Korkudan iki gün okula gitmemişti Atlas. Savaş'ın ne yapacağını kestiremiyordu. Güney ve Koray'ı da hastayım bahanesiyle geçiştiriyordu ama buna daha fazla devam etmeyecekti.Okula yürüyen adımları kararsız da olsa geri dönmek için geçti artık. Çoktan giriş kapısına ulaşmıştı. Havaya yeni doğan güneşle beraber sabah soğuğu hakimdi. Bu havayı seviyordu Atlas. En çok günün bu saatini seviyordu hatta. Kendisini yenilenmiş gibi hissediyordu.
Aklına getirmemeye çalışıyordu onu. Artık gerçekten vazgeçmişti. Onu sevdiği o kadar zamanı arkasında bırakmıştı. Hâlâ seviyordu evet. Hâlâ deliler gibi aşıktı ona. Onun için ölecek kadar aşıktı hâlâ. Ama onun için yaşamayacaktı artık. Onun için uyanmayacaktı. Onu düşünerek pişirmeyecekti keklerini. Onu düşünerek taramayacaktı saçlarını. Onu düşünerek dinlemeyecekti müziklerini.
Ona zarar veriyordu. Onu rahatsız ediyordu. İstemiyordu işte. Kendisine kolay geliyordu bu durum. İki beden aşıksa cinsiyetin önemi olmazdı. Uğur'u da zamanla ikna edebileceğini düşünmüştü ama yanılmıştı. Sadece kendisine daha çok acı verecek hatıralar bırakmıştı ardında.
Sanki onu düşündüğünü biliyor gibi karşısına çıkmıştı Uğur. Birkaç metre ötesinde durmuş doğrudan kendisine bakıyordu. Bir şeyler söyleyeceği belliydi. Sabırsız görünüyordu. Atlas anlamadı ama bunu. Çünkü onu gördüğü anda başını eğdi hemen. Bakmayacaktı ona. Görmeyecekti. Yoksa her şey çok daha zor olurdu kendisi için.
Başını kaldırmadan ona doğru ilerleyip yanından geçmek istedi. Kapının tam yanında duruyordu. Bileğine dolanan eller engel olmuştu kendisine ama.
Önce duygusunu yitirmiş gözleri bileğindeki ele kaydı. Ardından yavaşça kendisinden uzun çocuğu buldu. "Ne yapıyorsun Uğur?" dedi yorgunca.
Yorgunca konuşan çocukla içi sızlamıştı Uğur'un. Atlas hep gülümsemeliydi. Hep parlamalıydı mücevher gözleri. Renksiz yanakları hep al al olmalıydı. "Okul çıkışı konuşalım."
Kaşlarını çatmıştı Atlas. Ne konuşacaktı ki kendisiyle? Engel için mi sinirlenmişti onu konuşacaktı? Yine de mantıksızdı bu.
"Lütfen." demesiyle çattığı kaşları gevşedi. Şaşırmıştı. İlk kez Uğur'un sesini bu kadar yumuşak duyuyordu. Sanki.. Sanki şey gibiydi.. Heveslenmek istemiyordu ama sanki kırmaktan korkuyormuşçasına yumuşaktı tonu. "Tamam." dedi başını hafifçe sallayarak. Uzatmak istememişti.
Uğur'un gergin yüzü yumuşadığında çocuğun bileğini tutan elleri de gevşemişti. Atlas sonunda elini kendisine çekip onun parmaklarından kurtarmıştı bileğini. Yüzüne son bir bakış atıp okula girmişti ardından. Düşünecek çok şey vardı, ama düşünemeyecek kadar yorgundu.
"Koray. Lütfen." Kısık sesiyle bakarken bu kez çocuk önemsememişti arkadaşının duygu sömürsünü.
"Kanka anlat artık amk kaçtır saklıyorsunuz benden anlamıyorum sanıyorsunuz anlıyorum ama. Seni rahatsız eden bir şeyler var. Seninle ilgili olan her şey beni ilgilendirir kardeşiz biz oğlum ben bir şeyler yaşasam anlatmayacak mıyım?"
Savaş meselesi gündeme gelmişti kantinde oturan üç bedenin masasında. Güney'le Atlas'ın bakışmalarına dayanamayıp üstelemişti artık Koray. Oflamıştı Atlas sıkıntıyla. Haklıydı Koray. Bilmeye hakkı vardı. Saklamasının onunla bir alakası yoktu. Sadece yaşananları anlatmaya dayanamıyordu. Artık yüzleşmeliydi ama.
"Savaş'la eskiden sevgiliydik. Başlangıçta güzeldi her şey. Bana iyi davranıyordu değer veriyordu. Sonra değişmeye başladı. Zorlamaya başladı birçok konuda. Önce hayatımı kısıtlamaya başladı. Markete bile yalnız gitmeme karışıyordu. Sonra arkadaşlarıma karışmaya başladı. O zamanlar yeni tanışıyorduk ya seninle. Güney'le ortak eski arkadaşlarımızın çoğuyla bozdu aramı. Sonra giydiklerime karışmaya başladı. En son ben ilişkiyi bitirme noktasındaydım ama o benimle aynı düşünmüyordu. İleri taşımak istediğini söylemişti. Kabul etmedim tabiki. Bırakmak istediğimi söyledim ama bu onu çok öfkelendirmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviyor Sevmiyor -Gay
General FictionAtlas bir buçuk senedir platonik sevdiği homofobik Uğur'a mesaj atar. [ texting + düz yazı ]