Taehyung karanlıkta bile kolaylıkla seçebildiği tanıdık suratla bir anlığına duraksamıştı. "Jeongguk geldi."
"Çok ilginç. Ee?"
Taehyung gözlerini kıstı. "Jimin,"
"Hm?"
"Yanında bir kız var."
Jimin bir saniyeliğine falan sessiz kaldı. "Ney?"
Taehyung gözlerini mümkünmüş gibi daha da kısarak Jeongguk ve arabadan indiğinde kolunu omzuna attığı kızı daha net görmeye çalışıyordu. "Bir kızla gelmiş."
Jimin iç çekti. "Düzeltiyorum, sevgilisini eve atmış." Taehyung'un gözleri büyüdü aniden, telefonu kulağından çekip bağırarak konuştu. "Ne diyorsun salak? Ne alakası var!"
Neden bu kadar gerildiğini o da bilmezken, Jimin'in "sakin ol amına koyayım, ne oluyor ya, alt tarafı şaka yaptık, mal mal konuşma" sözleriyle ne zaman tekrar kulağına yerleştirdiğini bilmediği telefona karşı derin bir nefes verdi. "Eve atmamıştır ya."
"Bu niye seni bu kadar korkuttu? Kıskandın mı mal?"
Taehyung dışarısı boş kalınca oflayarak evin içindeki turuna geri dönmüştü. "Ne kıskanması ya, merak ettim sadece."
Jimin'in oldukça gürültülü iç çekme sesi telefonda son ses yankılanınca yeniden konuştu Taehyung: "Ben seni yarın ararım, hadi siktir git ödevini bitir." Jimin güldü. "Aşıksın biliyorum." Birkaç ufak tefek atışmadan sonra telefon kapanınca Taehyung da koltuğa uzanıp düşünmeye başladı.
Bu akşam biraz fazla düşünecekti.
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
"Evet." Genç kız kafasını sallayarak eve göz gezdirirken konuştu. Yaklaşık on dakikadır aynı şeyi yapıyordu. "Ee?" Diye sordu Jeongguk.
"Evet. Bok gibi dekore etmişsin. Şimdi niye iç mimarlık okuyanın ben olduğum belli oluyor." Jeongguk göz devirdi. "Mal."
Heeseul gri renkli tekli koltuklardan birine oturdu. "Hadi bir kahve yap da içelim, böyle mi misafir ağırlıyorsun?" Jeongguk eline aldığı yastığı fırlatacakken, kız eliyle durdurdu. "Şikayetçi olacağım."
"Sen bir daha bu evin kapısından içeri girebiliyor musun bak bakalım." Dedikten sonra oflaya puflaya mutfağa yöneldi Jeongguk. Heeseul da arkasından sesini taklit etmekle yetindi.
Birkaç dakika sonra eli boş bir şekilde mutfaktan çıktı. "Nescafe kalmamış." Heeseul ağzı bir karış açık şekilde koltukta doğruldu. "NE?"
"Saat sekizde nescafe içmek zorunda mısın cidden?" Heeseul bayılır gibi koltuğa uzandı. "Soruyor musun bunu? Komşun falan yok mu oğlum senin?" Jeongguk ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol lütfen, susacaksan şimdi gidip alıyorum." Salondan çıkarken kız arkasından çabuk ol! diye bağırıyordu.
Jeongguk kendi kendine mırıldanarak kapıyı açtı, Taehyung'a gidecekti.
Ama gitmesine pek de gerek yok gibiydi çünkü kapıyı açtığında Taehyung tam da karşısında, tek elini havada yumruk yapmış şekilde bekliyordu.
"Taehyung?"
"Jeongguk?"
Jeongguk şaşkın, Taehyung ise utançtan kısılmış gözlerle kalakalmıştı. "Neden geldin?"
Neden gelmişti? Mesela neden hâlâ elini indirmemişti ya da neden hareket etmiyordu?
"Nereye?"
"Taehyung, iyi misin?" Jeongguk kafasını yana eğmiş, Taehyung'un ruhen orada olup olmadığını kontrol etmeye çalışıyordu sanki.
"İyiy-"
"Kiminle konuşuyorsun?" Heeseul kapıya gelip Jeongguk'un yanında durduğunda, Taehyung sonunda elini indirmişti. Bir kıza, bir de tam karşısındaki oğlana baktı. "Ben yarın gelirim. Gideyim en iyisi, iyi akşamlar!" Tam arkasını dönecekken Jeongguk seslendi. "Önemli bir şey mi olmuştu?" Taehyung kafasını salladı. "Hayır. Hayır, olmadı."
Heeseul da bir süre Taehyung'a baktıktan sonra Jeongguk'a döndü. "Kahve almayacak mıydın?" Jeongguk, önemli bir şeyi hatırlamış gibi yanıtladı onu. "Ah! Evet. Taehyung, sende nescafe varsa alabilir miyim?"
Taehyung, normalde asla yapmayacağı bir şey olmasına rağmen karşısındaki kişilerle zar zor iletişim kuruyor, tip tip bakıyordu. "Hm, evet." Jeongguk gülümsedi. "Sağ ol, Heeseul bu akşam misafirim de." Taehyung dudaklarını birbirine bastırıp kafasını eğdi.
Genç kız elini uzattı Taehyung'a. "Biz tanışmadık sanırım. Heeseul ben, Jeongguk'un kuzeniyim." Taehyung da elini uzatacakken aniden duraksadı. "Neyisin?"
"Kuzeni?" Taehyung birkaç saniye gözlerini kırpıştırdı, "Hadi canım!"
Jeongguk ve Heeseul tam olarak ne demeye çalıştığını anlamamışlardı. "Ne oldu ki?" Taehyung gülümsedi, hatta güldü, sesli. "Ay nescafe olmaz mı? Tabii gelin buyrun hepsini alın!" Gülüyordu. Neden kafayı sıyırmış gibi davrandığını o da bilmiyordu.
Jeongguk garipsese de karşısındaki oğlanın gülerek konuşmasına karşın o da gülümsüyordu şimdi. "Teşekkürler."