Liste

33 2 0
                                    

'''''Hajime, Bonten'i sana emanet ediyorum.'''''

Son cümlelerden sonra, açılan harem bölgesinden çıkmayan Haruchiyo-kun o inilti sesleri, kulağımdan gitmiyordu. İlk geldiğim zamanlarda olmasa da, birebir Akane'yle, Ran'la, Rindou'yla sıra sıra gördüğüm o görüntüler, günlerce kusmama sebep olmuştu. Ben çok mu masumdum? Hayır, değildim. Ben de çoğu zaman vaktimi geçirecek birilerini buluyordum kendimi ama bana bunu yapan adamın bu denli bahtlı bir hayat yaşaması bazen kanıma dokunuyordu. Bir anda aklıma dolan o onca anıların hepsini gözlerimin önüne seriyordu. Bazen, bütün bu durumlardan kaçıp gitme isteğimi arttıran anılarımdan beni uyandıran Rindou'n omzuma koyduğu eli olmuştu. Ardından bir tomar parayı uzatmış, o anıların da tamamen uçup gitmesine sebep olmuştu.

Aferin. İyi iş.

Bir gün, İnupi denen şu adamı öldürmeni istediğimde karşı mı çıkacaksın Hajime?

kulağımda çınlayan seslerin hepsini susturmak istedim. Yanıma aldığım kişilerin arasında Ran yoktu. Rindou'da yoktu. O ikisini, elimden geldiği kadar korumam gerekiyordu. Her ne kadar Ran'n bile gözünün önünde fahişenin oğlu olan sıfatım hiç değişmeyecek olsa bile, içimde bastıramadığım o sert vicdanı susturmanın başka bir çaresi yoktu. Tırnaklarımı avuç içime bastırıp Dabi'nin yanına doğru adımladım. Ardından kaşınan elimi yumruk yaparak gevşek suratının ortasına sert bir şekilde vurmuş, Shigaraki onun yanına koşarken onun da karnına doğru bir tekme atarak tam dibinde korkak gözlerle bakan Kazutora'nın saçlarını elimle çekiştirerek ağzımda biriktirdiğim tükürüğü yere doğru savurmuştum

Aranızda, bilmediğimizi sandığınız o hainin kokusunu alıyorum. Bugün onca insan müsveddesi olan o malların durumunu gördünüz değil mi? Siz, üçünüz.. Arkanızda o süpürge saçlı Keisuke'de var. Dördünüz, hackerlık işleri falan derken gözümün önünden kaçıp duruyorsunuz. Sanıyorsunuz ki biz, aptalız değil mi?

Hajime-kun,biz ne yap-

Kes sesini. Hiçbirinize KATLANAMIYORUM!

Bu halimi, sadece yakın tayfadan olanlar görebilirdi. Genelde de zaten çok sık sinirlenen birisi değildim. Ama ne zaman ortada çürükler olsa Haruchiyo-kun benden biliyordu. Şiödi onun kulağına gitmeden bu köstebek kim bulmam gerekiyordu. Gözüme ilişen Taiju ile yanına adımladım ve omuzlarımı silkerek derin bir nefes aldım

Gidelim.

Aklıma sadece burayı Rindou'ya emanet etmek gelmişti. O bunların dilinden anlardı. Cebimdeki küçük bıçağı üvey kardeşime uzatarak avcunun içine sıkıştırdım ve yarım ağız sırıtarak dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim

Ran sakin sakin evde otursun. Sen de istediğim gibi bunlarla ilgilen. Sonra söz sana Haruchiyo-kun ile bir gece ayarlayacağım.

ikimiz de birbirimize pis pis sırıttıktan sonra yeni motoruma binerek sanki sinirimi, öfkemi motordan çıkartmak istemişim gibi aldığım birkaç adamla birlikte kavganın olduğu alana ulaşmıştım. Motorumuzun sesleriyle birlikte ortamım havası soğumuş, zıplayarak motorumdan indikten sonra bozulan saçlarımı elimle düzeltip ellerimi iki yana doğru açarak sanki podyumda yürür gibi kavganın ortasına doğru adımlamaya başladım. Bir müddet yürüdükten sonra gözlerimi hemen etrafta gezdirip bir nevi röntgen çektikten sonra kıkırdadım ve gözlerim Kisaki ve Hanma denen şerefsiz de takılı kalınca göz kırptım

Ah merhabalar. Bendeniz Bonten'n sağ kolu, para babası Kokonoi Hajime. Beni tanımayanlarınız bile eminim ki Bonten'n adını duymuştur. Ah, sloganımızı da söyleyelim. Bonten'n çarkında bir diş olmayanlar, hiçbir boka yaramazlar.

"Ne demek istiyorsun?"

Tanıdık ses kulaklarıma dolduğunda gülümsedim ve Ryuguji Ken'n yanına doğru adımladım. Ardından önünde selam verdim

Glowing in the Dark | Kokonui. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin