0.1

459 87 194
                                    

Oy ve yorum lütfen 🚔
•••

Bütün atomik birimlerimi derin bir nefes alıp beynimi çalıştırması için zorladım. Hatırla.

Lütfen dün gece ne olduğunu hatırla.

"Hyunjin dostum sen iyi misin?" Omzuma dosyayla vuran Jisung'u umursamadan gözüm kapalı bir şekilde düşünmeye devam ettim. Sabah not bulmuştum. Bu diğer nottan sonra demişti. Demek ki müzeye girip ortalığı yıktıktan sonra benimle- ya ya cidden sikeyim ya!

Ayağımın ucunda olan taşa tekme atıp sekmesini sağladım. Sinirlerim sabahki nottan sonra fazlaca gerilmişti. Resmen 'Seni ilaçladım yanında oldum ruhun duymadı evine bile girdim' demişti bana. Bunu polis memuru olan bana demişti. Bu duyulursa görevden uzaklaştırma alabilirdim hatta direk evime sokacak kadar tedbirsiz olduğum için meslekten bile atılabilirim. Derin bir nefes alıp seslice bıraktım. Bundan kurtulmanın tek bit yolu vardı ve bu yolda o küçük şeytanı bulmaktan geçiyordu.

Gözlerimi açtım. Ellerim belimde olay mahalline giriş yaptığımda ise herkes eğilerek selam vermişti. Görevin sorumlusu bendim sonuçta. Jisung da yardımcım konumundaydı. Bende onlara selam verdim ve asıl yere doğru ilerlemeye başladım. Ben gittikçe ortamın havası değişmeye başlamıştı. Gözle görülür bir güvenlik önlemi vardı bu kısımda ve her adım attığımda kameralar beni izleyecek şekilde ilerliyordu. Gerçekten bu şekilde olan bir güvenliği mi atlatmıştı o küçük?

"Siz sorumlu kişi olmalısınız. Tanrı aşkına..." Muhtemelen müzenin sahibi olan adam karşıma dikildiğinde derin bir nefes aldım. Evet. Daha önce yapmadığı bir müze olduğundan diğer üç yerde olduğu gibi bunda da ayar çekilecektim. Başlıyor evet başladı. "Bu güzelim eserler yok olurken neredeydiniz? Kaç saat sonra geldiniz ayrıca bu ifade de neyin nesi? Burada önemli bir konu burada bir sanat katliyamı var! İşinizden olmak istemi-"

"Efendim görünen o ki ikimizin de üstleri bunu pekte önemsemiyor."

Adam bocaladığında ellerimi arkamda birleştirip ona doğru bir adım attım. "Sanattan anlamam efendim ama üst kesimlerde en az biri iki anlayan olduğuna eminim. Buna rağmen hiç kimsede ses seda yok. Halk dışında neredeyse kimse tepki gösteremiyor. Sizce de tuhaf değil mi?"

Bu elbetteki yeni oluşmuş bir fikir değildi. Bir sürü not çıkarmış bu durumda nelerin olabileceğini madde madde yazmıştım ancak sıfır. Elimde hiçbir şey yoktu ve her şeyin sonu koca bir sıfıra çıkıyordu. Bütün bunlardan sorumlu olan on dokuz yaşındaki çocuk, ki bunu da kendisi belirtmişti yalan mı bilmiyorduk, belki de güçlü bir ailenin ferdiydi ve üstü kapatılıyordu. Olamaz mıydı? Gayette olabilirdi. Biz polisler her ne kadar gururlu gibi davransakta her şeyin farkındaydık. Güçlü olan ezilmezdi. Ne yaparsa yapsın cezasını çekmezdi ama bunu ortaya çıkarıp adalete teslim eden acı çekerdi.

Hayatın gerçeklerinden bahsetmek insanı yoruyordu sahiden.

"Madem aklınızda bir ipucu var o zaman araştırsanıza!"

Bana üstünlük taslayabilirmişcesine dibime giren adama baktım. Geri çekilmemi bekliyordu sanırım. Cidden mi?

"Bayım. İnanın bana aklınızdan geçen her şeyi yaptım. Davayı çözememiş olmam boş boş oturduğum anlamına gelmiyor. Geriye sadece sizi araştırmak kaldı. Merak etmeyin. Şu an ki tavrınızdan ilerlemeye kaydedebileceğimizi hissedebiliyorum."

Adamın yüzü kızarmaya başlayınca haklı olduğum bilinciyle gülümsedim. Bu adamda bir terslik vardı. Yakama yapışmak üzere olması sadece çizilen tablo yüzünden miydi? Pek sanmıyorum.

Bir şey demesine izin vermeden yanından hızlıca geçtim. Yerdeki parçalanmış heykel kalıntılarına basmadan ilerlemek zor olsa da tabloyu ve kırmızı notu görebiliyordum. Ah. Aklıma yine ev mevzusu geldi. Delireceğim.

 Artifice •hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin