Adımı duyup şaşkınlıkla arkama baktığımda Özgür'ü gördüm.
"Özgür! Sensin." Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. O da aynı şaşkınlıkla bakakaldı.
"Ne zaman döndün? Artık burada mı kalacaksın? Neden döndün?" sorularıyla onu boğarken beni susturdu.
"Evet, temelli döndüm. Artık burada okuyacağım. Ne oldu, sevinmedin mi?"
"Tabi ki sevindim. Çok sevindim ama aynı zamanda da çok şaşkınım. Bir daha seni göremem sanmıştım. Çok değişmişsin." Sonunda şaşkınlığı bırakıp birkaç bir şey söyleyebildim.
"Sende çok değişmişsin. Ama hala gözünün önünü göremiyorsun." Ufak bir sırıtıştan sonra ekledi.
"Dört sene falan oluyor değil mi görüşmeyeli? Amma da hayırsız çıktın. İnsan bir arar, sorar. Çok ayıp!"
"Evet oldu o kadar. İşte en son liseye başlamadan önceki yaz görüştük, sonra sen gittin. Neden aramadığımı da sen çok iyi biliyorsun. Veda bile etmedin. Annemden öğrendim taşındığınızı." Dedim kızgın bir şekilde. Hoşça kal bile dememişti giderken. Halbuki biz... İçimdeki öfke tekrarladı.
Sinirlendiğimi görünce konuyu değiştirdi.
"Neyse şimdi boş verelim o konuları. Geçmiş geçmişte kaldı. Sen nereye böyle acele acele?"
"Ay, ben onu unuttum! Okul kapanmadan depoya gitmem lazım. Hadi görüşürüz." Başka bir şey diyemeden yanından kaçtım. Evet kaçtım çünkü aklıma onu son görüşüm geldi.
Özgür benim çocukluk arkadaşım. Aynı mahallede büyüdük, ailelerimiz yakındı, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Herkes bizi kardeş zannederdi. Bizde öyleydik zaten. Farklı arkadaşlarımız olsa da yine günün sonunda ikimiz kalırdık. Ama zamanla duygularımız değişti. Karşılıklı olduğunu bilsek de ikimizde çekinmiştik. Ta ki Özgür itiraf edene kadar. Son görüşmemizde söylemişti benden hoşlandığını ama cevabımı beklemeden kaçıp gitmişti. O kadar mutlu olmuştum ki sanki beni gören herkes kalbimin sesini duyacak gibiydi. Heyecanla onun aramasını beklerken annem odama gelip taşındıklarını söylemişti. O anki hayal kırıklığım ve öfkem o kadar fazlaydı ki bir daha yüzünü bile görmek istemiyordum.
Şimdi ise yıllar geçti, kalbim soğudu. Ama o tekrar karşıma çıktı. O kadar dalmışım ki kapının kilidini açmadan öyle bekliyorum. Silkelenip kendime geldim. Depoya girdim. Oda çok karanlık ve tozluymuş. Girer girmez genzimin tıkandığını hissettim. Telefonumun ışığını açıp etrafı incelemeye başladım. O kadar çok kutu var ki aradıklarımı nasıl bulacağım bilmiyorum. Ama kendim ettim kendim buldum aferin bana! Kendi kendime söylenirken gözüme "ÇEŞME ANADOLU LİSESİ" yazan kutular ilişti. Ben kutuları incelerken okulun hademesi Bekir Abi içeri girdi.
"Ne yapıyorsun kızım burada? Kapıları kilitleyeceğiz şimdi. Buraya girmene izni var mı müdüre hanımın?"
"Projem için okulla ilgili belge bulmaya geldim. Müdüre hanım istedi zaten."
"Anladım kızım ama çıkman lazım pazartesi gelip bakarsın"
"Tamam abi buldum zaten. Çıkıyorum şimdi." Apar topar kutuları üst üste koyup çıktım. Bekir Abi'ye "kolay gelsin" dedikten sonra okuldan çıktım.
Kolilerden önümü göremeden yürümeye başladım. Çıkış kapısına geldiğimde biri beni durdurdu.
"Nakliyeciliğe mi başladın, ne bunlar?" Dedi Özgür alaycı sesle.
"Evet hobi olarak nakliyecilik yapıyorum"
Gülerek elimdeki üç koliden ikisini aldı. Yürürken konuşmaya başladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.KASET
Teen FictionAna karakterimiz Güneş'e geçmişteki bir cinayeti çözerken eşlik edebileceğiniz sırlar ve yalanlarla dolu bir hikaye sizi bekliyor. Geçmiş ve şimdiki zaman arasında geçen bu hikayenin her sayfasında, aşk, nefret, arkadaşlık, hüzün ve mutluluğu hiss...