Ölüm ne demektir?
Bir yaşamın son bulması mı?Hayır çünkü bu hissettiğim ölüm olamazdı ölünce bütün acılar geçmiyor muydu?peki benim vücudumda hissettiğim bu acı da neyin nesi idi.
Birisinin adımı seslendiği ni duydum.
"Ahsen karataş"
"Beni duyuyormusun,duyuyorsan elimi sıkman yeterli"
Elimi tutan da kimdi? kurtulmuş muydum?
"Belki duymuyor"dedi başka bir ses bu ses çok tanıdık bir sesti nereden tanıyordum ki?
Asıl ben neredeydim yokluğumu farketmiş olmaları gerekiyorlardı öyle değilmi?
Vücudumda kalan son güç ile elimi tutan kişinin elini sıktım yada ben öğle sandım bilmiyorum hiç bir şey hissedmiyordum eğer yaşıyorsam kendime geldikten sonra yemek yemeliydim günlerdir işkence gördüğüm için ağzıma bir damla su bile sürmemiştim.
Eğer yağmur yağan geceleri sayarsak içinde bulunduğum tahta kulübeden sızan bir kaç damla su ile idare etmiştim."Yaşıyormu komutanım?"
"Yaşıyor"ilk defa duyduğum ses ile artık bulunduğuma kanaat getirmiştim kasıklarımda artık dayanamadım bir acı vardı elimi oynatmaya çalıştım. gözlerimi yavaşça açmaya çalıştığımda zırhlı aracın içerisine gittiğimizi gördüm.
Kimse uyandığımı fark etmemişti.
Vücudumu yavaşça hareket ettirmeye çalıştığımda acı ile inlemiştim. Her kesin bakışı bana döndüğünde hepsinin yüzünde ki rahatlamaya şahit oldum.
"Ahsen Karataş"
Sesin geldiği yöne başımı çevirmiştim.
Aracın içerisinde karşılıklı koltuklar vardı ve neredeyse bir koltuğun yarısından fazlasında ben uzanıyordum.
"B-benim"
"Sen olduğunu zaten biliyoruz"diye tok bir sesle cevap vermişti.
"Birazdan araç duracak ve helikoptere geçiş yapacağız haberin olsun"
"Tamam"diye cevap verdiğimde artık gerçekten ruhumun beni terk ettiğini düşünüyordum acımı ne kadar dışarıya yansıtmamaya çalışsam da kasıklarımda ki ağrı dayanılmaz bir hal almıştı yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissediyordum.
Tim bunu fark etmiş olacak ki ismini bilmediğim ama komutanları olduğum adam beni konuşturmaya çalışmıştı.
"Kaç gündür bu durumdasın?"
"Bilmiyorum yani,yani ben hatırlayamıyorum en son karargaha haber verecektim ama fark edildim sonrasını işkenceler süsledi"
"Adamların ismini biliyormusun?"
"Sadece başlarının ismini biliyorum, Zeydin."
"Anladım."
"Su"
"Ne?"
"Su varmı,çok susadım kaç gündür bu halde olduğumu bilmiyorum,tek bildiğim bir şey var oda susadım"
"Su?"
"Evet su, verirmisin?"
"He,he Su tamam veriyorum" dediğinde neye bu kadar şaşırmıştı anlamamıştım zaten anlayacak gücümde yoktu.
Suyun kapağını açıp uzattığında yüzüne şaka mı yapıyorsun diye bakıyordum gerçekten bu halim ile o suyu içebilmem imkansızdı kalkmam gerekiyordu ama kalkarsam geri uzanabilecek canım kalır mıydı orası tartışılır.
"Ülkü"
"Buyurun komutanım?"
"Ahsen hanıma suyunu içir yarasına bak"
"Emredersiniz komutanım"
Kafamı ülkü denilen kişiye çevirdiğimde bu kadar erkeğin içerisinde tek kız ben kalmadığım için sevinmiştim.
Ülkü, ismini bilmediğim komutanlarının elinden suyu alıp yavaşça beni kaldırmıştı bir kaç damla su içtiğimde
Açlığım ortaya çıkmıştı."Yarana bakicam uzanırsan."
"Tamam"
Yavaşça kafamı geri koyduğum da ülkü ilk yardım çantasını açmıştı yavaşça üstündeki tişörtü sıyırdığında acı ile inlemiştim üzerimdeki tişört yaramın üzerine yapışmıştı!
"Ülkü yavaş ol biraz"
"Komutanım am-"
"Ülkü"
Kasıklarım ın altına kadar pantolon u indirdiğinde vücudumu utanç kaplamıştı gözlerimi diğer askerlere çevirdiğimde hepsinin bakışlarının yerde olduğunu gördüm isimsiz komutana baktığımda dikkatle gözlerimin içine bakıyordu...
Oy vermeyi unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ
Ficción Generalbu yüzüme yediğim kaçıncı tokat'tı artık saymıyorum hiç acımadan bir kere daha tokat attığı da benim için son damla olmuştu bütün dağı inletircesine bagirdığımda kızgın soba demirini sırtıma yapıştırdığini hissettim...