İki gündür hastanedeydim. Duvardaki Saate baktığımda 11.30 yazıyordu. Tabi birazda sıkılmıştım. Gerçi can sıkıntımı babam dışında soran da yoktu. Çünkü hiçbir zaman kimsenin umru olmamıştım. İlk akıllara gelen de olmamıştım. Ellerim ameliyatlı olduğundan çok acıyordu ve koluma da serum bağlamışlardı. Ben daha Selim amcalar da iken ellerim kararmaya yüz tutmuştu. Ardından dedemin korkusundan olsa gerek ellerimi fazla yumruk yapmıştım. Buda ellerimin daha hızlı kararmasına ve kanamasına neden olmuştu.
Doktorlar ufak bir ameliyatla derimin üstündeki kararmış etleri aldılar. Hafif yırtılan yerlere de dikiş atmışlardı.
Kısacası ellerim sargıdaydı yani şuan...
Çok bir şeyim yokmuş. Yaşım da henüz küçük olduğundan doktorlar ellerimin daha hızlı iyileşeceğini, hatta eskisinden bile daha güzel ellere kavuşacağımı söylediler. Buna inanıp, buna tutunmuştum.
Şuan ise sesimi çıkarmadan uslu bir şekilde yatağımda uzanmış bekliyordum. Zaten ağlasam da göz yaşım gelmiyordu. Bende yalandan ağlıyor demesinler diye sesimi çıkarmıyordum. Bu dünya küçücük yaşımda bana babam dışında kimseye güvenmemeyi öğretmişti..
Kapı açıldığına dair ses çıkardığında, ürkek bakışlarımla başımı o tarafa çevirdim. Babaannem ve halam ellerinde kocaman oyuncak bir arabayla yanıma doğru yürüdüler. Babaannem eliyle önce yanaklarımı okşadı. Sonra elini ağzına götürüp öpüverdi. Çünkü enfeksiyon kapmamam gerekiyormuş. Bu yüzden bana sarılmamaya, öpmemeye özen ediyorlardı.
Başımda dikilmiş gülümseyen dudaklarıyla bana bakan genç kadın "Halacım, nasıl oldun bugün?" diye sordu
Cevap vermek yerine öylece halamın yüzüne baktım. Başımı önüme eğecek iken, halam hafifçe çenemden tutup başımı yukarı kaldırdı ve gözlerimizi buluşturdu. "Aşkım benden çekinmene gerek yok. Ben senin biricik biricik biricik güzeller güzeli halanım" dedi şen bir sesle.
Benden tepki alamayınca, gözlerini benden alarak babaanneme baktı.
"Ay anne ben bu kuzuyu öpmeden duramam ki! Baksana çipil gözlere" ne olduğunu anlamadan alnımda halamın dudaklarını hissettim.
Ardından babaannem yanıma daha da yaklaşarak sargılı ellerime öpücükler kondurup "Ohh, mis kokulu torunum benim. Allah'ıma binlerce kez şükürler olsun" diye iç geçirdi.
Bir an gördüğüm rüya aklıma geldi. Babam bana 'Eğer beni özlersen babaannene sarıl' demişti. Belki babaanneme sarılırsam babam yine rüyama girerdi. Uzun zaman sonra ilk defa dudaklarımı oynattım. Sesim çok çatallı çıkmıştı.
"Babaanne! Bana sarılabilir misin?" diye ricada bulundum.
Direkt beni kendine çekerek yanaklarıma saçlarıma öpücükler kondurdu. Bende babaanneme sarılmışken koklamaya başladım. Hem bu sayede babam daha çabuk gelirdi belki
Halam yatağa kalçasını yaslatarak elini karnıma koydu. "Arabanı sevdin mi bir tanem?" diye gülümseyerek sordu.
Mimik oynatmadan başımı sallamakla yetindim. Halam ise bu sefer iki elini yanaklarıma uzatarak tuttu ve dudaklarımı germeye başladı
"Olmaz ama böyle halacım. Gülmen lazım" deyip beni hafifçe gıdıklamaya başladı.
Daha fazla dayanamayıp güldüğümde babaannem "ohhhyy kurban olayım" diyerek hafiften eğilip başıma tekrardan öpücükler kondurdu.
Başını çekmeden "Birazdan eve götüreceğim seni yavrum. Sana çok güzel bir oda hazırladık. İçinde biiirrr sürü oyuncaklar var"
Babaannem oyuncakları saymaya başladığında korkudan yutkundum. Korku dolu bakışlarımla halama dönüp baktığımda, uzanıp alnıma yumuşacık dudaklarını yasladı tekrardan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Short StoryAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel