ elimi kaldırdım ve karnına bir yumruk attım. "bir daha vur, sarsılmadım bile." dediğinde aynı şekilde daha sert vurdum. "sert vur kızım." dedi çelik gibi bir sesle. bana bakmıyordu karşıya bakıyordu.
"peki o zaman babacığım." dedim ve bana şoke olmuş bir şekilde bakarken karnına sert bir yumruk geçirdim. Uraz geriye doğru savrulurken kahkaha atıp kendi etrafımda bir tur döndüm. Ona baktığımda bu halimi gülümseyerek izlediğini gördüm. baktığımı fark ettiğinde yüzündeki gülümsemeyi sildi ve yanıma geldi.
"rakibinin zayıf anını kollamalısın derken bundan bahsetmiyorlar." dediğinde bir kez daha güldüm. gözleri dudaklarıma indiğinde gülüşüm dudaklarımda yavaş yavaş soldu. niye bakıyordu şimdi bu manyak adam?
"hadi bakalım." deyip kendini topladı ve çalışmaya (dayak yemeye) devam ettik.
çok yavaş davranıyor ve gösterdiği hareketleri
üstünde denememi söylüyordu.karnıma bir yumruk indirdiğinde yere düştüm ve "çok sertsin yeter!" diye bağırdım.
yanıma gelip ayakta durdu ve elini saçıma attı. saçımı omzumdan geriye attığında eliyle yanağımı tuttu. bai parmağıyla yanağımı severken "sert olsaydım hissederdin." dedi.
kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atarken bulunduğumuz konuma baktım ve mefes alışlarım arttı. kendi de yeni fark ederken sertçe yutkundu ve yanımdan ayrıldı.
(eli yanakta)
ayağa kalktığımda derin bir nefes verdim. "Bugünlük bu kadar Ece" dedi ve arkasını döndü.
"ya ama sadece 1 saat çalıştık... Emre ile 3 saat falan çalışıyorduk." sesim istemsizce sızlanan küçük çocuklar gibi çıkmıştı.
iki adımda yanıma gelip eliyle çenemi tuttu ve havaya kaldırdı "Emre'yle de az önceki pozisyonda kaldıysanız..." derin bir nefes aldı ve devam etti "sıkıntı büyük Ece." çenemi baş parmağıyla okşuyordu.
"ne varmış ki az önceki pozisyonumuzda?" yüzümü biraz ona yaklaştırıp konuştuğumda yutkundu. başını sağa çevirip bir süre bekledikten sonra elini birden belime attı ve beni kendine çekti.
"ne olduğunu bilmek bile istemezsin." yüzlerimiz arasındaki mesafe çok azdı. bir eliyle belimi okşarken bir eli de saçlarımı yüzümden çekmekle meşguldü. bütün dikkati saçlarımdayken konuştu "Emre ile olan her şeyi aklından sileceksin."
"himm? neden?"
yüzünü yüzüme yaklaştırdığı anda sanki öpecekmiş gibi gözlerimi kapattım. Allah'ım lütfen öpsün diyerek kendi kendime konuşurken dudaklarını,
yanağım ve dudağımın birleştiği yerde hissettim.dudakları bir süre hareket etmedi. yerini hiç değiştirmeden "bunun için." dedi.
———————————————————————-
bundan sonraki bölümler biraz daha cinsel içerikli olabilir 🫠
instagram bölümü atsam mı sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Guzel Duygular / texting (+18)
Humorecesungurtekin: benim sana bir seyler aciklamam gerekiyor aslinda urazcelikok: buyur. ecesungurtekin: ben Mert'e asik degilim o benim en yakin arkadasim ama sana yazmak icin bir bahaneye ihtiyacim vardi. instagram kullanmadigini dusundum en basta cu...