Günlük resmen boştu. Ama bu çok saçmaydı. Çünkü o günlükte benim için büyük bir güç olmalıydı. Sayfaları tekrar karıştırdım ama hayır, değil bir dolu sayfa kelime bile yoktu. Oyuna mi gelmiştim? Dük benden önce günlüğü fark edip almış mıydı yoksa?
Hayır, bunu fark etseydi çoktan bu kitabın üzerine konardı ve ana karakter onu asla bulamazdı.
Belki de asıl kitap bu değildi ve dük günlüğü benden önce bulup değiştirmişti çünkü bunun nedeni benim davranışlarımın farklı olmasıydı belki de?Günlüğü çok defa karıştırdım ama hayır, yoktu. Bir anahtar ya da bir tür şifre vardır diye düşündüm ama aklıma asla gelmiyordu ki! Ana karakter yani benim deyimimle beyaz kedi, kitapta bile yazmayan ne bulmuş olabilirdi ki?
Günlüğü yatağıma fırlattım ve kafamı ellerimin arasına aldım. Çıldırmama az kalmıştı çünkü bu benim düke karşı tek şansımdı. Büyü gücüm olmazsa ben bir hiçtim. İkinci defa ölmek istemiyordum, hayatın değerini yeni yeni anlamışken canımı saçma sapan oyunlara kaybedemezdim.
Beyaz kedi, o günlüğü nereden biliyordu, bilmiyorum ama şuan ilgilendiğim tek şey nasıl yazıları okumam gerektiğiydi. Beyaz kedi , kitabı aldıktan sonra Sör Thomas'a götürmüştü. Tek bildiğim bu kadardı.
Kafamı kaldırdım ve kitaba bir kere daha baktım.Hayır ne için olduğunu bilmiyordum ama bunun orijinal günlük olduğuna emindim. Hissediyordum sanki, benim için buradaymış gibi, benim günlüğümmüş gibi...
Kapıya yaklaşan ayak seslerini duyunca günlüğü yorganımın altına sakladım. Kısa süre sonra içeriye alt rütbe bir hizmetçi geldi, Rosa...
"Bu yaptığın aptalliktan umarım bir ders almissindir seni ahmak!" diye bağırdı. Oda bana zorbalık yapan bir apdaldi. Karşındaki kişinin onu saygısızlık yüzünden idam edebileceğinin farkındaydı ama düke güveniyordu. Dük, benim şikayet ettiğim kişilere asla bir şey yapmazdı. Abartmami ve daha önemli işleri olduğunu söylerdi yada yüzüme bile bakmaz, cevap vermeye tenezzül dahi etmezdi.
Rosa, bunun gayet farkındaydı. Bana zorbalık yaparak bir nevi egosunu tatmin ediyor ve bundan psikopatca bir haz duyuyordu.
"Dük senin gibi bir sokak faresine ne kadar cömert davranıyor ama sen, sen ise aptal bir maymun gibi hala onun önemli işlerine engel oluyorsun."
Kendi kendine üzülerek vah vahlanmaya başladı. "Zavallı Dük, o asil ve güçlü adamın senin gibi bir çocuğa sahip olması ne büyük bir bahtsızlık..."
Gözlerini hafifçe kıstı, haz alarak gülümsemeye başladı. "Zavallı düşes, senin gibi bir yaratığı doğurduğu için kahrından ölmüş olmalı" deyip iğrenç bir kahkaha attı.
Bir anda ellerim titremeye başladı. Ariana normalde annesine fazla düşkün bir kız çocuğuydu. Küçük bir çocukken her gördüğü kadını annesi sanacak kadar isterdi annesinin olmasını ve hep bu konuda hassas olurdu.
Rosa, bunu bildiği için onun uzerine gitmeye çalışıyordu. Onu öldürmek istedim ama şuan tek yapmam gereken sindirmekti. Zamanla güç toplayacak ve onu idamdan bile daha beter bir şekilde öldürecektim. Ariana'ya yaptıkları onu öldürmem için yeterdi. Kadın haklarını savunuyorum, egoist ahlaksızlığın haklarını değil.
"Çık." dedim sessizce. Çünkü o kasar sinirlenmiştim ki sesim çıkmıyordu. Ne dediğimi duymadığı için bana "ne?" diye sordu. Tekrar ettim. Bir daha duymayınca "CIK!?" diye bağırdım.
Beni umursamayınca yatağımın yanındaki mumu üzerine fırlattım. Sonra tarağımı, sonra ise yastığımı. Deli gibi bağırıyordum çık diye, çünkü eğer o odadan çıkmasıdı ona saldirabilirdim. Ve belki de o anki sinirimle onu öldürebilirdim.
Bana tiksinerek baktıktan sonra odadan çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşesin İntikamı
General FictionBir romanda yeniden doğdunuz ama siz sonunda ölen kadın karaktersiniz, zalim ve iğrenç bir kişiliğiniz var. Peki ya her şey göründüğü gibi değilse? Bir kötü düşünün, aslında sadece bir masum. Bir iyi düşünün, aslında o bir suçlu... Her cümlesinde z...