Bölüm: 31
Bir Yıl Sonra...
Hwaa Hanesi'nde, Kral Jeon'un yıkımının ardından yenilenme olmuştu. Bölgede bilindiği kadarıyla artık cadı yoktu. Her yerde ateş askerleri geziyordu. Çoğu kişinin yüzü somurtgan ve mutsuzdu. Kalabalık olsalar bile mutlu olmamaları hep agresifleşmelerine sebep oluyordu. Sokakta dolaşan kişiler bile hep asık suratlı, pis giysili, kaba tavırlıydı. Taehyung buraya fazlasıyla uymuştu.
Bir yıldır kaldığı üç katlı Toz Hanı'na bağlı konakhanenin gıcırdayan merdivenlerinden inerken alt kattaki handan gelen gürültüleri duyabiliyordu. Bir eli bacağına sarılı kemerdeki bıçaklardan tekindeyken diğer eli ise herkesin görebildiği kılıcının yuvarlak ucunda dinleniyordu. Yüzünü her zaman olduğu gibi siyah örtüyle kapatmıştı, sadece gözleri görünüyordu. Tamamen siyah giyinmişti ve kimseye yüzünü göstermeye niyeti de yoktu.
Merdivenlerden inip tartışan ve kavga eden üç alfayı görmezden geldi. Hanın bar kısmında onları göz devirerek izleyen elli yaşlarındaki tombul beta kadının önünden geçerken önüne üç altın bıraktı. "Bu ay da mı kalıyorsun?"diye sordu kadın, Taehyung öylece çıkış kapısına yürürken.
"Evet."dedi Taehyung sadece.
"İyi!"dedi kadın sevinçle. Altınlarını aldığı sürece Taehyung istediği kadar kalabilirdi. "Kahvaltı?"
"İstemiyorum."
"Ama bir şeyler yemen gerek!"
Taehyung ona bir şey demedi, yanından çarparak handa ilerleyen kişileri de önemsemedi çünkü kavga çıkartmak için zamanı yoktu. Kimseyle uğraşamaz, oyun oynayamazdı.
Tam kapıdan çıkarken kapının yanındaki tahta panodaki yüz dikkatini çektiğinde geri adım atıp panonun önüne geçti. Panoda aranan suçluların resimleri ve ölü ya da dirisine getirilecek olan altın miktarı yazılıydı. Hep gördüğü panoda bu handa bile gördüğü birkaç suçlunun resmi yine de asılıydı, kimse kolay kolay o suçlularla kavga etmezdi. Para için bile olsa.
Kendisinin tanıdığı birkaç kişi daha vardı. Kira, Woonggi, Seokho ve Jeongyeon gibi. Ve kendisi.
Bıçakla tahtaya sabitlenmiş kendi resminin altındaki elli çuval altın yazısına alışmıştı. Kendi resminin olduğu kağıdın yanındaki kağıtta ise sevdiğinin resmi vardı. Kendi resmi gibi onun da sadece yüz hatları çizilmişti. Kaşları çatık, öfkeli duruyordu resimdeki alfa.
Taehyung yutkundu. Titreyen elini kılıcından çekip resmi tuttu ve bıçaktan çekerek eline aldı. İki eliyle resmi kavrayıp incelerken düşünmeden edemedi. Onun Jeongguk'u bu kadar sinirli birisi değildi. Kötü olan kişilerle konuşurken bile öfkeden deliye dönmez, kaşları çatılsa bile bu resimdeki gibi durmazdı.
Taehyung'un kalbi sızladı. Jeongguk'u... Hala yoktu.
"Prens ölmemiş miydi?"diye birden yanında bir erkek konuştuğunda, Taehyung kaşlarını çatıp elindeki kağıdı katladı ve pelerinin iç cebine koyarken konuşana döndü. Kendisinden çok olmasa da uzun, yapılı, esmer bir alfaydı. Saçları kısa, yüzü keskin ve kalın kaşları düzdü. Siyah, kolsuz bol tişörtünden boynundaki ve kollarındaki siyah dövmeleri görünüyordu. Kaşında da iki çizik vardı. Kılıcı yine sırtındaydı. "Yoksa ölüsünü bulup bin çuval altını mı alacaksın?" Adam kafasını yan yatırıp alayla konuştuğunda Taehyung dişlerini sıktı.
"Yoksa ödülümde gözün mü var?"diye sordu Taehyung. Jeongguk'un ölü olmadığına emindi, o yüzden tepkilerini kontrol ediyordu. "Jax."
Jax, aranıyor resminde yüz altın çuvalı değerindeydi. Taehyung onu ilk kez görmüyordu ama ilk kez onunla iletişim kuruyordu. Hoşuna gitmemişti. Aranıyor listesindeki çoğu kişinin ödül sayısı elli çuvalı geçmezdi. Jax'in ödülünün fazla olmasının bir sebebi olmalıydı ve Taehyung bunu kesinlikle handaki insanlar onları izlerken öğrenmek istemiyordu. Güçlerini saklayarak insanlar arasında bu kadar uzun süre durmayı başarırken aptal bir lafa yüzünden kendisini ifşalamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless | taekook
FanfictionFantastik bir dünyada, dört krallığın hüküm sürdüğü kıtalarda ve savaşın etraflarını sardığı hayatlarında her şeye rağmen birbirlerinde aşkı bulan Jeongguk ve Taehyung'un hikayesi. * omegaverse royalty au