Teneffüs zilinin çalmasıyla kendime geldim. Sabahtan beri ne yapacağımı düşünüyorum. Bahar dönemi geldi ama ben hala sene sonu projemi hazırlamaya başlamadım. Çünkü ortada bir proje yok. Yıllardır okuldan her mezun olan öğrenci bir konu seçip o konuyla alakalı bir şeyler hazırlıyor ve sene sonunda projelerini sunuyorlar. Hazırlamak en az 1-2 ay sürdüğünden hazırlıklarda senenin başında başlıyor. Genelde arkadaş grupları okuldaki hallerini videoya çekip belgesel yapıyorlar. Sanata ilgili olanlar da kendi çaplarında sergi, albüm gibi şeyler hazırlıyorlar. Geriye benim gibi yalnız sadece birkaç kişi kalıyor. Kimse tek başına yapmak istemediğinden genelde aralarında toplanıp sosyal sorumluluk projesi yapıyorlar.
Bu sabah okula geldiğimde yan sınıftan bir kız yanıma gelip onlara katılabileceğimi söyledi ama ben bütün dönemi tanımadığım insanlarla birlikte çöp toplayarak veya okulun kütüphanesini temizleyerek geçirmek istemiyorum. Aslında Nehir'le birlikte yapacaktık ama o taşınınca ben de ortada kaldım. Nehir benim en yakın arkadaşımdı ancak senenin başında Ankara'ya taşındı. Bütün liseyi beraber geçirmiştik ve birbirimizden başka arkadaşımız da yoktu. Ta ki o taşınana kadar. O günden sonra aramızda açıldı. İlk başlarda sürekli iletişim halindeydik hatta bir kere de buluştuk. Ancak o kendine yeni arkadaşlar bulmuştu ve aramıza giren soğukluk barizdi. Hala arada bir konuşuyoruz ama eskisi gibi olmuyor işte. Ben de birileriyle arkadaş olmaya çalıştım fakat çoktan bütün arkadaş grupları oluştuğu için kendime o grupların içinde bir yer bulamadım. Sonra yalnız olmanın o kadar da kötü olmadığını fark ettim. Bugüne kadarda yalnızlık o kadar hissettirmiyordu kendini.
Etrafıma dönüp baktım. Herkesin bir şeyler yapmaya başladığını gördüğümde sanki nefesim ciğerlerime yetmiyor, bir yerlerde tıkanıp kalıyor gibi hissettim. Benim de bir yerden başlamam gerekiyor ama tek başıma ne yapabilirim bilmiyorum. Eğer Nehir gitmemiş olsaydı birlikte çözülmemiş davalar hakkında belgesel hazırlayacaktık. Bu tarz olaylar ikimizin de ilgisini çekiyordu. Babası polis olduğu için bize yardımcı olacaktı. Şimdi tek kaldığım için olaylarla ilgili detaylı bilgiye ulaşmam çok zor.
Ben bu düşüncelerin içinde boğulurken sınıf başkanı yanıma geldi.
"Güneş, Nilay Hoca seni odasına çağırıyor. "
"Neden ki, ne diyecekmiş?" diye sordum endişeyle.
"Bilmiyorum, projeyle alakalı sanırım. Sen hala bulamadın ya ondandır." dedi yüzünde hafif bir küçümseme ifadesiyle.
"Tamam sağ ol haber verdiğin için." dedim yapay gülümsememle ardından sınıftan hızla çıktım.
Nilay Hoca aynı zamanda okul müdürümüz. Müdür olmadan önce de rehber öğretmenimizdi. Arada bir herkesi yanına çağırır sohbet ederdi, bende birkaç kere yanına gitmiştim. Müdür olduktan sonra hiç konuşmamıştık. Bu yüzden beni çağırma sebebinden emin olamıyorum. Sonuçta projelerle ilgilenmek onun işi değil.
Kapısının önüne geldiğimde biraz durdum ve derin bir nefes aldım. Sonra yavaşça kapıyı tıklattım.
"Girin." Dedi yumuşak bir tonla.
"Merhaba hocam. Beni çağırmışsınız." Dedim çekinerek.
"Evet Güneşciğim." Dedi ve eliyle masasının karşısındaki koltuğu göstererek ekledi. "Gel otur bakalım karşıma sana bir teklifim var."
Teklifi merak ederek karşısına oturdum. Acaba bana acıyıp beni muaf mı etmişti projeden diye geçirdim içimden.
"Buyurun hocam, sizi dinliyorum."
"Projen olmadığını söyledi öğretmenlerin. Halbuki ben geçen sene konuştuğumuzda vardı diye hatırlıyorum."
"Evet vardı ama beraber yapmayı planladığım arkadaşım okuldan gitti. Bende tek başıma yeterli olamadım."
"Eğer yapmazsan kanaat notu alamayacaksın bu da ortalamanı düşürür. Sınavda ortalamanın ne kadar önemli olduğunu biliyorsun değil mi? Neden diğer arkadaşlarına katılmadın?"
"Biliyorum hocam ama isteyerek yapacağım bir şey olsun istiyorum. Bu yüzden hala düşünme aşamasındayım. Bir teklifiniz olduğunu söylemiştiniz, nedir?
"Bildiğin üzere okulumuz eski bir okul. Bu sene de 50. Yılını dolduruyor. Bende sana okulun belgeselini çekmeyi teklif ediyorum."
Müdüre hanımın teklifine ne diyeceğimi düşünmeye başladım. Kabul edersem geri dönme şansım olmayacak ama etmezsem de boşta kalacağım. Ben ne cevap vereceğimi düşünürken Nilay Hoca konuşmaya başladı.
"Eğer kaynak açısından zorlanacağını düşünüyorsan merak etme depoda okula dair çoğu şeyin videosu, fotoğrafı var. Ayrıca bu senin için en iyi seçenek olur. Tek başına zorlanmadan yapabilirsin."
Biraz daha düşündükten sonra cevap verdim.
"Peki, kabul ediyorum. Zaten başka seçeneğim de yok gibi duruyor."
"Bak Güneş. Seni zorlamış gibi olmak istemiyorum. Geçen sene arada bir konuşurduk. Seni tanıdığım kadarıyla meraklı ve araştırmayı seven biri olduğunu biliyorum. Umarım bana da seve seve yardım edersin."
Söyledikleri kulağıma proje için değil de 50. Yıl belgeseliyle kendi uğraşmamak için bana yaptırıyor gibi gelse de bir yandan da mantıklı geldi. Hem başka bir seçeneğim de yok. En azından başkalarıyla uğraşmama gerek kalmayacak.
"Teşekkür ederim teklifiniz için. Merak etmeyin elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Müsaadenizle." dedim. Tam odadan çıkacakken beni durdurdu.
"Nereye gidiyorsun? Deponun kapısını tel tokayla açmayı düşünüyorsun herhalde" dedi ufak bir kahkahayla. Utanarak gülümsedim ve elinde salladığı anahtarı alıp hiçbir şey diyemeden odadan çıktım.
Ders zilinin çalmasıyla sınıfa geri döndüm. Zaman geçmek bilmedi. Bir an önce olsun bitsin de rahatlayayım istiyorum. Sonunda ders bitti. Çantamı toplayıp hemen sınıftan çıktım. Deponun yerini bulmaya çalışırken biriyle çarpıştım.
"Kusura bakmayın, acelem vardı" dedim mahcup bir sesle. Çarpıştığım kişinin kim olduğunu bile görmeden yoluma devam ederken arkamdan seslendi.
"Güneş!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.KASET
Teen FictionAna karakterimiz Güneş'e geçmişteki bir cinayeti çözerken eşlik edebileceğiniz sırlar ve yalanlarla dolu bir hikaye sizi bekliyor. Geçmiş ve şimdiki zaman arasında geçen bu hikayenin her sayfasında, aşk, nefret, arkadaşlık, hüzün ve mutluluğu hiss...