Kavga

29 4 2
                                    

Ben gitmeyeceğim. Gidecek olan birilerini çok iyi tanıyorum.

Haruchiyo-kun bugün burada değildi. Bu demekti ki Wakasa-kun birazdan gelip hiçte umursadığı bu kavga olayına hiçbir şey yapmayacaktı. Fakat şöyle bir sorun vardı ki, Haruchiyo-kun ona değil, bize kızacaktı. Haliyle bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Rindou, abin müsait mi?

"aslında çok sayılmaz Hajime. Baji müsait gibi görünüyor. Bak, orada oturuyor."

Kan beynime sıçramak üzereydi. Ben, Ran ve Rindou hariç kimse gözünü koekutmadan kendisinin Bonten üyesini olduğuna ve bunun ciddiyetinin farkına varmıyordu. Sinirlenmemek için önce bir Rindou'un önündeki viskidem büyük bir yudum aldım ve tek elimle küpemi oynayarak gülümseyen yüzümle Baji'nin yanına adımladım. Taiju'da tam yanı başında oturuyordu

Keyfinize diyecek yok bakıyorum da beyler.

"kavgaya mı gidiyoruz?"

Hm, kavgaya gidiyoruz. Ama biz gitmiyoruz. Siz gidiyorsunuz.

"Hajime-kun, geçen gün gittiğimiz günden sonra kendime gelemedim. Bugün ben gitmesem olmaz mı?"

Ah canım~ sen kendini patron falan mı sanıyorsun? Bu sence teklifle olacak bir şey mi?

"Kazutora güvende olacak mı?"

Yerimden kalktıktan sonra Baji'nin kafasına gelişi güzel bir tane vurmuş, ardından sanki pis bir şeye dokunmuşum gibi ellerimi cebimdeki mendilim ile sildikten sonra gülümsemiştim

Ayıp ediyorsun, Kazutora benim göz bebeğim.

İkisi de içlerinden söve söve kalktıkarında odama geçmek için etrafıma bakınmadan etraftan geçmiş, sonunda odama girip kapıyı kilitledim. Ardından üzerimdekileri çıkartıp siyah gömleğimi giyinmiş, üzerime de siyah ceketimi giyinmiştim. Gözlerimin kenarına gelişi güzel kelamle bir çizik çizdikten sonra ağzıma da bir siyah maske geçirdim. Masama doğru ilerleyip aldığım gümüş silahı da arka cebime koyduktan sonra üzerime siyah kabanımı giyinmiş, odamdan çıkmak yerine banyodaki pencereyi açmış, hızlıca aşağıya atlamıştım. Motor ile gidemezdim, ses çıkartırdı. Bu iş, çetedekilerin de bilmemesi gereken bir işti. Bindiğim taksiye Pirates holdingin adresini verdim. Yol boyunca hattımı çıkartıp telefonumu değiştirdim ve geldiğim de hızlıca arabadan indim. Küpelerim hariç üzerimdekilerşn hiçbirisi benlik değildi. Holdingin içine doğru hızlıca girmiş, kendi kartımı girişteki adama gösterdim. Haliyle beni bekledikleri için özel, kilitli odaya alınmıştım. Arkama yaslanıp gelen yasemin çayımdan bir yudum aldığım da kapıda beliren adamla beraber ayağa kalkarak elimi uzattım

Merhabalar, Tetta-kun.

İkimiz de el sıkışmış, büyük masada karşı karşıya oturmuştuk. Önüme uzattığı defteri aralayıp gördüğüm fotoğraflar il tatmin olurken tek tek isimleri kontrol etmiş, ardından maskemi yavaşça aşağıya çekmiştim. Gözleri kocaman olsa da benim olduğum için memnun olan adama karşılık olarak sırıttım

Beni beklemiyordunuz değil mi? Hoş, çokta kılık değiştirdiğimi düşünmüyorum ama her neyse, paranızı ayarladınız mı?

Hajime-kun. Bize para verecek sizsiniz.

Siz de bana adamlarımın altına yatabilecek adamları vermediniz. Aylar oldu. Hem.. Black Dragon ile karşılaşmanızı istemiştik. O işe ne oldu?

Hah, şu anki kavgadan haberiniz yokmuş gibi davranmayın bana.

Aylar oldu, Tetta-kun. Lütfen bizim sınırlarımızı zorlamayın.

Görmek istiyor musunuz?

Kendi ellerimle teslim almak istiyorum. Sonrası malum.

Peki size bu elemanların arasında Inupi-kun'n da olduğunu söylesem?

Gözlerimdeki göz bebeklerimin kenarından eminim ki.. Damarlarım fırlamıştı. Soğuk kanlı kalmaya çalışarak kollarımı göğsümde birleştirdim. Ardından arka cebime koyduğum silahımı çıkartıp masaya doğru koymuş ve ucunu masaya sürtüp kıkırdadım

Böyle bir şeyin olmadığını biliyorum. Olduysa da yine onu sizden alır, Haruchiyo-kun'a götürürdüm.

"pekala. İstediğiniz olacak."

&&&

Tam tamına iki saat geçmişti. Hala kapının önünde bekleyen Dabi'den bir mesaj almamıştım. Demek ki hala gelmemişlerdi. Telefonumun hattını da değiştirmemiştim. Kollarımı göğsümde birleştirip ikimci kadehimi içtikten sonra gözlerimi devirip yanıma oturan Baji'nin bana uzattığı raporla birlikte Kaşlarımı kaldırdım

Bu ne?

"okursanız anlarsınız. Şimdi müsaadenizle."

Yanımdan gittiğinde şimdi hiç canım okumak istemediği için kenara atmış ve camdaki tıkırtı ile yerimden kalktım. Hızlı bir şekilde dışarıya fırladım ve tek tek uzun arabadan inen güzellere karşı dudaklarımı yaladım. Ellerimi birbirine vurup alkışlarken hepsi dd gerçekten insanlıktan çıkmış gibiydi. Mutluluk içinde yanıma gelen Ran ve Shion ile birlikte hepimizin karşısında dikilen güzellere karşı tek tek bakış atarak kıkırdadım

Oh, hoş geldiniz. Sonunda size kavuşabildiğimiz için ok mutluyuz.

yanlarına yaklaştım ve tek tek hepsini çenesinden kavrayıp bir sorunları olup olmadığını kontrol ettim. Sonunda tanıdık yüzü görünce göz kırpmış ve çelimsiz vücudunun kolunu kavrayıp Dabi'yd doğdu fırlattım

Bu güzeli güzelce temizleyin, paklayın. Makyaj da yapın. Gerisini Haruchiyo-kun halleder.

Dabi dediklerimle birlikte Mikey isimli çocuğu içeriye götürmüş, ben de geri kalanları kontrol ettikten sonra içeriye girmeden önce Taiju'yu kapının kenarında sıkıştırdım

Beni kandıracağınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. O yüzden hazırlan. Şimdi sıra bizde. Kavgaya bakmaya gidiyoruz. Tarafımız belli, unutma Taiju-kun. Biz hep tarafsız olanız. Ortalığı karıştırır ve kenara çekiliriz. Burada işler, böyle olur.

-Keyifli okumalar!

Glowing in the Dark | Kokonui. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin