9.Bölüm: Önceki Hayat: Kaçış

10 2 0
                                    


Aptalca o sözleri fısıldamasından itibaren bir ay geçti.

"..."

Başını eğerek bu beyaz odaya baktı.

"..."

Sonra yavaşça başını kaldırıp yine beyaz o tavana.

Kaşları seğirdi ve seğirdi sonra ağır küfür etme isteğini güçlükle bastırdı.

"Aç ağzını bakayım"

Önünde de bir kadın bakıcı elinde bir kaşık çorbayla ona uzanıyor.

"..."

"Ben deli değilim"

Bakıcı "..."

"Sadece sizler gerçeği göremeyecek kadar körsünüz! Ben delirmedim!"

"Bu kaşığı yiyenler deli değildir, hıhım!" Kadın işbirliğiyle bir çocuğu kandırır gibi sırıtıp kaşığı 'uçak geliyooor' diyerek ağzına tıktı.

"..."

Sonunda ardını dönerek uzandı ve "A*ına koduğumun hayatı..." diyerek gözlerini kapattı.

Bakıcı "..."

Gerçekten bu hasta denildiği kadar eksantrikti!

Kadın bir süre baktıktan sonra iç çekerek başını salladı ve ona 'şefkatli' bakışlarla, bir çocuğu ikna edercesine başında durdu.

***

Bundan sonrası zaten bildiği şeydi. Başarıyla o yerden kaçmayı başardığı sırada önünde birden tır belirdi.

"..."

Dahası şoför koltuğundaki adamla uzun süreli bakışmalar yaşıyor gibiydi. Tırcıya başını salladı ve şoför refleksen ona selam verek başını salladı... sonra öldü.

"..."

***

Aynı zamanda bir başka yerde.

Terk edilmiş, çöplerin toplandığı kuru topraklar, etrafa sinen ekşi çöp kokusu, havada uçuşan sinekler ve ağır koku...

Burası toplu mezar.

Gömülmeye gerek bile duymayanların sık uğrak noktası. Kemik parcaları toprağa batmış ya da bir köşelere savrulmuştur. Ara ara taze cesetler dolar buraya. Leşçillerin evidir. Kuzgunlar uğursuzca çığlık atarken, ölmek uzere buraya terk edilenleri yemek için beklerler. O umutsuzluk ve güçsüzlük içinde insan hareket edemezken sadece biraz sonra onu yiyecek hayvanlarla bakışadurur.

Çürük et kokusu, böcek ve kurtçuklar.. ölümden bir başka hayat besleniyor.

İşte o garip anda bir şeyler hareketlendi huzursuzca. Bir parça et bile kalmamış saf ve pürüzsüz kemik kımıldadı. İlk başta bir illüzyon gibiydi ama sonradan mıknatısa tepki veren metal parçası gibi titreşti.

Yavaş ama sürekli bir biçimde.

Toprağı yarip geçen bir filizi andırıyordu.

Hiçliğin Hükümdarlığı: Sıfırın TanımsızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin