Hayatımın başrolünde ben oynamasaydım belki de daha güzel bir kurgusu olabilirdi. Hayatımı ben olarak daha da zorlaştırdığımı hissediyorum son zamanlarda.
Durup dururken çoktan geri de kalmış irili ufaklı, manalı manasız olayları hatırlıyorum ve baştan yazıyorum olay örgüsünü kafamda. O an öyle demeseydim ne olurdu, kızların gözlerindeki umursamazlığı anladığım halde anlamamazlıktan gelmeseydim...
Dönüp dolaşıp bokumu didikliyorum aslında. Yeni doğacak günleri de yeni şeyler yaşatmadan eskiye sürüklüyorum. Eskiden yakın olduğumuz insanlara onlara ilk postayı ben koymamışım gibi onların da nihayet beni unutmuş olmalarına üzülüyor ve kinleniyorum. Hayatımı instagramdaki hikayelerle kıyaslıyor ve kendimi küçük hissediyorum. Bu kısır döngü hiç bitmiyor, hep benimle.
Anlık gelen bir merakla eski okul arkadaşlarınızı sosyal mecralardan stalklayıp kendinizi daha ayrı yerlere koyar ve onlara üstten bakarsınız ya işte bu noktada baktığım yerden yere çakıldım son zamanlarda. Çünkü değirmen gerçekten taşıma suyuyla dönmenin son evrelerinde. Hayatım avuçlarımın içine düştü düşecek ve ben ona nasıl sahip çıkmam gerektiğini hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimce Çelişkiler
Non-FictionVaroluşsal sancılı karalamalar, okuyucusu benim aslında; kendimle sohbetlerim