14.Bölüm : Günlerden Acı

1.3K 95 125
                                    


Oylarımızı 200 yaparsak müthiş olur aslında

Bölüm şarkıları

Lana Del Rey ~ Cinnamon Girl

Dedublüman&Mavzer T. ~ En Dibine Kadar

Joel Sunny ~ Luminary

*
*
*



11.08.2000

Atlas, kapının kenarında minik vücudunu saklamış. Odanın içindeki Ata abisini ve babasını izliyordu. Babasının abisinin canını çok acıttığını biliyordu ama Ata onu görmüştü. Kardeşini görmüştü. Atlas korkmasın diye o kadar acıya rağmen sanki hiçbir şey olmuyormuşçasına sesini çıkarmıyordu. Tek bir acı belirteci yoktu ne bir ses ne bir ifade. Saatin çoktan gece yarını geçtiğini biliyordu. Bugün kardeşinin doğum günü olduğunu biliyordu. Her şeye rağmen dimdik duruyordu. Ata böyleydi. Söz konusu kardeşleri olduğunda babasından daha iyi babalık yapardı. Atlas ve Ata arasındaki bağ çoğu kardeşinkinden daha derin bir bağdı. Bunu çoğu zaman kendileri bile açıklayamazdı ama aralarında derin bir bağ olduğunu ikisi de biliyordu. Ata dudaklarını birbirine bastırıp babasının bir sonraki işkencesini beklerken saatin kaç olduğunu da çok merak ediyordu. Gece yarısını geçtiyse kardeşinin doğum gününü kutlayacaktı. O pastayı babasının adamlarından birine aldırmıştı. O adamlar bile Ata'nın haline üzülüyordu. Bu yüzden Yavuz'dan gizli bazı yardımlarda bulunuyorlardı. Dışarıdan bakan herkes minik Ata'nın omuzlarındaki büyük yükleri fark ederdi. O adamlar biliyordu, Ata büyüdüğün de intikamı çok acı olacaktı, tabii hayatta kalabilirse.

"Annen kardeşlerini parka götürmüş bugün. Sen de gittin mi?"

"O benim annem değil." diye cevap verdi minik Ata, Yavuz'a. Verdiği cevap Yavuz'u tatmin etse de küçük çocuğum yüzüne büyük bir tokat indirmesine engel olamamıştı.

"Öğreniyorsun Ateş. Senin annen, baban, kardeşlerin yok. Ailen yok, bir hayatın yok. Senin hayatın benim."

Yerde kanayan burnunu koluna silmeye çalışan Ata, dolan gözlerini saklamak için elinden geleni yapıyordu. "Neden?" sesi kısıktı, eğer normal tonda konuşsaydı sesi titrerdi ve Yavuz yaptıklarını daha da abartırdı. Artık öğrenmişti, duygu yoktu. "Neden onları seviyorsunuz da beni sevmiyorsunuz?"

Yavuz, Ata'nın önüne çömeldi. Dizleri yere değmiyordu. "Sevgi zayıflıktır Ateş, ben senin zayıf olmanı istemiyorum. Kardeşlerin zayıf, onlar küçükler."

"Ben de küçüğüm."

"Artık değilsin. Sorumlulukların var. Kuyucu mafyasını benden sonra sen yöneteceksin."

"Hayır yönetmeyeceğim. Senden nefret ediyorum."

"Nefret en büyük dostumuzdur Ateş. Nefret en gerçek duygudur."

Yavuz cebinden ufak bir çakı çıkardığında Ata neler olacağını anlamıştı.  Atlas'ın küçük gövdesini sakladığı yere doğru baktı. Git dedi dudaklarını oynatarak. Atlas yine oradaydı. Görmeliydi biliyordu. Görmeliydi ve bir daha hiç unutmamalıydı. Her gözlerini kapadığında aklına gelmeliydi. Hatta aklından hiç çıkmamalıydı. Abisinin acısını zihninin her köşesine kazımalıydı.  Yavuz çakıyı açtı, soğuk ucunu Ata'nın yüzünde gezdirdi. Ata soğukluyla ürperse de belli etmedi. Korkuyordu, içi titriyordu.

"Acı canlı olduğumuzu hissettirir Ateş." Soğuk metal boğazına doğru indiğinde Ata gözlerini babasının gözlerinden ayırmadı. Bu gece bu her şeyi siyah olan, karanlık odanın içinde acı çekecekti ama yine de sesi çıkmayacaktı.

HÜMA (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin