Bir Hafta Sonra
***
Aradan geçen bir haftanın ardından, annemin hazırladığı bavullarla, anneannem ile yola çıkmıştık.
Annem akşamdan telefonunu şarja takmıştı. Şimdi ise minibüsle ilçeye yani anneannemin evine doğru gidiyorduk. Annem kulağına taktığı kulaklıkla sanki onun eşi ölmemiş gibi, kendi kendine mırıldanıyor, benim ona baktığımı fark edince bana ters bakışlar atıyordu.
Sesimi çıkarmadım. Ellerimi kucağımda birleştirerek öylece önümdeki koltuğun arkasındaki yamalı yere gözlerimi diktim. Eğer annemi yine kızdırırsam, beni koruyacak bir babam yoktu çünkü. yine boş yere tokatı yerdim.
Lakin annem beni şaşırtacak bir şey yaptı. Elini omzuma yaslatarak başımı göğsüne bastırdı ve saçlarıma uzun kokulu bir öpücük kondurdu. Yabancısı olduğum bu hisse karşı ne yapacağımı bilemiyordum.
Ellerimi kucağımdan alarak annemin beline sarıldım. Buna ses etmeyip izin verdi. Kulaklığın sesini o kadar kaldırmıştı ki, sesini ben bile duyabiliyordum. Aradan geçen yarım saatin ardından, anneannemin evine yetişmiştik. Annemin babası yani dedem, bizi kapıda karşıladı. Anneme öyle sıkıca sarıldı ki, babamı özledim bir an.
Bana ise göz çevresine yerleşen kırışıklıklarla ters ters bakarak, elini belime götürüp hafif öne itti "Yürü lan! Haydi geç içeri" diye boş yere kızdı
Bu dedem de beni hiçbir zaman sevmemişti. Annem ile ne zaman buraya gelsem bir an önce gitmek için sürekli anneme bakardım. O ise beni umursamaz, kendine meşguliyet arardı. Ben ise onun karşısında savunmasız bir şekilde oturarak bir an önce babama gitmeyi beklerdim. Eve giderken de annemin tehditlerinden dolayı olanları babama anlatamazdım.
Annem arkasını dönmeden başını kolunun üzerinden hafif dönderip "Baba, torununa biraz daha sevecen davran lütfen" diye uyardı.
Annem beni ikinci kez şaşırmıştı. Başımı önümden alıp keskin bıçak gibi kaldırdığımda annem ile göz gözle geldim. Yanıma gelerek sağ elini kaldırıp omzuma yasladı.
"İçeri geç hadi. Dedeni kızdırma daha fazla" ben birşey yapmamıştım ki!
Elimdeki küçük valizimle istemeye istemeye içeri yürüdüm. Annem salondaki tekli koltuğa geçip otururken, ben öylece yere bakıyordum. Ellerim ise benden izinsiz gergin tırnaklarla avuçlarımı kanatırcasına deşiyorlardı. Anneannem yanıma gelip oturduğunda, başımı sol tarafıma kaldırıp onun sevimli yüzüne baktım
Bir eli yanağımı bulurken eğilip saçlarımdan öptü. Bu acımasız dünyada bana iyi davranan iki kişi vardı. Biri rahmetli canım babam. Diğeri de anneannemdi. İkisine de hayatım boyunca hep minnettar kalacaktım.
***
Bu şekil bu korkunç evde günleri deviriyordum. Babamdan sonra anneanneme sarılıyordum. Ama o da dedemin korkusundan buna çok müsade etmez, beni kendinden uzaklaştırırdı. Dedeme göre ben bir piçin doluydum. Onun kanından değildim. Ona göre ben sadece Rüstem beyin kanındaydım. Onun torunuydum. Onun yanında olmalıydım. Bu evde sadece bir fazlalıktım..
Bir ay boyunca burada sorunsuz bir şekilde kalıyorduk artık. Annem kendine bir iş bulmuştu. Akşamları eve geç gelir, eve gelince de bugün ne yaptığımı yada aç mıyım? değil miyim? diye sorma zahmetinde bulunmazdı hiç. Birde yeni bir sevgili yapmıştı. Annesine gururla anlatıp duruyordu. Anneannem ise 'Kızım yapma etme. Kocan yeni vefat etti. Laf söz olur' dese de asla aldırmaz, tamamen kendi kafasına göre takılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
القصة القصيرةAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel