Sidelya Özkan'dan
2 gün sonra...
Elimdeki serum tutucuyu boş koridorda sürükledim.
Oğlum doğalı iki gün olmuştu.
Korel hâlâ yoktu.
Yoktu...
Viran, şu üç günde en az abimle Lavin kadar yanımdaydı.
Ama ben kimseyi yanımda istemiyordum.
Oğlumu ve babasını istiyordum.
İkisi de yanımda değildi, ikisine de sarılamıyordum.
İkisinin de kokusunu dilediğim gibi içime çekemiyordum.
Korel'e sinirliydim.
Sağlıklı olduğunu öğrendiğimde sinirim geçer miydi bilmiyordum ama içimdeki öfke ve hayal kırıklığı dinecek gibi değildi.
Zor günlerden ve durumlardan geçiyordum ve yanımda olması gereken kişi oydu.
Daha oğlumu görememiştim bile...
Her ne kadar bu bana çok ağır gelse ve kabullenmek istemesem bile erken doğum onun yüzünden olmuştu.
Bunu herkes biliyor fakat bana söylemekten çekiniyordu.
Bildikleri ve benden sakladıkları çok şey olduğunu biliyordum.
Sorun şuydu ki, ben de bu şeyleri öğrendiğimde ayakta kalabilir miydim? Bilmiyordum...
Her şey üst üste gelmişti.
Daha şimdiden Viran benim için bir terapi randevusu bile oluşturmuştu.
Hem vücudumdaki problemlerden hem de oğlumun tedavisi yüzünden 3 hafta boyunca daha buradaydım.
O yüzden bir yere gitmem gerekmiyor, terapist odaya geliyor bana çeşitli sorular soruyordu.
Erken doğum bebeği ne kadar etkilediyse, beni de fiziksel olarak oldukça etkilemişti.
Hatta doktor daha farklı bir pozisyonda olsaydı başka bir çocuk sahibi olamayacağımı bile söylemişti.
Bunun gibi daha bir sürü sorun vardı ama en kötüsü oğlumu daha görememiş olmamdı.
Daha ismini bile koymamıştım...
Bende ismi zaten belliydi.
Fakat ismini koyduğum anda beraber olalım istiyordum.
Oğlumuz kucağımızda, tıpkı bir aile gibi olalım istiyordum.
Ama ne o vardı yanımda, ne de oğlumuz...
Düşüncelerimden arınıp serum tutucuyu hafifçe ittirmeye devam ettim.
Dikişlerim yüzünden rahatça hareket edemiyordum.
Ama iki gündür beni içeri almayacaklarını bile bile bebek yoğun bakım ünitesinin önüne gelip hemşire serumumu değiştirene kadar orada bekliyor, onu izliyordum.
Bazen hemşireden önce Viran geliyor durumunu soruyordu.
En çok şey saklayanın o olduğu açıktı. Ama dediğim gibi, öğrenmek isteyip istemediğimi bilmiyordum.
Tek istediğim oğlumun bir an önce iyileşmesiydi.
Arkamdan ismimin seslenilmesiyle o tarafa döndüm.
Viran'dı.
" Sidel, durumu nasıl? "
Önümdeki camdan ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Çiçeği
Teen FictionGözümdeki yaşlar, elimdeki minik fotoğraf ile önümdeki denizi izliyordum. İnsan kendi canından olan birini kendinden koparmak ister miydi? Ben istiyordum. Çünkü o aynı zamanda başka birine aitti. Olmaması gereken birine... Veya olmaması gerek...