"Durumu şimdilik stabil. Sabaha kadar durumunu korursa normal odaya alacağız." Derin bir nefes vermişti doktorun söyledikleriyle. Hastaneye geleli saatler oluyordu. Bu ara boğazına da baktırıp sıcak bir şeyler içmişti arkadaşlarının zoruyla.Savaş için endişeleniyor değildi. Eğer ona bir şey olursa Uğur hapse girerdi. Bunu kaldıramazdı. Şimdilik emniyete almışlardı onu. Savaş'ın durumunu öğrendiğine göre onun yanına gidebilirdi artık.
"Ben Uğur'un yanına gidiyorum. Siz dönüp uyuyun biraz." demişti saatlerdir onunla bekleyen ikiliye.
"Saçmalama kanka seni nasıl bırakalım bu halde."
"Koray doğru söylüyor Atlas. Hem haline bak Savaş'tan perişansın. Biraz dinlen öyle geçersin bu halde kimseye yararın dokunmaz." Güney'in sakince söylediklerine olumsuzca başını sallamıştı Atlas.
"Olmaz. Onun iyi olduğunu görmeden nefes alamam Güney. Lütfen. Israr etmeyin." Çok yorgundu. Yorgunluktan bayılabilirdi. Ama onu görmesi gerekiyordu. Anca o zaman nefes alabilirdi.
"Biz de geliyoruz o zaman. Hadi." diyerek önden yürümüştü Güney. Atlas burukça gülümseyerek takip etmişti onu. Koray ve Güney olmasa ne yapardı?
Çok da uzun olmayan araba yolculuğu karakolun önünde durduklarında sona ermişti. Atlas hızlıca kendini dışarı atıp karakola doğru koşmuştu. İçeri girdiğinde nereye gideceğini bilememişti ki yanına yaklaşan polisi görmüştü.
"Yardımcı olabilir miyim?"
"Benim sev-" öksürdü söyleyeceği şeyi fark edip. "Ar-Arkadaşım burada. Onu görmem lazım." hızlıca konuştuğu sırada Koray ve Güney de gelmişti yanına.
"İsim alabilir miyim?"
"Uğur Doğan." Başını sallayarak önündeki ekrana gömülen kadın "Onu nezarete almışlar. Anca sabah görebilirsiniz." demişti. Atlas başını sallamıştı olumsuzca.
"Hayır. Lütfen. Bir dakika verin en azından." diyerek yalvardığında düz ifadesini bozmamıştı kadın. "Üzgünüm. Benim yapabileceğim bir şey yok."
"Sabah olacak neredeyse zaten oturalım kardeşim hadi gel." diyerek omzundan sarılmıştı Koray. Atlas güçsüzce kendisini ona yaslayarak destek almıştı. Koltuklara geçtiklerinde başını Koray'ın omzuna yaslayarak gözlerini kapattı. Uyuyamazdı. Gözünü her kapatışında Uğur'un o hali geliyordu önüne. En azından dinlenebilmeyi umdu.
Sessiz geçen saatlerin ardından konuştukları kadının kendilerine doğru geldiklerini gören Atlas uyuklayan arkadaşlarını uyandırmadan ayağa fırlamıştı. "Görebilir miyim artık?" dediğinde kadın gülümsemişti.
"Hastaneden aradılar. Savaş Demirkan'ı normal odaya almışlar. Uğur Doğan'ı gözaltında tutmamıza gerek kalmadı. Şimdilik gidebilir." Polisin söyledikleriyle heyecanla uyuyan arkadaşlarına seslenmişti Atlas.
Güney uyanıp gözlerini açtığında gülümseyen çocuğu görünce sonunda iyi bir şeyler olduğunu anlamıştı. "Uğur'u çıkartıyorlar. Gidelim hadi." Koray da uyanıp bu kargaşanın ne olduğunu anlamaya çalışmıştı bir süre.
Atlas onları beklemeden yürüyen polisin peşine takılmıştı. Birkaç koridordan geçip yürüdükten sonra köşeyi dönünce durmuştu polis. Atlas tam neden durduklarını soracakken ileriden kendilerine doğru gelen adamla duraksamıştı. Polis kadın omzuna dokunarak yanından ayrıldığında bakışları odağını bozmamıştı.
Buğulanmış yeşilleri birkaç metre ötesindeki siyahlarla buluşunca ne yapacağını bilememişti. İçinden koşup boynuna atlamak geçiyordu ama bunu yapsa ne tepki verirdi? Kafası allak bullaktı. Uğur'un en son kendisinden uzak durmasını söylediği zamandan sonra şu anki davranışları çok zıttı. Anlayamıyordu onu. O yüzden durdu yerinde. Onun gelmesini bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviyor Sevmiyor -Gay
Художественная прозаAtlas bir buçuk senedir platonik sevdiği homofobik Uğur'a mesaj atar. [ texting + düz yazı ]