Kabus gördüğümü sanarak uyandığımda her şeyin acı verici derecede gerçek olması yıkılmama sebep oldu. Bütün gece uyuyamamıştım. Sabaha karşı en sonunda Demir'in ısrarlarıyla biraz gözümü kapatmıştım. Bir saatlik huzursuz bir uykudan sonra titreyerek uyandığımda kafamı Demir'in dizlerinden hızla kaldırdım. O da sarsılarak gözlerini açtı ve hızla bana baktı.
"Melodi! İyi misin? Bir şey mi oldu?"
Yutkunarak kafamı olumsuz anlamda salladım. "Ben... geliyorum." Ayaklandığımda adımlarım merdivenlere yöneldi. Dün gördüğüm banyoya girdiğimde hızla yüzümü yıkadım. Ellerimin titremesini de o sırada fark ettim. O sırada hızla banyo kapısı açıldı ve irkildim. Arel şişmiş gözleri ve çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. "Ne oldu?"diye sordu.
Benim de kaşlarım çatıldı. Son günlerde fazlasıyla huysuz birine dönüşüyordum. "Yüzümü yıkamak için bile sana haber vermem mi gerekiyor?"
Yüzümü inceledi. Sonra gözleri iki yanımda duran ve hala hafifçe titreyen ellerime döndü. "Yaşadıklarını bir an önce kabullenmeye bak küçük kardeşim. Yoksa kabusların asla dinmez."
Merakla bir soru sordum. "Kabullenince diniyor mu sanki?"
İfadesiz bir şekilde baktı. Sonra bir anda alakasız bir şekilde bir şey söyledi ve ben asıl onun bu sözleriyle ayılmıştım. "Bugün velayetini alacağım."
"Ne?" Bu yüksek sesli tepkime ifadesizce baktı. Sonra aynı ifadeyle sanki markete gideceğini söylüyormuş gibi bir rahatlıkla konuşmaya devam etti. "Velayetin Aktaşlarda. Bu onları güçlü yapıyor. Dna testiyle abin olduğumu kanıtlayıp velayetini üstüme alıyorum. Test yapıldı bile. Hala inanmıyorsan gösterebilirim."
Ağzım açık bir şekilde ona baktığımda bunu ne ara ve nasıl yapabildiğini anlayamamıştım. "Böyle bir şey istemiyorum. Zaten bir sene sonra reşit olacağım. Kimsenin beni üstüne almasına ihtiyacım yok."
Omzunu kapı kenarına yaslayarak bana üstten bir bakış attı. Mavi gözlerinde planların parıltısını gördüm. "Çocuk olma Melodi. Bir kaosun içerisindeyiz. Ben bu kaosu senin için büyütüyorum. Defalarca söyledim. Seni korumak için yapmayacağım şey yok."
Elimi saçlarıma geçirip sinirle saçlarımı çekiştirdim. "Benim kendi hayatımda neden söz hakkım yok? NEDEN?" Bağırışım onu etkilemiyordu. Adeta bir duvara haykırıyor gibiydim.
"Senin bir hayatın olsun diye uğraşıyorum Melodi."
"İSTEMİYORUM. DUYDUN MU BENİ? İSTEMİYORUM HİÇBİRİNİZİ YA! SEN KİMSİN?"
Sanki öfkeyle haykırmıyormuşum gibi sakince beni yanıtladı. "Abinim. Ayrıca güveneceğin tek kişiyim."
"Güvenmiyorum. Tanımıyorum seni."
"Güvenmesen de benim yanımda kalacaksın."
"İstersem kaçar giderim. Beni zorla tutuyorsun! Farkında mısın?"
Omuz silkti. "Farkındayım. Dediğim gibi abi kardeşcilik oynamaya çalışmıyorum. Sadece seni koruma-"
"Yeter."diye sözünü kestim. "Arel, asıl amacın ne?"
Kaşları çatıldı. Devam ettim. "Bırak bu seni korumak istiyorum ayaklarını. İyiliğimi istesen bana karşı tavırların böyle olmaz. Söyle! Ne istiyorsun? Ne çıkarın var?"
Gözleri öfkeyle kısıldı. Fark ettim ama dik dik bakmaya devam ettim. Hiçbir şey söylemedi. Arkasını dönüp banyodan çıktı. Öylece kaldım orada.
Sonra ben de banyodan çıktım. Aşağıya, Demir'in yanına indim. Önümüzdeki bir saat Demir'in beni konuşturmaya çalışmasıyla geçti. Ancak tek kelime bile edesim yoktu. Düşünüyordum. Hayatımı nasıl kendi ellerime alabilirim diye düşünüyordum. Bir ara Arel tek kelime etmeden evden çıktı ve aniden aklıma bir şey geldi. Hızla ayaklandım ve Demir'e konuşma fırsatı bile tanımadan koşarak üst kata çıktım. Korumaların ve Demir'in arkamdan geldiğini biliyordum ama hızla Arel'in odasına girdim ve kapıyı kilitledim. Demir bana seslenip kapıyı yumruklarken onu umursamadan odayı incelemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODİ
Teen FictionHer insanın hayatında en az bir dönüm noktası vardır. Tüm hayatını etkileyebilecek bu dönüm noktaları iyi veya kötü olabilir. Sarsıcı etkisiyle hayatımızı tümüyle de değiştirebilir. Melodi'nin dönüm noktası doğumuyla başladı. O, doğduğunda bile fark...