soğuk

21 0 0
                                    

Maillerimi bir kez daha kontrol ettim, gerçekten kendime gitmek için bir bahane arıyordum ama hala bir yanıt yoktu. Kalbimi sanki biri sıktı ve bıraktı. Gitmek istememin nedeni okul değiştirmem ya da şu an birinci önceliği taşımayan araştırmam değildi. Zihnimden ziyade başka bir şeylerin eksikliğini de yaşıyordum. Bunu tanımlamak güçtü; çünkü neyin eksik olduğunu bilmiyordum. O her gece gördüğüm rüyaların sebebiydi ya da kabuslarımın... Gördüklerimin tek ortak noktası vardı o da küçüklüğüm. Ailem için yaşanan büyük trajedinin, herkes böyle diyordu, parçalayıcı bir etkisi vardı. Babamı kaybetmiştik ve onunla beraber birçok kişi... İşler nasıl bu hale geldi hatırlayamıyordum. O geceden  öncesini hatırlamıyordum. Ne zaman bu şehire geldik yeni anılar edinmeye başladım. Tek bildiğim buydu.

O, taşınmamızdan beri benimleydi, küçükken onu baba figürü olarak görüyordum ama şu an ondan korkuyordum. Zihnim çok bulanıktı. Belki bana söylenenleri kurgusal bir şekilde rüyalarıma aktarıyordum bilemiyordum ama o öyle gerçekti ki. Gerçeklik ve hayal sınırımı zorlamama neden oluyordu. Deli değildim. Bunu kendime kanıtlamak için her şeyi de yapardım ama her zaman çelişki içinde oluşum beni iyiye götürmüyordu. Uyandığım her gerçeklikte şunu tekrarlıyordum. Artık gitmeliyim, cevapları bulacağımı biliyorum... belki daha iyi hissederdim.

Her neyse dedim içimden...

Her neyse. Dizüstü bilgisayarımı yere bırakıp yatağıma sokuldum.

"Yine uykusuz bir gece." kulaklarıma dolan bu soğuk ses korkunun iliklerimi talan etmesine sebep oldu, ani bir sıcak basmasıyla nefeslerim hızını arttırdı. Yanlış mı duymuştum yoksa beynim yine aptal şeyler mi kurguluyordu? Korkum beynimi işlevsiz bırakmıştı, sesin nerden geldiğini anlayamıyordum. Bir de üstüne üstlük sanki bir kumaş parçası beni koruyabilecekmiş gibi kendimi yorganın içine gömmüştüm.

"Ve sen hala buradasın."

Yemin edebilirdim, yatağımın altımdan kayıp gittiğine. Bir an boşlukta asılı, etrafımdaki her şeyin buharlaşmasına şahit oldum ve yine o düşme hissi. Gözlerime güneş ışığı doldu bir şekilde yatağımdan kalkıp kapıya ilerledim. Kapı kolu ne zamandan beri bu kadar yüksekteydi. Küçük ellerime bakıp kendimi tanımlamaya koyuldum. O ara hareket ediyor oluşum benim beynimin ve sinir aktivasyonumun etkisi altında değildi.

'Sam hadi uyan' bu ses benim miydi?

O kadar kırılgan ve minikti ki... Sam'in odasına girip yatağının başındaki şeyle karşı karşıya gelmiştim. Atmosferin hızla değişmesi beni rüyada olduğuma ikna etmişti. Aniden kararan hava ve içime dolan o buhran.

'Sen de kimsin?' küçük sesimi kontrol edemiyordum çünkü zihnim bu bedenime aitti. İçgüdüsel cesaretim bundan gelliyordu sanırım. Karanlık yüzünün ardından bana baktı ve yatağın üstünde kara bir bulut gibi yüceldikçe yüceldi. Sam'in yüzüne baktım, o acı çekiyor gibiydi. Kardeşimle benim arama bir set gibi girmişti ona ulaşamıyordum. 'Ona ne yapıyorsun?!' Bağırmaya çalışmıştım ama beceriksizdim. Rüyada olduğumu bilmek çaresizliği hissetmeme engel olmuyordu. Yatağa koştum, bana dokunmasıyla soğuk parkelerle yüzyüze geldim. 'Onu rahat bırak'

Bana dönen karanlık birkaç adımını attı, yerden beni kaldırıp onu görebileceğim bir yüksekliğe çıkardı. Yüzü bulutlardan ve geceden oluşuyor gibiydi. Küçük ben çok şaşkındı, güçsüz oluşum bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı şimdi.

'Daha ne bekliyorsun git burdan!' yüzümü soğuk, nefes kesen bir emir yaladı geçti. İçimden bir şeyler çekilir gibi odadan çekildim. Ruhum bir yatağa düştü ve gözlerimi telaşla açtım.

Hızla yatakta doğrulup etrafa baktım, nefes nefeseydim. Omuzlarım dik, odanın karanlık köşelerinde onu arıyordum. Sesini bir kez daha beynimde duydum. Yankılanıp gürledikçe gürlüyordu. İçim kıpır kıpırdı ve midem bulanıyordu. Yutkundum ve tek hissettiğim kusma isteğiydi. Banyoya gidip içimde ne varsa çıkardım. Başım dönüyordu, vücudumdaki titreme geçtikten sonra ağzımı çalkalamak için ayağa kalkabildim.

Orada mısın // areyouthere?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin