"Yaptığının sorumluluğunu almadan nereye gittiğini sanıyorsun Afşin?"
Ona sorduğum soruyla olduğu yerde bana bakakaldı. Benden böyle bir cümle beklemediği aşikardı ama ben yüzsüzlüğümü ele almıştım bir kere. Ve ona dediğimde de gayet ciddiydim.
Elini çenesine götürüp kaşıdı ve gülerek bana döndü " Vay be ,sonunda hislerini yavaş yavaş belli etmeye başladın ."
"His değil bunlar. Sadece yapman gerekeni söyledim. Hani sen hiçbir yaptığın altında kalmayan, her yaptığı şeyin sorumluluğunu üstlenen Afşin Konaksın ya, bunu belirteyim dedim."
Tekrardan bir şey demeden güldü ve sanki hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp kapıya ilerlemeye başladı. Kapıdan çıkıp gidecekti işte, onun da cesaretinin buraya kadar olduğunu biliyordum.
"Bu kadar kolay pes edeceğini bilseydim baştan sana hiçbir şey söylemezdim Afşin."
O kapıdan çıkmak için yürürken ben de onu arkamda bırakıp koltuğuma doğru yürüdüm. Kendimi koltuğa gelişigüzel bir şekilde attığımda duyduğum kilit sesi ile kapıya baktım.
Kapıyı kilitlemiş bana doğru kravatını gevşeterek gelen bir Afşin gördüğümde nefesimin boğazımda takılı kaldığına yemin edebilirim.
"Nereden çıkartıyorsun sorumluluk almadan gideceğimi Eriz?"
Neredeyse ışık hızında yanıma ulaştığında sandalyemden kalkmaya yeltendim ama o buna izin vermeyip omuzlarımdan bastırarak beni geri yerime oturttu.
"Bir yere gitmeyi düşünme..."bir eli ile boğazımdan tuttu ve elini sürüyerek çeneme kadar çıkardı. Çenemden tutarak başımı geriye yatırdı ve az önce silahı dayadığı yere dudaklarını dayadı. Silahın soğuk namlusunun yerine onun sıcak ve ıslak dudaklarını hissedince yerimde kıpırdandım. "...Sonuçta yaptığımın sorumluluğunu almaya geldim.".
Cümlesi biter bitmez öptüğü yeri acı verecek derecede ısırması ile kendimi tutamadan inledim.
Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı ve ne süredir böyleydim bilmiyordum ama önümde hareketlilik hissedip gözlerimi açtığımda Afşin'i dizlerinin üzerinde pantolonumun fermuarını açmış bir şekilde gördüm. Bu manzara beni o kadar şaşırtmıştı ki onu engelleyecek ya da kalkıp gidecek gücü kendimde bulamamıştım. Çünkü onu ne olursa olsun ilk defa dizlerinin üzerinde görüyordum be bu görüntü bana inanılmaz derecede zevk veriyordu.
Elimle son gücümü kullanarak onu saçlarından yakaladım ve bana bakmasını sağladım.
"Eğer ki buradan geri dönmeye çalışırsan seni vururum."
Cevap vermesini istediğim için saçlarını bırakmadım ama o buna aldırmadan yüzünü aletime getirip sürttü.
"Ben hiçbir şeyin sorumluluğunu almadan gitmem Eriz."
Saçlarındaki elimi tuttu ve kaldırıp koltuğun koluna koymamı sağladı. Kendisi de elini benim elimin üzerine koydu .
Boştaki eliyle boxerımı aşağıya indirdiğinde gözleri kabarmış aletimde dolanıyordu. Bu kadar detaylı ve uzun bakması ne kadar zevk veriyor olsa da sinirimi bozmuştu.
"Bakmaya devam edeceksen ben çık-"
Bunu dedikten hemen sonra ağzıma kapanan el ve burnumun ucunda biten yüz ile susmak zorunda kaldım.
"Bir daha o ağzını açarsan ben seni vururum."
Gözleri gözlerimdeyken bir elini ne zaman aramızdan sokmuştu anlamamıştım ama aletimi kavraması ile elimde olmadan gözlerim kayarak kapandı. Bir dokunuş ile kendimden geçmezdim ben ama bu dokunuş uzun zamandır beklediğim birinden geldiği için kendimi tutamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman [b×b]
Teen FictionAfşin Konak × Eriz Balpak İkisi de herkesin saygı duyduğu, yer altı dünyası insanlarıydı. Ve herkes bilirdi ki, ikisi birbirinin ezeli düşmanıydı.