merak

40 4 8
                                    

Gözlerimi kapatmaya, uykuya dalmaya çalışıyordum fakat ne zaman kapatsam aklımda o kızıl adam beliriyordu. Bugün olan şeyden sonra ne onu itebilmiş ne de bir şey söyleyebilmiştim ve bu sanki vücudumun kontrol dışı isteklilik oluşumunu sağlamıştı. Sadece bildiğim tek şey kollarının arasında kaybolduğumdu.

Dosya konusuna gelecek olursak tahmin ettiğimiz gibi orada değildi. Bu iş gittikçe karmaşık bi hâle dönüşüyordu fakat eminim ki bunun üzerinde durup sonuca eninde sonunda sonuca ulaşacaktım.

"Siktir, dalamıyorum bile."

Ayağa kalkıp yataktan ayrılırken eş zamanlı olarak komidindeki telefonu ve sigarayı elime almış fransız balkona doğru adımlıyordum. Yorgunluğun vermiş olduğu halsizlikle sendeleyerek balkona ulaşmıştım. Kapıyı açıp suratıma esen soğukla titremiş tüylerim diken misali havalanmıştı.

"Sonbahar yaşıyoruz diyorlar bir de. Götüm dondu amına koyayım."

Sigarayı yakmış direklerimi de balkon demirlerine yaslamıştım. Sokağın ıssızlığını keserken düşüncelere dalmıştım. Düşüncelerimden sıyıran bir eylemle karşılaştım.

"Bay Nakamoto?"

Gözlerim şaşkınlıkla açılmış kızıl adama bakıyordum.

"Aşağıya gel."

Elimden geldiğince sessiz bağırarak (?) yanıtladım.

"Siktir evimi nereden biliyorsun."

"Sence tek soru bu mu olmalı?"

"Kahretsin geliyorum bekle."

Hızlıca üzerime ceket almış ayakkabılarımı geçirmiştim. Hızlı adımlarla iniyordum ve içten içe adlandıramadığım hisle çatışıyordum.

"Ne işin var senin burada?"

"Hoş buldum."

"Ne işin var dedim."

"Geçiyordum aslında balkonda bir güzellik gördüm çağırmadan caydıramadım kendimi."

"Bakın Bay Nakamoto size açık ve net konuşacağım evimin önündeki işiniz nedir? Eğer bir kez daha dalga cümlesi alırsam sizi haneye teşebbüsten içeri sokarım."

Yan ağız gülüp başını yana yatırdı.

"Gerçekten yapar mısın?"

"Görmek mi istersin?"

"Soruya soruyla karşılık vermiyorduk diye hatırlıyorum."

Ellerimi saçlarımın arasına koymuş gözlerimi yummuştum. Suratının tam ortasına yumruk atmamak için kendimi çok zor tuttuğum anları yaşıyordum.

"Diyecek bir şeyiniz yoksa siktir olun gidin başıma da iş çıkarmayın."

Ellerini omzuma koymuş ve bana yakınlaşmıştı. "Kahretsin yine o his." Diye geçirdim içimden.

"Bence bu sinirini biraz hafifletelim ha? Ne dersin?"

Hiçbir şey söylememiş dik dik suratına bakmıştım.

"Bana o gözlerle bakma Mark, alevime ortak ol istemiyorum."

"Çoktan ettin bile zaten."

Bir adım daha yaklaştı.

"Öyle mi düşünüyorsun?"

for you cho | yumarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin