Bahçede kahvelerimizi içerken, Sevda bana üniversitedeki dedikodulardan bahsediyordu. Ben ise arada kafamı onu dinliyormuşum gibi sallıyordum. Çünkü aklım az önceki görüntüdeydi. Onun yanına gitmemek için zor tutuyordum kendimi. Sırf onu öptüm diye bana cezaymış gibi tam iki yıl boyunca ortadan kaybolmuştu. Hemde tek bir iz bile göstermeden.Sevda koluma dokunarak "Kanka sen beni dinlemiyor musun?" dediğinde başımı silkeyerek kendime geldim.
"Efendim?"
"Al işte! Biliyordum beni dinlemediğini"
"Yok lan dinliyordum manyak"
"Ne dedim peki en son? Haydi söyle bakalım"
"Iı şey, şey diyordun...Imm" bir dakika kadar yalandan kıvranarak dudak büktüm. "Dinleyemedim. Kusura bakma"
"Neyin var? niye birden daldın. Abim seni kıracak birşey mi söyledi? İçerideykende yüzün bembeyaz olmuştu!"
"Hayır hayır! Abinlik bir durum değil. Yani elbette abin de var. Sonuçta iki yıl aradan sonra ilk kez görüyorum"
"Kanka merak etme sen ya! O hala seni kardeşi gibi görüyor. Eminim en yakın zamanda tekrar barışacaksınız" diye konuşunca var olan gramlık moralim iyice bozuldu. Çünkü Sevda Burak'ı hala abim olarak gördüğünü düşünüyordu. Eğer öğrenirse benimle arkadaşlığını devam ettirir miydi? İnanın hiç bilmiyorum.
Birbirine bastırdığım dudaklarımla Konuşmadan başımı salladım. Derken dakikalar sonra merakıma yenik düşerek dudaklarımı araladım. "Burak abinin sevgilisi var mı?"
Umarım yok derdi. Evet diye cevaplarsa ona bir daha yaklaşmayacaktım. Hatta iş dışında hiç muhattap olmamayı diliyordum. Gururumu o kadar da ayaklar altına alamazdım, sonuçta bende koskoca Saral holdingin veliahtıydım.
Sevda'nın dudakları seğirip yana doğru gerildi ve duymasından korktuğum cevabı verdi bana. Başını hafiften sallayarak "Evet var!" diye fısıldayınca sertçe yutkundum.
Ardından masada duran telefonundan Instagram uygulamasına girdi ve Burak'ın sevgilisiyle yan yana olan fotoğrafını bana gosterince nefesim daralır gibi oldu. Ben elimi yakama götürüp kendime gelirken Sevda'da kızın ne kadar güzel olduğundan bahsedip duruyordu. Kullandığı her kelime bıçak gibi sırtıma batıyordu adeta.
Benden de onay alır gibi sürekli 'Değil mi' deyip duruyordu. Sinirden ellerim ayaklarım birbirine dolanmaya başlamıştı. Dudaklarım da titreyince Sevda'ya çaktırmadan alt dudağımı dişlerim arasına alıp kıstırdım. Başımı arka tarafa, pencereye kaldırdığımda öylece bize bakan Burak efendiyi gördüm. Kafasını dik bir şekilde kaldırmış bitişik kaşlarıyla gözlerini kısmıştı. Hayal kırıklığıyla başımı önüme çevirip yalandan saate baktım.
"Sevda saat epey geç oldu! Babaannem erken gelmemi söylemişti. Gitmem gerek. Görüşürüz" deidm ve bir solukta ayağa kalktım. İstemeye istemeye başımı hafiften kaldırıp tekrar Burak'a baktığımda afallayarak bakıyordu bu sefer.
Tekrardan Sevda'nın yüzüne bakarak birşeyler geveledim ve çok geçmeden arkamı döndüm. Kapıya doğru yürüyüp dirket arabama atladım. Son kez başımı Sevda'ya çevirdiğimde ne olduğunu anlayamadan bana bakıyordu. Burak'ı ise aşağı inmiş kardeşinin yanına giderken gördüm. Kendimi daha fazla küçük düşürmeden arabayı şahin tepeye sürdüm. Murat beni aradığında telefonu kapat tuşuna basıp telefonu uçak moduna alıp koltuğa fırlattım.
Yaklaşık bir saat sonra şahin tepeye ulaşmıştım. Sürekli arabada bulundurduğum rakıyı çıkardım. Ankara'yı seyre dalmak için bulduğum ilk banka oturup içmeye başladım. Dudaklarım hâlâ tir tirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Cerita PendekAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel