Savaş

6.1K 368 13
                                    

Mesai bitince Güney'in kullandığı, Çetin Müdür'le benim de arkada seyahat ettiğimiz tek araçla eve döndük. Araba bahçenin önüne park eder etmez Göker ve Maylo bize doğru koştular. Göker sevinçle önce babasına, sonra Güney'e, en sonunda da bana sarıldı. Bahçede koşturmaktan yanakları kızarmıştı, bu haliyle tam ısırmalık görünüyordu."Hoş geldiniz. Biz de Maylo'yla birlikte sizin gelmenizi bekliyorduk."

"Hoş bulduk ablacım, Maylo'yla gününüz nasıl geçti?"

"Onunla çok güzel oyunlar oynadık abla, attığım topu artık bana geri getiriyor biliyor musun? Ben öğrettim bunu ona."

"Aferin ablacım, üçümüz bir ara birlikte oynarız."

"Tamam abla, bu çok güzel olur."

Göker, yatağını ıslattığı geceden beri Maylo ile yatıyordu ve bu durum ona çok iyi gelmişti. O geceden beri bir daha altına kaçırmamıştı.

Çetin Müdür "Hadi içeri geçelim, anneniz akşam yemeği için bizi bekliyordur," dedi.

Güney kolunu omzuma attı." Geçelim baba, ailece, hep beraber güzel bir akşam yemeği yiyelim."

İçeri girince hemen Maylo ve Göker'i banyoya götürdüm. Birinin ellerinin, diğerinin patilerinin yıkanması gerekiyordu. İşim bitince üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Aşağıya inmeden önce rahat bir şeyler giydim ve bütün gün atkuyruğu şeklinde toplanmaktan kafa derimi acıtan saçlarımı gevşek bir topuz yaptım.

Mutfağa indiğimde herkes masadaydı ve yemeğe başlamak için benim gelmemi bekliyorlardı.

Yerime geçmeden önce "Herkese afiyet olsun," dedim.

Annem tabağıma çorba koyarken "Hoş geldin güzel kızım, tatilden sonraki ilk iş günün nasıl geçti bakalım?" diye sordu.

"Hepimiz açısından süprizlerle dolu bir gün oldu," diyerek sorusunu cevapladım.

Annem çorba kasesini önüme bıraktı. "Neden, sizi bu kadar şaşırtacak ne oldu ki?"

Çetin Müdür "Hapse atmaya çalıştığımız adamın MİT ajanı olduğu ortaya çıktı," dedi.

Güney bu konu aklına gelince yine suratını astı."Boşa giden emeğimize mi yanalım, adamın artık bizimle çalışacak olmasına mı?"

Gediz'de verilen cevaba şaşırdı."Ne yani, devletin böyle bir duruma izin verdiğine inanamıyorum."

Giray her şeyi olağan karşıladı."Niye şaşırıyorsunuz ki burası Türkiye. Her an her şey olabilir."

Güney sinirini ondan çıkardı. "Sen sus velet, büyüklerin konuşurken her lafa karışma."

"Giray bu konudaki görüşünü belirtti, hem adam üniversitede okuyor, pek küçük sayılmaz. Ayrıca söylediği şeyde pek de haksız sayılmaz," dedim.

Giray gülümseyerek bana baktı." Sağol abla, senin tarafından desteklenmek ne güzel bir şeymiş."

Elimi göğsüme götürdüm."Eyvallah kardeşim."

Herkes bu hareketime gülünce konu da tatlılıkla kapanmış oldu.

Yemekten sonra çaylar içildi, sohbetler edildi. Yatma saati gelince herkese iyi geceler dileyip odama çıktım.

Aklımda hep Kürşat'ın bu sabahki toplantıda söylediği şeyler dönüp dolaşıyordu. Örgüt liderini hem görev icabı hem de aralarındaki bir husumetten dolayı öldürdüğünü söylemişti. Ekrem Karaca ona bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilirdi ki? Bu adamın dolaşmış bir düğümünü çözünce, birbirine karışmış diğer düğümleri ortaya çıkıyordu. Bu gizem de eninde sonunda çözülecekti, uykuya dalmadan önce Stefano D'anna'nın Tanrılar Okulu kitabını açıp okumaya başladım.

ÇAKIR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin