biz geldik. nedir durum?
saat gece yarısına gelirken ikimiz mekana girmiştik. herkesin yüzü yerinde bir tabirle sirke satıyordu ve bunun yorgunluktan mı yoksa işler yolunda gitmediğinden mi olduğunu söylemek zordu. Ken'in yanına oturmadan önce üzerimdeki rahatsız takımı çıkartıp kenara attım ve gömleğin kollarını da sıvadım.
"biz de sizi bekliyorduk."(hina)
"haberler kötü mü?" (chifuyu)
anlaşıldı. Bakugou, Midoriya ve Sano-san siz olay yerini incelemeye gidin. Kalabalık olmamız dikkat çekebilir. Kaku, Kurokawa ile merkeze gidin ve otopsi sonuçlarını bekleyin. ben de Mitsuya ile görüşüp gelişme olup olmadığyla ilgili bir şeyler öğreneceğim. geri kalanlar normalde ne yapıyorsa onu yapmaya devam etsin. anlaşıldı mı?
"pek iyi sayılmaz. otopsi raporuna göre üç kişinin de mermi direkt beynine girmiş. üçünde de darp, boğulma ya da işkence izleri var ama yeni değil. 5 kalibrelik merminin giriş açısından otopsi intihar etmiş olmalarının kuvvetle muhtemel olduğunu söylüyor. en azından rapora yazdıkları bu." (izana)
kan örneği?
"malesef, ne faillerden birine ait ne de kendisine. kan bir hayvana ait." (kaku)
nasıl olur.. o kan kokusunun ondan geldiğine adım kadar emindim. gördüklerimizin, bildiklerimizin kanıt olmaması bu meseleğin en sinir bozucu kısmıydı. o kadar uğraştığımız plan birkaç kıytırık sonuçla batırılıyor ve biz sadece izlemekle kalıyoruz.
"olay yeri de otopsi sonuçlarını doğrular nitelikte. sadece 3 tane mermi kovanı bulundu. silah adamın elindeydi. muhtmelen önce kız ve kadını öldürdü sonra da kendisini. mekandaki kamera sistemini incelediğimizde birkaç gün öncesinden bozuk olduğunu öğrendik. hatta bunun için ölmeden bir gün önce tamirci de çağırmışlar ancak orada olduğumuz süre boyunca da kameralar bozuktu." (sano)
"peki çevre dükkanlar? onlardan bir şey çıkmadı mı?"
"Takuya ve ben araştırdık. mekan, diğer mekanların kamerasına göre kör noktada kalıyor, yani içeriye kim girerse girsin kendi kameraları haarici bir yerden görünmez." (akkun)
"artı olarak çevre dükkandakiler tarafından pek fazla sevilen kişiler değillermiş. herhangi bir akraba veya arkadaşları da yokmuş. adam zamanında tefeciden borç aldığı için sürekli dövülen biriymiş zaten ve kendisi de içip içip karısı ve çocuğunu dövermiş. en sonunda bunlara dayanamayıp ailesini öldürdü diye tahmin ediyor herkes." (takuya)
_"yani kısacası.. bu bir cinayetse bile çok iyi planlanmış.
"ekstradan, Bonten'de büyük bir sessizlik hakim. neden bilmiyorum ama asıl adamlardan kimse görünmüyor."
"onun sebebi mekan değişikliği yapmış olmaları. yangından sonra başka bir mekana geçmişler. haliyle kameralar ve dinleme cihazları da boşa çıktı. ama yeni birkaç tanesini Mitsuya'ya verdim. yapabileceği kadar yerleştirecek."
uzun lafın kısası yaptığımız bütün plan suya düştü öyle mi?
"buradan sizde de bir şey çıkmadığını mı varsaymalıyız." (hina)
geçmişiyle ilgili birkaç ufak bilgi sadece. nerede olduğunu bilmiyorum ama muhtmelen evde kalmıyor genelde. Souta'nın kamerayla oynaması sayesinde etrafı araştırdım ama elle tutulur hiçbir bilgi yok çeteyle ilgili. sadece Koko'nun bir metres çocuğu olması ve Haitani kardeşlerle üvey kardeş olması.
"bunun zor olacağını zaten biliyordum ama artık imkansız görünüyor." (takuya)
"beyler kendinize gelin. ilk defa çete yakalamıyoruz. bunları da yakalamanın bir yolunu bulacağız." (hina)
ortamda kısa süreli bir sessizlik olduktan sonra sessizliği bozan şey, dışarıdaki kapıdan gelen sesti. herkesin dikkatini dağıtan yüksek ses sonrasında hepimiz aynı anda kalkıp ve kapıya koştuk. Kaku ve Kurokawa arka çıkışı kontrol ettiklerinde bir şey bulmadıklarını söyledikleri için Ken ve ben ön taraftan çıktık. deponun ilerisindeki caddede iki tane motorun üzerinde adam ve yanlarında da iki tane genç vardı. sokak lambasından seçildiği kadarıyla yanlarındaki kişilerin yüzü epeyce dağılmış görünüyordu.
"Black Dragon kavgada iyi olmasıyla kısa sürede ünlenmişti ama bu kadar pert çıkmanızı beklemiyordum. hepiniz böyleyseniz epey sıkıcı olur."
"ne zırvalıyorsun? sen kimsin?" (kaku)
"Moebius'tan Shion. patron sizinle görüşmek istiyor. sıkıcı olacağını söyledim ama bu konuda çok ısrarcı."
birkaç sokak serserisinin lafıyla kavgaya girecek kadar ergen değiliz. adamları bırak ve kaybol.
"ohoo! sen şu Hajime'nin kancayı taktığı çocuksun. durum böyleyse.. belki de o kadar sıkıcı olmaz. yarın, Shibuya'daki Shinjuku tren istasyonunda. gelmezseniz olacakları tahmin edersiniz sanıyorum. lütfen bizi eğlendirin!"
sonrasında motorlarını çalıştırıp kısa sürede uzaklaşmışlardı. Ken, Chifuyu ve Sendo'ya yaralı olan ikiliyi içeriye taşıyıp yaralarını sarmalarını söylemiş ve içeri geçmişti. tüm bu zaman boyunca sessizliğini korumasının bir sebebi var mıydı bilmiyorum ama bu kavga konusunda pek de iyi şeyler düşündüğüm söylenemezdi.
"ne yapmayı düşünüyorsun? kavgaya gitmeyeceksin değil mi?"
"Hinata-san adamların dediklerini duymadın mı?"
"duydum. ama çok riskli."
"yine de bu sayede bir çeteyi çökertmiş olmaz mıyız?"
riskli olan kısmı da bu zaten. bizimle kavga ettikten sonra çete çökertilirse, kimliğimizi ellerine vermek olur bu. keza kavgaya da gitmezsek, başımızdan gitmeyecekler. yani kavga edebiliriz ama çeteyi alamayız.
"ekstra bir risk de, çete kuralları gereği yenersek onların bize katılması gerekir. yenilirsek de tam tersi."
sen ne düşünüyorsun, Ken? ne yapacağız?
"yarınki kavgaya gideceğiz. riskli olduğunun ben de farkındayım ama bu adamlar Bonten hakkında bir şeyler biliyor. bugünkü planın boşa çıkmasından anladık ki risk almadan ilerleyemeyiz. Bonten hakkında öğrendiğimiz tek bir bilgi bizi ilerletebilir artı olarak kavgayı kazanırsak Moebius'u da elimizin altında tutmuş oluruz. merkezden birkaç adam çağıracağım. burada da yeterince adamımız var zaten. 10 kişi burada kalıp burayı koruyacak. gerisiyle yarın oraya gideceğiz. anlaşıldı mı?"
"anlaşıldı!"
yarın.. uzun bir gün olacak değil mi Takemichi!
-Keyifli okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Teen FictionInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.