Sabah oda da birinin olduğunu hissettim ve kim olduğuna bakmak için hemen gözlerimi açtım. Maylo ayak ucumda yatıyordu ve gelen Göker olduğu için kapıyı açıp yanıma gelmesine bir tepki göstermemişti. Maylo'nun yeni kankası, oyun arkadaşı Göker'di. Artık bu durumu kabullensem iyi olacaktı.
Göker korkmuş bir yüz ifadesiyle yanımda dikiliyordu, onu neyin bu kadar korkuttuğunu öğrenmek için hemen yataktan doğruldum."Ne oldu ablacım, neden bu kadar erkenden uyandın sen?"
Göker'in gözleri doldu, dudakları titredi. Nerdeyse ağladı, ağlayacaktı. "Abla yine korkunç bir kabus gördüm, rüyamda gördüğüm canavar nerdeyse beni yakalayıp öldürecekti."
Küçükken ben de sık sık korkunç rüyalar görür, kan ter içinde uykudan uyanırdım. "Gel bakayım buraya."
Sözümü dinleyip bana sarılan Göker'in pijamasının sırtında bir ıslaklık hissettim. Korkudan altına işemiş olmalıydı. Şimdi bu durumu yüzüne söyleyerek onu utandıracak değildim. Sırtının kuru kalan yerini sıvazladım ve saçını okşadım. "Canavarlar gerçek değil ablacım, onlar sana hiç bir şey yapamazlar. Bu evde ailenle birlikte yaşıyorsun, yani sen her zaman güvendesin. Rüyanda bile olsa kimseden korkmamalısın. Hem Maylo'da var. O da seni rüyanda gördüğün canavarlardan korumaya yardımcı olur. Değil mi Maylo?"
Ona bir şey sorulduğunu anlayan Maylo hevesle kuyruğunu salladı.
"Bak gördün mü? Maylo'da seni bütün canavarlardan koruyacağını söyledi. Hadi beraber odana gidelim ve odanın her yerini canavar var mı, yok mu diye bir kontrol edelim. Maylo'da bizimle gelir ve yardımcı olur. İşimiz bitince de duş alırız, sonra temiz temiz kahvaltıya ineriz."
Göker hevesle elimi tuttu. Beraber onun odasına inerken Maylo'da bizi kuyruğunu sallayarak takip ediyordu. Göker'in odası bir alt katta, annemlerin odasının yanındaydı. Anneme rahatlıkla hitap etmeme rağmen, Çetin Müdür'e baba demek şimdilik içimden gelmiyordu. Eninde sonunda diyeceğimi biliyordum ama o zaman bu zaman değildi.
Göker'in odasında yatak, dolap ve küçük bir bilgisayar masası vardı. Oda oldukça küçüktü ama Göker'in küçük bedenininin rahatça sığacağı büyüklükteydi. Dolabın içi ve yatağın altı dahil bir canavarın saklanabileceği her yeri aradık, doğal olarak onu bulamadık.
Göker'de sonuçtan memnun olmuş görünüyordu. Dolaptan temiz eşyalarını aldım ve koridorda bulunan banyoya onu götürdüm. Onu duşun altına sokarken iç çamaşırını çıkarmadım. Nasıl olsa o da akan suyla birlikte temizlenirdi, Göker'in benim yanımda rahat hissetmesi en büyük önceliğimdi. Onun geri kalan her yerini sabunlayarak iyice yıkadım. Duş alması bitti ve iç çamaşırını değiştirmesi için ona sırtımı döndüm. O işini halledince geri kalan giysilerini üzerine giymesine yardımcı oldum. Banyoyu temizleyip dışarı çıktığımızda Maylo bizi kapının önünde bekliyordu. Herkes hala uyurken üçümüz beraber aşağıya indik ve sabah kahvaltısını hazırlamaya başladım. Artık kalktığım için bu saatten sonra bir daha uyuyamazdım. Bari erken kalkmam, boşa gitmesin, bir işe yarasındı.
Kahvaltı için krep yapmaya karar verdim. En kolay hazırlanan ve pişirmesi uzun sürse de zevkle kısa sürede tüketilen bir hamur işiydi. Ben de üzerine bal veya reçel sürerek yemesini çok severdim. Göker masada, Maylo ise onun ayak ucuna kıvrılmış, çay demlenirken benim krep pişirmemi seyrediyorlardı. Ortamda huzurlu bir aile havası vardı ve ben bu ortamı sevmiştim. Alışmak ve uyum sağlamak kolay olacaktı.
İlk krepi pişirdim ve Güney burnunun içinden sık sık nefes alarak mutfağın girişinde belirdi."İyi ki ilaçları almak için erken kalkıp bir şeyler atıştırmam gerekiyor. Yoksa sen hala kırgın olduğun için kahvaltıya beni çağırmazdın. İntikam almak için benim bu güzellikleri yememi engellerdin, değil mi kardeşim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKIR (Tamamlandı)
Fiksi Umum"Bir daha pire torbası dersen senin cici bir abi olmadığını ona söylerim. Maylo'nun bunu duyunca ne yapacağını tahmin ediyorsundur." Ilgaz gözlerini devirdi. "Biliyorum, popomu ısırır." Tekrar sırıttım." Aferin, Maylo gibi sen de çabuk öğreniyorsun...