3 Gün Sonra
Moire av günün sabahı kemikler ayırılıp asıldıktan sonra Caelanı görmemişti. Genç kız adamın McNeil adasına gittiğini işittiğinde ise onu burada bırakıp kaleleri ayırmış olmasından ölesiye korkmuştu. Moire bir gün geçtiğinde bir delilik anına gelip McLeoda geri dönmek için harekete geçmişti lakin topukları ardına vura vura kaleye girmek zorunda kalmıştı. Eğer giderse biliyordu ki Caelan dahaçok sinirlenecek bu ayrılışı fırsat bildiğini düşünecekti. Üstelik tüm ailesi adadaydı ve bu durum herkesi huzursuz ederdi. Aloin ve Sheilanın etkilenmesini istemezdi. Lakin üç gün olmuş adamdan herhangi bir ses çıkmamıştı. Moirein korkusu yüzünden okunmuyordu belki ama yataktan çıkamıyor ağzına bir şey aldığı an geri çıkarıyordu. Çok özlemişti onu. Birlikte geçirdikleri vakitler Moiree özel hissettiriyordu. Genç kız odaya giren Cecilanın ona ilacını ve iyi gelmesi için yaptıkları peksimetleri getirişiyle doğrulup gülümseyerek kıza baktı. "Yine çok uyumuşum"
"Hadi hanımım sizi hazır edeyim kalkın" Cecila sönmeye yüz tutmuş mumları değiştirmeye koyuldu.
"Luzumu yok Cecila. Bir müddet daha dinleneceğim. " Moire iç geçirdi. "Evvela yiyeyim şunları pek acıktım" Dedi. Cecilanın işkillenip annesine haber etmesinden endişe duyduğundan içi almasa da yiyor sonra nereye çıkartsa bilemiyordu.
"Beyim az evvel kaleye döndü. Yine de yatacak mısınız" Cecila hafifçe tebessüm etti. Hanımı yatak örtüsü gibi kızarıp yetinde kıpırdanarak hızlı hızlı sağa sola bakındığı vakit onu cevap alamayacağını bildiği sorular ile sıkboğaz etmek yerine hazır etmek üzere harekete geçti. "Siz yemeğinizi yiyin leydim bende elbisenizi hazır edip getireyim.
" B-beyaz getir Cecila"
"Emredersiniz"
Moire yataktan zıplayıp yemek masasına gitmek üzere hareketlendi lakin ani baş dönmesi ile duraksayarak bir süre yerinde sallandı. Böyle olmazdı. Adamın karşısında da sallanacak değildi. Getirdiği çorbaya yanındaki kuru peksimetlere yüzünü ekşiterek baksa da biraz acele etmeye çalışarak yedi. Moire birkaç lokmanın ardından şömine uzerine asılı isa motifinin karşısına geçerek şükrettikten sonra geri oturup yemeye devam etti. Ne yapıyordu şimdi? Oturma odasında mıydı? Çalışma odasında mıydı? Yoksa yanına mı gelecekti? Gelir miydi? Moire hızlanıp cecila gelene dek şifon yerin karşısına geçip saçlarını taramaya koyuldu.
Caelan uzaklaşmak kendini toparlamak adına kaçmış lakin kafayı hepten bozup geri dönmüştü. Kaleye girdiği an ak baba gibi üşüşmüşlerdi tepesine kimisi Moriada yerleşik kalmasına bahane bulmuş kimisi açık ve net kalamayacağını kibar bir dil ile aktarmış yetmiyormuş gibi Lord Antony Markle sanki pusuda haber bekliyor edası ile yanına gelivetmişti. Hazinenin çıkarılması için gerek ayarlamaları onun için gizliden yürütmelerini rehperlik etmesini istemekteydiler. "Siktiğimin hazinesi!" Caelan önündeki sehpaya sert bir tekme savurup çorbaya dönen kafasını alıp nereye kaçsa bilemedi. Açıkçası kadın ona nerede olduğunu sorduğu vakit ne diyeceğinden de emin değildi ya... Caelan bin pişman olmuş ondan uzakta harap olmaktansa yanında cayır cayır yanmayı yeğlemişti. Nerede patlak verecekti bilmiyordu lakin her açıdan tükenmiş hissediyordu. Moire etrafta yoktu ve bu gerginlikle olmaması da evlaydı üstelik hala koşarak yanına gitmemekte kararlıydı Caelan. Ona bu zevki tattırmayacaktı. Bir mektup dahi göndermemişti. Genç adam yüzünü sıvazlarken önemsenmemeyi kaldıramıyor öfkesine öfke katıyordu. "Bana bir küvet hazırlayıp odama yollayın biraz atıştırmalık ve birkaç testi... "
"Emredersiniz lordum"
Genç adam ağır adımlar ile odasına çıkmaya koyuldu ve Moirein sessiz sakin katına göz ucuyla bakıp kafa sallayarak yukarı çıkmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Historical Fiction.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...