Not: EŞCİNSEL konulu kurgudur.
2014
***
Karanlık, derme çatma bir odada pencereden gelen ışıkla annem babamın uzun bedenini yıkıyordu. Bir yandan ağlıyor diğer yandan dualar ediyordu. Babam o kadar uzun ve kalıplı görünüyordu ki, ayak parmakları da bir o kadar tuhaf bir şekilde birbirinden ayrılmıştı.
Bir zamanlar herkesin hayranlıkla baktığı o pırıl pırıl parlayan açık mavi gözleri sımsıkı kapanmış, benim hayranlıkla baktığım yüzü ise bembeyaz olup solmuştu. Bu da ister istemez ürkmeme neden oluyordu
Anneme baktığımda, ağlamaktan gözlerinin feri gitmişti. Üzerinde siyah bir etek, siyah bir bluz ve siyah bir şal vardı. Elleriyle, babamın yüzünü sabunla yıkıyor, uzun siyah ipek gibi saçlarını da siyah bir tarakla geriye doğru tarıyordu.
Yaşlılar, her ne kadar anneme 'Biz yıkayalım kızım, günahtır' dese de annem buna izin vermemişti.
Ben ise, odanın köşesinde oturmuş öylece onları izliyordum. Şey diye düşünüyordum. 'Babam birazdan banyosunu yaptıktan sonra, saçlarını kurutacak sonra da benimle bahçede top oynayacak' diye düşünüp pür dikkat anneme bakıyordum.
Derken, Arada geçen dakikaların ardından kasabanın yaşlı erkekleri içeri girdiler. Yanımdan geçen herkes ağlayarak, önce beni öpüyor sonra da babamın yanına doğru adımlıyorlardı.
Annem, babamı yıkama işini bitirdikten sonra yanıma geldi. Elimden tutup ağlayarak sıkıca bana sarıldı. Kasabanın yaşlı amcaları babamı beyaz bir çarşafa sardıktan sonra birkaç dakikalığına dışarı çıktılar. Annemde, babamı son kez göreyim diye elimden sıkıca tutarak babamın yanına götürdü. Her adım atışında düşecek gibi oluyordu
Stresten, terli avuçlarımı tırnaklarımla kemirerek başımı yukarı kaldırdım. "Anne, babam niye hala uyanmadı?" diye sorduğumda, annem kızarmış gözlerle bir müddet yüzüme bakıp sertçe yutkundu.
Dudaklarını birbirine değdirerek "Haydi oğlum! Babana son kez sarıl" dediğinde kaşlarım bitişerek babamın kapanmış gözlerine gözlerimi diktim.
Ürkek bir sesle "Niye son kez ki. Babam uyanınca bir yere mi gidecek?" dedim ve başımı tekrar anneme kaldırdığımda yüzüme şiddetli bir tokat yememle iki adım geriye savruldum.
Tokatın acısıyla elimi hızla yanağıma götürüp kızarmış gözlerimle dudaklarımı birbirine bastırdım. Öfke akan gözlerini daha da koyulaştırınca korkudan başımı önüme eğdim. Çünkü annem beni arada bir tokatlardı ama sevmemezlik yapmazdı hiç. Yani ben öyle zannediyordum.
Babam ise annemin aksine bir kere dahi bana sesini yükseltmemişti. Benim yüzümden, annemle sık sık kavga ederlerdi.
Titreyen sesiyle "Baban öldü. Artık geri gelmeyecek. Haydi son kez sarıl da amcalar işini yapacaklar" diye dişlerinin arasından konuştu.
Kasılan çenem ve titreyen dudaklarımla şok olmuş bir şekilde babamın solgun yüzüne baktım. Ölüm neydi ki? Neden ölüm diye birşey vardı? Neden herkes ondan korkardı ki? Sanırım içime düşen ve beni yavaş yavaş dünyadan koparan duygunun en korkuncuydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Short StoryAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel