1

8 1 41
                                    

Ceset Yok Ama Herkes Ölü
160. Gün

17.Cuma

Ceset yok ama herkes ölü.
Katil yok ama herkes kurban.
Herkes gibiyim ama favori kurbanım.

Hangisi en korkutucusuydu?

Kapının önünde duran beyaz laleyi ellerimin arasına aldım ve kapıyı ardımdan kapatıp son zamanlarda herkes gibi zindan olduğum bu evin içerisine girdim.

Ve elimdeki çiçeği küçük mutfağımdaki tezgahın üzerinde duran, pencerenin önündeki bazıları çürümüş ve bazıları da solmaya yüz tutmuş, sararmış lalelerle dolu olan koca vazoya koydum.

Kaç lale olmuştu?
17

Evet, doğru ya. 17 beyaz lale, 160. gün. Herkesin evine hapsolduğu, ruhunun çekildiği ve güzel olan bütün duygulardan arındırıldığı lanet bir gün daha ve bugün, 160. gün.

Ben Jeon Jungkook. 25 yaşıma geçen hafta girdim. Küçük bir kasabada yaşıyorum. Oldukça küçük ve suç oranı oldukça az. Yani öyle olması gerekirdi.

Fakat bundan 160 gün önce, bugünkü gibi-ama bugünden güzel ve tasasız geçen-bir Cuma günü hiç beklenmedik bir şekilde bu küçük ve nezih kasabada ilk defa bir cinayet işlendi.

Sonrası ise daha berbattı. İnanır mısınız, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmak benim için daha katlanılır bir durumdu şuan.

Her neyse, her şeyi başından anlatacağım. Çünkü zamanımın dolduğunu garip ama hissediyorum. Sanki Azrail evimin etrafında dolaşıyor ve bana varlığını hatırlatıyor, bir gün, bugüne yakın bir gün ruhumu bedenimden teslim alacağını haber veriyordu. Saçma biliyorum ama hissediyorum.

Herşey bundan 160 gün önce bir Cuma gününde başladı. Sabah uyandığımda kapımın önünde bir demet gül bulmam, sonu gelmeyen cinayetler, ölümlerle birlikte susmayan kilise çanı ve evimizden çıkmamamız gerektiğini bağıran anonslar, haberler... Kapıma bırakılan güllerle cinayetlerin alakası ne mi? İşte olay burada başlıyor.

Ben bu cinayetlerin sorumlu olduğu kişinin favori kurbanıyım. Evet, tam olarak öyleyim. Nedenini asla bilmiyorum kimseyle bugüne kadar bir sorunumz hele ki büyük bir sorunum olmamıştı ama gelin görün ki o lanet Cuma gününden sonraki her Cuma kapımın önüne bırakılan bir adet gül ve ilerleyen saatlerde yaşadığım civarlarda bir kişinin ölüm haberi daha verilmesi en büyük kanıttı buna.

Şimdi her Cuma kapının önüne gül bırakılıyorsa neden yakalayamıyorlar diye düşündüğünüzü biliyorum. Keşke bu kadar kolay olabilseydi ama değildi. Öyle ki artık evimin etrafında beni koruyan bir polis bile yoktu çünkü ilk üç hafta kapımın önünde nöbet tutan her polis de muhtemelen katilim tarafından öldürülmüş oluyordu.

Ceset yok diyorum çünkü ortada ceset yok. Ölümü bildirilen herkes önce kayıplara karışıyor sonra evlerinin önünde poşet içerisinde vücutlarının herhangi bir uzuvları (çoğunlukla parmak ama bir keresinde birinin gözü olduğunu duymuştum.) bulunuyor. Bu zamana kadar hiçbir not bulunmamıştı. Tabii bana laleyle bırakılan notlar dışında. O da çok nadir oluyordu.

Peki ben neden mi bu kadar sakinim? Çünkü lanet olsun ki alıştım. Birinin sizin yüzünüzden onlarca kişiyi öldürmesine alışmak ne kadar zor, ne kadar acı vericiydi.

Delirmenin eşiğinden dönmüştüm, belki de delirmiştim ve bu yüzden artık bu kadar sakindim. Bu yüzden her gece deliksiz uyuyordum. Ama deliksiz uyumamın sebebi ise her gece yatmadan önce içtiğim ilaçlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fridie | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin