26. BÖLÜM "EN KARANLIK TARAF"

61 7 1
                                    

Bu bölüm iplerin tamamen koptuğu bölümdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölüm iplerin tamamen koptuğu bölümdü. Yazarken de beni çok zorladı. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İkinci kitabın son üç bölümü tam anlamıyla felaket, sizi şimdiden uyarayım.

Patrick Reza, Tipe Toe

İyi Okumalar!

Bir savaşta eninde sonunda bir taraf seçiyordun.

Ben en başından beri Ateş'in tarafındaydım. En karanlık tarafta.

Bu karanlık beni korkutmuyordu. Kaybetmekten, yara almaktan, bedel ödemekten, hatta sonunda ölmekten bile korkmuyordum. Hiçbir şey beni Ateş'i kaybetmek kadar korkutmuyordu.

Ateş arabanın kapısını açarak beni kucağına aldığında soğuk beni karşılaşmıştı. Zihnim uykuyla uyanıklık arasında bir yerde kaçmakla teslim olmanın çatışması içindeydi. Tamamen uykuya dalsaydım kaçıp kurtulacaktım ama yapamıyordum, gözlerimi açıp yaşananlara baksam yüzleşecektim ama olmuyordu.

"Ateş." dedim sayıklar gibi.

"Uyu yavrum." dedi Ateş. "Ben seni taşıyorum."

Dağ evine doğru yürümeye başladığında siyah botlarının sesini dinledim. Atılan sıradan adımlardı bunlar ama tehditkardı. Beni tutan kolları kaskatıydı. Beni bırakmadan siyah deri ceketinin cebinden dağ evinin anahtarını çıkardı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde anahtarı tekrar siyah deri ceketinin cebine koydu. Kapıyı kapatarak yatak odasına yöneldi.

Yatak odasına girip beni yatağa yatırdığında yaşananları düşünüyordum. Başım yastığa gömülürken Ateş üzerimdeki siyah deri montumu, askılı siyah cropumu, beyaz mini eteğimi, ayağımdaki beyaz çizgili siyah çoraplarımı ve beyaz botlarımı çıkarıp yere attı. Beni yorganın altına soktuğunda yorganın soğukluğu tenime serildi.

Yatağın kenarına oturdu ve saçlarımı yavaşça okşayarak, "O eve geri dönmeyeceksin." dedi.

Ardından elini saçlarımdan çekti ve oturduğu yerden kalktığında yatak sarsıldı. Gidip beni yalnız bırakacağını anladım ama bunu istemiyordum.

Gözlerimi açıp bileğini tutarak, "Gitme." dedim. "Beni yalnız bırakma."

Bileğini çekerek, "Gitmiyorum." dedi. "Kazağımı çıkaracağım."

Üzerindeki siyah deri ceketi çıkarıp yere attı. Ardından beyaz kazağını da başından çekerek çıkardı ve yere atıp yatağa, yanıma uzandı. Ona yaklaşarak başımı çıplak göğsüne yasladım ve gidecekmiş gibi kollarımı boynuna sıkıca sardım. Ne hissettiğini biliyordum çünkü aynısını ben de hissediyordum. Sanki bu an bir daha yaşanmayacaktı.

Gözlerimi kapatarak, "Keşke hep burada olsan." dedim.

Sanki hep yanımda olmayacakmış gibi, "Keşke." dedi.

ATEŞ VE MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin