Milano/İTALYA, 2017
"Şerefe!"
"Yeni başarılara!"
"Umarım kendi ofisini açacak kadar büyürsün!"
Havaya kaldırılmış kadehler tokuştu ve tiz bir çınlama yükseldi. Sigara ve alkol kokan mütevazı köşe başı barında altı kişilik bir masaya toplanmış grup, Judy'nin ofis terfiisi için küçük bir kutlama yapıyordu.
"Televizyonun sesini aç, Durante,"
Orta kısımdaki masaların birinden yükselen sesin ardından, bardak kurulama bezini omuzuna atan Durante, tezgâhın ardında duran kumandayı aldı ve TV'nin sesini açtı.
".... yetkililer an itibarıyla bölgeye sevk ediliyor, ..."
"Bir haftadır artan şu cinayet haberleri hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sordu, şampanya kadehinin altını masaya sürten Chiara. "Bence takıntılı bir seri katil."
"...Bulunan son ceset yirmili yaşlarda, sarı saçlı, yaklaşık bir yetmiş boylarında, beyaz, genç bir kadına ait, ..."
"Sanmam." diye karşılık verdi, Oscar. "Maktullerin profilleri ve cinsiyetleri uyumsuz." Ellerini masaya koydu ve parmak uçlarını birbirine yaslayıp TV ekranına odaklandı. "Kurbanlardan birinin ailesi tarafından tutuldum. Görgü tanığı yok, kanıt yok, kayıt yok; tamamen çıkmaz sokak. Cinayet büroda sağlam tanıdıklarım var, hepsi eli kolu bağlı olduklarını söylüyor. "
"Karşında profesyonel bir vejetaryen Hannibal var yani." dedi Zeno ve gülümsedi. Bebeksi yüzü gülümsemesiyle gerilmişti. "Belki dedektiflerin düşündüklerini detaylıca düşünüp bağımsız cinayet zinciri profili oluşturmaya çalışıyordur. Belkide sadece zevk için özellik aramadan öldüren azılı manyaklardandır."
"Belki tek bir kişi değildir." diye yorumunu belirtti Judy.
Oscar'ın gözleri kısıldı. "Hemen şimdi eve gitmeli ve davayı sıyırmak için katil ya da katiller gibi düşünmeye başlamalıyım." Çakırkeyifliğinin gölgesinde yaşadığı aydınlanma, onu iyiden iyiye gaza getirmişti.
TV ekranına kısa bir bakış atan Sara bıkkınca nefes verip kaşlarını örten kızıl kahve kâküllerini hafifçe havalandırdı. Hemen ardından yüzünü buruşturdu ve dirseğiyle Judy'yi dürttü. "Yapmayın, çocuklar! Bugün konuşacak daha önemli meselelerimiz var." Kollarını Judy'nin boynuna doladı ve yanağını uzunca öptü. "Bizim küçük stajyerimizin artık ofisimizde bir masası var!"
Çekingen bir gülümsemeyle Sara'ya doğru eğilen Judy, "Biraz fazla abartmıyor musun?" diye sordu. Japon aksanıyla konuştuğu İtalyancası oldukça dikkat çekiyordu. İlgi odağı olmanın verdiği utançla yanakları ısınmaya başlamıştı. Japonya'dan üniversite için geldiği yıl ve son sınıfta staja başladığı zaman içinde, kendinden iki sınıf üstte olan Sara'yla yakın dost olmuşlardı fakat grubun kalanıyla pek yakın değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantastik"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...