Güneş yeni doğmuştu . Daha yeni uyanmıştı. Saçları dağınıktı, akşam dışarı çıkarken yaptığı saçlarından eser kalmamıştı. Kulağını çatlatırcasına çalan alarmı kapatmalı ve kalkıp okula hazırlanmalıydı. Uzun zamandır iyi hissetmiyordu . Onu boyle yapan neydi kendisi de bilmiyordu. Hayatında uzun süredir hiçbir yenilik hiçbir gelişme yoktu. Onu bu kadar yoran neydi o da bilmiyordu ama bilmemek onun en çok korktuğu şeydi. Hayatı karmaşa içinde geçmişti çoğu şeye alışıktı ama bu ilkti ve ne yapacağını ilk kez bilmiyordu. Kuzey karşısına çıksa ne yapacağını ne diyeceği ne tepki vereceğini bilmiyordu. Herşey bir dönem aynı sınıfa denk gelip tanışmaları ile başlamıştı. Aleda ona karşı bişey hissetmiyorken Kuzey bambaşka duygular beslemişti kalbinde . Ama ne yeriydi ne zamanı 19 yaşındaydı fakat böyle olaylar içine girmekten korkuyordu. Nedendir bilinmez her zaman korkarak yaşamıştı hayatı, utangaç olmamasına rağmen hep yaptığı bir şeyden herkesin önünde rezil olmaktan korkmuştu. Gelecekte de hayatının böyle geçeceğini bilmesine karşın böyle hissettiğinde yalnız kalmak ona iyi geliyordu .Ne zaman böyle hissetse evdeki en boş yere yani çocuk odası olarak kullanılması gereken boş odada oturup ağlamak oluyordu bu onu biraz olsun rahatlatıyordu. Her gün yaptığı gibi hayatı 30 dakikada sorgulamış ve milyonuncu kez yaşamanın hiçbir anlamı olmadığına karar vermişti. Ve sabah sabah günlüğüne şu satırlanı yazdı "Gecenin ardındaki gündüze sığındım nolur sabah bir an önce gelsin" derin bir nefes aldı ve hazırlanmaya başladı çok işi vardı ama plancı kişiliği onu başarılı bir insan haline getiriyordu. Boş evin içinde seslendi "Zaman sahip olduğumuz en değerli şey, kıymetini bilelim." Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi yine Kuzey aklına gelmişti. Onun için herşeyi yapardı aramızda kalsın ama Aleda bunu kendine itiraf edemiyordu içinde hissettiği iyi duyguyu nefret olarak bile tanımlamıştı ama değildi hissettigi bu değildi. Onun dokunduğu bir şeye dokunmak için bile her şeyini vermeye hazırdı. Bu artık kendine zarar verme aşamasına gelen korkunç bir hal almıştı. Hatta bence kuzey'in artık ondan
nefret ettiğini düşünüyordu. Buna rağmen onu uzaktan kimse bilmeden sevdi.En zoru da buydu ya zaten itiraf edememek. Kuzey itiraf edip kurtulmuştu gelecekte aklına geldiğinde en azından denedim diyebilecekti ama Aleda bunu söyleyemiyordu. Onu görünce yolunu değiştirdi yüzüne bile bakmamıştı olduğu ortama göz göre göre girmemişti. Herkesin herşeyi öğrenmesine rağmen reddetmek için bile konuşmadı onunla . Bunları bir süre daha düşünükten sonra saate baktı. Hazırlanmak için 20 dakikası kalmıştı. Okulu bitirmesine 3 sene vardı. Mezun olunca bir üniversitede felsefe öğretmeni olacaktı kendine sakin,huzurlu,kimsenin olmadığı bir hayat kuracak ve her zaman olduğu gibi yalnız yaşayacakdı ama hayat sürprizlerle doluydu ne getireceği belli olmazdı. Hemen üzerini değiştirdi yine her zaman giydiği gibi kocaman kıyafetlerini giydi. Tarzı incecik bedenini gizliyordu ve herşeye rağmen girdikleri ona çok yakısıyordu. Biraz sonra hazırlanmış ve okula gitmeye hazırdı . Evi biraz toparladıktan sonra vestiyerdeki anahtari aldı ve dışarı çıktı. Arabasına bindi ve çokta uzak olmayan okuluna doğru yola çıktı. Az sonra okula ulaştı burası özel bir üniversiteydi. Dışı gayet güzel ve ihtişamlı olan genellikle zengin ve muhafazakar ailelerin çocukları için tercih ettiği bir okuldu. İçeri yavaş adımlarla girdi, etrafına bakındı o yoktu. Koridordaki son oda olan sınıfına girdi. Sınıfta kimsenin olmadığını görünce felsefe ödevinin son dokunuşlarını yapmak için kalem ve silgi çıkardı çantasından. Yazım yanlışlarını tam düzeltmeye başlamıştı ki Kuzey içeri girdi her zamanki gibi yakışıklı görünüyordu-bunu kabul ediyordu- sınıfta ikisinin olması onu heyecanlandırmış hem de eli ayağı birbirine dolaşmıştı. Bozuntuya vermek istemediği için sınıfta kimse yokmuş gibi davranmayı seçti ve ödevini incelemeye devam etti. Bi yandan kalbinin duracağını hissediyordu bi yandan da ödeviyle ilgileniyormuş gibi yapıyordu. Böyle olmayacağını orda kaldıkça daha da kötü olacağını biliyordu , sakince kalemini ve ödevini çantasına koydu. Ayağa kalktı hızlı adımlarla çıkacaktı ki arkasında birinin olduğunu hissetti ve duraksadı lanet olsun ki artık ona karşı koyamıyordu. Birkaç saniye sessizlik oldu "Sen gitme ben giderim." Diyen sesi duyana kadar da Aleda yerinden hiç hareket etmemişti. Sonra Kuzey önünden rüzgar gibi sıyrılıp geçti. Aleda'nın bu sefer gerçekten nefesi kesildi. Ayaklarının yerden kesildiğini hissetti sonra bi çığlık sesi duydu. Uyandığında evindeydi. Sonra yattığını fark etti ve sonra da başında insanlar olduğunu, doktor, arkadaşı ve..Kuzey de burdaydı. Çok değil en fazla birkaç saat önce astım krizi geçirdiğini unutmuş gibi nefesini tutmaya başladı ardından ona baktı göz göze geldiler. Başından beni Aleda' nın başında bekliyordu ona birşey olacak diye ödü kopmuştu. Kuzey, Aledanın bu hale gelmesine sebep olduğu için kendisine sinirliydi. Gözündeki donmuş yaşları sildi ilerledi yatağın yanına kadar geldi onu ürkütmek istemiyordu, "Özür dilerim." dedi derin bir nefes aldı ve gitti. Ne yapacağını bilmiyordu. Onu kırmıştı ve bu kaçmaktan daha zordu. Düşüncelerine hakim olamadan ağlamaya başladı. Yaşadıkları ona ağır gelmişti. Yalnız olmak demek kimsenin seni kıramaması demekti. Bunun için yalnız kalmak için savaşmış, hayatı boyunca yalnız yaşamıştı. Ama şimdi herşey üst üste geliyordu. Uyandığında sakinleştirici verildiğini anladı çünkü sabah olmuştu arkadaşı hala başında bekliyordu ama uyumuştu çok yorulmuştu belli ki doktor da sakinleştiriciyi yapıp gitmişti. Etrafı yataktan kalkmadan kolaçan etti başka birinin evde olmadığına emin olmak için. Sonra naif bir hareketle arkadaşını uyandırmaya çalıştı. Arkadaşı iyi bir insandı birilerine bir şeyler anlatmaktan hoşlanmazdı ama ona anlatmak içini rahatlatıyordu. Tabi bu olaydan da haberi olduğu için durumu yadırgamamış zaten böyle olacağını biliyormuş gibi davranmıştı. Arkadaşı uyanmıştı ona nasıl olduğunu sordu ve yüzünü yıkamak için ayağa kalktı içeriye doğru yöneldi. Uzun zamandır yatakta olduğu için doğrulmaya karar verdi Aleda. Zorda olsa kalktı yüzünü yıkadı, mutfağa gitti. Aç değildi aç olsa da yemek yiyebileceğini sanmıyordu. Hala kafası çok karşıktı. Uyurken neler olduğunu merak ettiği için arkadaşının yanına gitti en azından belki soru işaretlerinden kurtulabilirdi. O sırada arkadaşı geldi ve olanları anlatmaya başladı. Anlattıklarına göre , O bayıldıktan sonra bi bağırma sesi duymuş ve hemen sınıfa girmiş kuzey başında yardım çağırıyormuş sonra hemen hastaneye gitmişler.kuzey aleda uyanana kadar hiç başından ayrılmamış. Sonrasını da zaten kızda biliyordu . Çok şaşırmadı zaten çeşitli senaryolar kurmuştu kafasında. Ama garip hissetmeye başlamıştı. Garip ve suçlu hissetmeye... Birkaç gün evde dinlendi ve kafasını toplamak için epeyce bi zamanı oldu. Ama kafası o kadar da çabuk toparlanacak gibi değildi. Bu kadarı bile işine yaramıştı. Bazı kararlar almıştı, kafasını dağıtmak için artık daha fazla ders çalışacaktı bu şekilde daha iyi olacağını düşünüyordu."Bilmiyorum." dedi "Bilmiyorum yalnız hissediyorum." son nefesini verir gibi söylemişti bunu "İmkansız değildir, belki bu kadar zor da değildir onu seviyorum neden böyle davranıyorum onu da anlayamıyorum" Bu ondan beklenen bir şey değildi şöyle söyledi " Tamam ona bi şans vereceğim." Kendisinin bile şaşırdığı bu kararı verdikten sonra ünlü bi yazarın şiir kitabını açtı ve şunları okudu "Unutmam ağlarım, sayfalarca yazarım adını Boş bi kitabın ortasında hikayemiz yarım kadınım
Martılar aç kalır ve perdeler kapanır Bu şehrin her sokağı seni de beni de farklı tanır..."