13. Bölüm

59 7 0
                                    

Durunun ağzından

30 dakika sonra

Kahvaltı hazır olduğunda hep beraber masaya oturduk. Nazlı elindeki tava ile geldi ve masanın ortasına koydu. Mükemmel bir omlet yapmıştı.

Erdem: off çok lezzetli görünüyor. Hemen başlayalım.

Nazlı: Siz başlayın bende çayları doldurayım.

Erdem: Ben doldururum, sen otur.

Erdem tam oturduğu yerden kalkıcakken Nazlı birden bağırdı.

Nazlı: Aaaaa! Yeter ama artık! Otur çabuk Erdem! Bir şeyide ben yapayım ya. Bu omleti bile zor yaptım. Her şeyi sen yapmak istiyosun. Şimdi sen oturuyorsun ve bende çayları koyuyorum!

Nazlı yarım saattir patlamak üzere olan balon gibi patlamıştı. Sinirli yüz ifadesini bozarak birden gülümseyerek, nazik ve kibar bir sesle

Nazlı: Afiyet olsun.

Dedi ve çayları koymaya başladı.

Bu ruh değişimlerinden korkmaya başlamıştım...

Erdem ağzının payını almış gibi yavaşça sandalyesine oturdu ve omletten biraz alıp tabağına koydu. Ben ve Tolgada omlet alıp tabaklarımıza koyduk. Tam çatalımdaki omleti ağzıma götürüyordumki, Nazlının küçük çığlığı ile durdum.

Nazlı: Ahh!

Hepimiz Nazlıya baktığımızda Nazlı elini havada hızlı hızlı sallıyor, arada birde üflüyordu.

Duru: Noldu, Nazlı!?

Nazlı: Bişey yok. Elim çaydanlığa deydi sadece.

Erdem: Ne! Elin mi yandı?!

Erdem birden oturduğu yerden fırladı ve Nazlının yana gidip elini tutup baktı.

Erdem: kızarmış, Hemen hastaneye gidelim!

Nazlı şaşkın gözlerle Erdeme bakıyordu.

Nazlı: Erdem, ben iyim. Ufak bir yanık sadece. Ne hastanesi?

Erdem: Nazlı, ne demek ne hastanesi? Su toplayabilir. Hadi yürü hastaneye gidiyoruz.

Tolga: Erdem, biraz abartmıyor musun sence?

Araya girip konuştum.

Duru: Biraz mı?

Erdem bizi duymuyormuş gibi Nazlıya dönüp konuştu.

Erdem: Hadi Nazlı! Ne bakıyorsun öyle?

Nazlı: Off! Offf!!

Nazlı sinirle çantasını alıp geri geldi.

Nazlı: Duru, siz kahvaltınızı yapın kardeşim. Benim işim uzun gözüküyor! Takılın siz. Hadi görüşürüz.

Duru: Görüşürüz.

Nazlı ve Erdem gittiklerinde bir sessizlik oluşmuştu. Tolgaya döndüğümde oda bana bakıyordu.

Duru: Eee, o zaman afiyet olsun. Kahvaltı bize kaldı sanırım.

Tolga: Evet, sanırım. Sanada afiyet olsun.

Duru: teşekkürler.

Önüme dönüp omletimi yemeye başladım. Napıyodun ben ya. Tolgaya karşı neden böyleydim. Tuhaf bir şey vardı, ama hala çözememiştim. Sanki artık ona bağıramıyordum, sebepsiz yere kızamıyordum.
Noluyordu bana?

YAZ ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin