2. Bölüm

1K 34 14
                                    

Tekrardan hoş geldiniz ikinci bölüme başlamadan önce size sormak istediğim bir şey var eğer fikirleriniz varsa bana yorumlarda bildire bilirsiniz fikirlerinize açığım. İyi okumalar sevgili okur.


...

Nerdeyim ya ben lan etraf niye bembeyaz anam öldüm mü yoksa gız iç ses nerdesin ses ver.

Bilmiyom ki Ada en son adam seni kucağına aldı götürüyordu.

Lan adam yoksa bana yardım etcem ayağına 39 kere bıçaklayıp gözlerimi kaşıkla çıkarıp suratıma kızgın yağ döküp birde tecavüz edip sonra çalılara gelinlik giydirip attılarmı acaba?

Yok artık Ada Recep abiyi fazla izlemeye başladın kızım sen ara ver bir süre.

İnsanın aklına her şey geliyor iç ses. Neyse konudan çok saptık biz lan bu beyaz ışık niye bana doğru geliyor. İmdat yardım edin anaam lan bir yere düşüyom gibi. Birden kulaklarıma yavaşça sesler doluşmaya başladı.

"Neyi varmış bu küçük hanımın doktor bey?" diye bir ses doldu kulaklarıma bu sanırım beni kurtaran adamın sesiydi. Yalnız beyefendinin adı da beni kurtaran adam diye kaldı. "Beyefendi bakın getirilmeden bir kaç saat önce şiddet görmüş ve vücudundaki izlere de bakılırsa bu ilk değil. Ve evet tahmin ettiğimiz gibi ileri derecede bir kriz geçirmiş eğer size rastlamasaydı çok kötü şeyler olabilirdi." vay anasını doktora bak 2 dakikada biyografimizi yazdı. Neyse artık uyansam iyi olur sanırım. Yoksa bu fazla zeki doktor uyandığımı fark edebilir. Yavaşça gözlerimi açmaya çalıştım ama gözüme giren ışıkla geri kapattım. "Küçük uyandın mı, iyimisin?" yavaş gel abe heyran hemen sıraladın soruları neyse şu ışığı kapatmazlarsa kör olcam galiba "Işık çok fazla." dedim resmen götümden çıkan sesimle. Bir kaç saniye sonra sanırım ışığın derecesi kısılmıştı tekrardan yavaşça açtım gözlerimi. Fazla zeki doktorla o adam zebellah gibi üstüme çökmüşlerdi bu yüzden ilk bir irkildim "Zebellah mısınız anasını satayım ne üstüme çökmüşsünüz." dememle ikisi de aynı anda çekileyim derken kafaları birbirine çok fena şekilde girdi. Şuan anırmamak için kendimi çok zor tutuyordum ve bu yüzden yüksek ihtimal domates gibi kızarmıştım. Kafalarını ovduk tan sonra bana bakıp aynı anda "Çekinme çekinme gül domates gibi oldun patlıcan yoksa." dediler. Onların böyle demesiyle kahkahayı patlattım. Bir süre sonra ne yaptığımı fark edip hemen yüzümü ifadesiz bir hale getirdim. İkisi ani ifade değişimime şaşırmış gibilerdi ama bana ne bundan değil mi neyse bu hastane ortamına fazla bile dayandım zaten diyerekten uyandığım ilk andan beri kolumda olduğunu belli eden serumu kolumdan çektiğim gibi çıkardım. Bunu gören ikisi hemen yanıma gelip beni tutmaya çalıştı. "Hey küçük napıyorsun sen daha bitmedi o serum. Otur oturduğun yere de doktor geri taksın şu serumu." oldu başka emrin tam ağzımı açacaktım ki bu sefer fazla zeki doktor konuştu "Küçük hanım bakın ağır bir kriz geçirmişsiniz ve uzun süredir doğru dürüs bir şey yememişsiniz değerlerinizden anlaşılacağı üzere ayrıca kan değerlerinizde çok düşük o yüzden şimdi yerinize oturuyorsunuz ve bende bu serumu geri kolunuza takıyorum." ne çok konuştun be doktor neyse benim konuşmam lazım artık galiba "Bakın ben kendi başımın çaresine bakarım sağ olun beyefendi hayatımı kurtardınız ama fazlasına lüzum yok ayrıca doktor bey ben kendim için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilecek yaştayım hem bu hastanede fazla bile kaldım o yüzden atık bana müsade." dedim ve tekrar kalkmaya yeltendim ki suratsız adam beni tekrar geri oturttu sinirleniyorum yalnız ha "Bana bak küçük bu serum bitmeden gitmek yok anladın mı!" soru sormak dan çok tehdit eder gibi bir havası vardı "Hayır gidicem." "Gitmiceksin" "Gidicem" "Gitmiceksin" bu konu daha çok uzardı en iyisi kabullenmek diyerekten gözlerimden ona ateş topları atarmışçasına bakarak koluma fazla zeki doktora uzattım serumu geri takması için. Doktorda hızla serumu takıp geri çekildi ve suratsıza "Serum bitince beni çağırırsınız." deyip çıktı suratsız tıpkı benim gibi düz bir ifadeyle beni inceliyordu bakışlarına daha fazla maruz kalmamak adına "Bay suratsız madem beni burada tutuyorsun o zaman ben acıktım git ve bana atıştıracak bir şey al çok açım." deyip tepkisini ölçmek istercesine yüzüne odaklandım ama hiç bir mimik değişikliği olmadan odadan çıktı. Onun gitmesini fırsat bilip kolumdan serumu hızla çektim fazla hızlı çekmiş olacağım ki koluma kanlar hücum etmeye başladı. Ama umursamadan tam kapıdan çıkacaktım ki odadaki aynaya çarptı gözüm yüzüm berbat haldeydi ve üstümdeki hastane kıyafetlerini yeni fark ediyordum. Gözlerim hızla etrafı taradı ve köşedeki çekmecenin üstündeki kıyafetlerim göz hapsime girdi burada giyinemezdim vaktim yoktu bay suratsız her an gelebilirdi o yüzden kıyafetleri alıp hızla odadan çıktım bana dönen bakışları umursamadan kızlar tuvaletini aramaya başladım ve sonunda hedefimi görünce hızla oraya adımladım Allahtan kimse yoktu boş olan ilk kabine girdim ve hızla üzerimi değiştirip hastane kıyafetlerini de çöpe attım telefonu elime aldığımda gereksiz kadından (annesi sandığı kadın) tamı tamına20 cevapsız çağrı vardı bu hiç hayra alamet değil açıkçası neyse önce bir şuradan çıkayım...

(Daha fazla uzatmak istemedim hastaneden çıktı ve eve doğru gidiyor.)


Gereksiz kadını arasam iyi olurdu ne olduğunu öğrenmeliydim. Numarasını tuşladım ve beklemeye başladım 3. çalışta açıldı telefon "Nerdesin lan sen niye arıyorum arıyorum açmıyorsun ha?" ben daha cevap veremeden tekrar konuşmaya başladı "Neyse ne şu an moralimi sen bile bozamazsın her neredeysen derhal eve gel." deyip yüzüme kapattı. Burnuma nedense pis kokular geliyordu hadi hayırlısı. Hızı arttırarak eve gitmeye devam ettim. Bir süre sonra eve geldim. Tam kapıyı açmak için cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı açmıştım ki o damanın ( babası sandığı adam ) dediğini duyana kadar "        " ...




Sizce Ada ne duydu da olduğu yerde dona kaldı?

Hikaye nasıl ilerliyor sizce?

Tamı tamına 800 kelime.

Siz Adanın bay suratsızı kandırıp kaçacağını tahmin et miymiş tiniz?

Bu bölüm bu kadardı umarım beğenmişsinizdir.





Aşiret Ailem Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin