Ankara'nın elit ve son derece modern olan bu köşkte toplanan kalabalığa bakınca dedemle gurur duydum. Ondan da böyle bir organizasyon beklenirdi zaten. Özellikle bizim şirket ile yatırım yapmak isteyenler, dedemle dostluğunu pekiştirmek isteyenler ve en önemlisi çocuklarını benimle arkadaş olsun diye can atanlar. Genel olarak Ankara'nın hatta Türkiye'nin her yerinde dedemin dostu olan herkes buradaydı.
Çünkü bu doğum günüm birçok yatırımcının buluştuğu güven, iş birliği ve açık bir sürü iş ortaklıkların ortaya çıktığı bir doğum günü organizasyonu olacaktı. Ve bu ortaklıklarını da gazeteciler sayesinde Türkiye'ye duyuracaklardı.
Organizasyonun giriş kapısında bekliyorduk. Sağ tarafımda duran Sevda'nın "Hazır mısın?" sorusuna başımı çevirdim. Heyecandan sadece kafa salladım. Bugün Saral Holding'in asıl sahibinin ve bu aile şirketini ilerde kimin yöneteceğini gösterecektik herkese.
Yaşım daha çok gençti olmasına rağmen herşeye hakimdim. Dedemle büyümem, dedemden aldığım her bilgiyi yutacak kadar kendime empoze etmem, her anlamda bana ekstra artı olmuştu. Bu yüzden bu yokuşlu yoldan pek korkmuyordum.
En önemlisi yanımda Murat diye bir figür vardı. Çok güveniyordum. Birde yakışıklı heybetli bedeniyle istediğim her yere istediği şekilde girip çıkabiliyordu. Bu kurtlar sofrasında güvenebileceğim nadir insanlardandı. Bu yüzden özellikle bu gece yanımdan ayrılsın istemiyordum
"Yusuf bey hoşgeldiniz!"
Valeye kafa selamı verip solumda Murat sağımda Sevda ile köşke girdik sonunda. Üniversiteden arkadaşlarımda gelmişti elbette. Sevda çoğuna haber vermişti. Onları çok sevdiğinden değil! Sadece kimlerle aynı üniversitede okuduklarını öğrensinler diye çağırmıştı. Gerçi çoğu köklü ailelerin çocuklarıydı. Çünkü okuduğum üniversite Ankara'nın en pahalı üniversitesiydi. Genelde sohbetlerimiz hep çıkar üzerineydi. O yüzden onları pek sevmez sohbet etmemeye çalışırdım.
Tam karşıma baktığımda Beyza'nın da burada olduğunu gördüm. Geçen sene yalnız bir anıma denk gelmişti. Burak'ı belki unuturum diye kısa bir flört denemem olmuştu ama yok. Sevdiğim adama ihanet ediyor hissine kapıldığım an ayrılmıştım.
O da bu sayede benim takıldığım mekanlara çabuk girebiliyordu. Biz ayrıldıktan sonra üniversitede bana en büyük rakip olan Ozan ile flörtleşmeye başlamıştı. Ve ne yazık ki pek kıymetli sevgili Ozan ve ailesinin diğer fertleri de buradaydı.
Ağız ucuyla "Murat ne diyorsun bu görüntüye?" diye mırıldandım. Ozan ile göz göze geldiğimde ise kindarca gülümsemek zorunda kaldım. Bana kur yapar gibi elindeki alkolsüz içeceği sırıtarak kaldırdı.
İçeceklerimiz ise tamamen alkolsüzdü. Sebebi muhafazakar bir dedem vardı. Acayip titiz davranırdı günahına sevabına. Sevda'nın konuşmasıyla başımı tekrar sağ tarafıma çevirdim. Sevda'da 170 boyunda çok güzle bir kız olmuştu.
"Ağzını yüzünü siktiğim" diye mırıldandı
"Kızım ne diyorsun yine be! Daha ne kadar söylemem lazım bu Ozan'la muhattap olma diye! Ayrıca küfür ağzına da yakışmıyor. Dikkat et"
Dudaklarını buruşturup göz devirdi. "Ne Ozan'ı ya. Şu Beyza'nın yakın arkadaşı bizim tarafa bakıyor ona diyorum"
"Kimmiş lan bu?" diye sorduğum vakit Murat kolumdan tuttuğu gibi sırıtarak dedemin yanına götürdü. Sevda ise hâlen küfür ede ede arkamızdan yürüyordu. Uzun kırmızı elbisesiyle enfes görünüyordu.
Dedem kendini bana dönderip "OOO, VELİAHTIM!! GELMİŞ. GEL OĞLUM MİSAFİRLERLE TANIŞTIRAYIM SENİ"
Dedem veliaht kelimesini inat olsun diye bağırınca bütün gözler beni buldu. Sırıtacaktım lakin halam karşıda bana kaş göz yapınca kendimi zorda olsa tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Cerita PendekAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel