Kafamı hızla sesin geldiği yöne doğru çevirdiğim sırada kalbim üzerine doğru gelen kan dalgası ile savaşmaya çalışırcasına büyük bir hızla atmaya başlamıştı. Biraz ilerimizde bulunan ağaçların arasında görüş açıma giren vücudundaki tüylerin renginden çalılıkların arasına yığılan garip canlının türünden olduğunu düşündüğüm yaratık elleri ve ayakları üzerinde üzerimize doğru hızla ilerliyordu. Açık kahve tüylerle kaplı olan vücudunun etrafına kafasından vücuduna doğru düşen siyah, kalınlığı halatı andıran saçları ağır durmasına rağmen koşarken arkasından havalanıyordu. Gözlerim korkuyla kocaman açıldı ve o anda bir anlığına her şey donmuş gibi hissettim. Şokun etkisiyle öylece üzerimize geren yaratığa bakıp kaldığım sırada birisi kolumdan çekerek beni çekiştirdiğinde kendime gelip muhafızlarla birlikte sağımızda bulunan çalılıklara doğru koşmaya başladım. Çalılık çok büyük olmasa da arkasına geçtiğimizde bizi kamufile edebilecek bir durumdaydı. Uzun süredir doğru dürüst koşmadığımdan dolayı aşırı yavaş koşuyordum. Bu yüzden bir noktadan sonra turuncu saçlı muhafız kolumdan beni çekiştirerek daha hızlı gitmeye zorlamak zorunda kalmıştı. Çalılığın arasına dalarak arkasına geçersek çok ses çıkartacağımızdan dolayı çalılığın yanından dolaşarak kendimizi arkasına attık. Arkasına geçtiğimiz anda kendimi çimlerin üzerine bıraktım ve nefes alışverişimi düzene sokmaya çalıştım. Diğer muhafızlar da çalılığın arkasından görünmemek adına yanıma çökmüşlerdi. Koyu tenli olan muhafız işaret parmaklarını dudaklarına götürerek sessiz olmamızı işaret edip kafasını çalılığın yan tarafından görünmemeye dikkat ederek çıkarttı. Onun boyu diğer dört muhafıza kıyasla daha uzun olduğu için onların aksine çimlerin üzerinde neredeyse sürünüyormuşçasına yere eğilmek zorunda kalıyordu. Yaratığın çimlerin üzerinde koşarken çıkarttığı ses giderek daha da netleşiyordu. Sesler bize yaklaştıkça göğsümde hissettiğim baskı daha katlanılmaz bir hale geliyordu. Gerginlikle gözlerimi sanki o zaman gerçeklikten uzaklaşıp bu andan kurtulabilecekmişim gibi gözlerimi sıkıca kapattım. Sesler tam arkamızdan geldiği sırada istemsiz bir şekilde nefesimi tuttum. Kalbim içerisinde olduğu savaşı kaybetmek üzereymişçesine tüm gücüyle atmaya devam ediyordu. Seslerin giderek uzaklaştığının farkına vardığımda gözlerimi açarak ciğerlerime tekrardan temiz hava dalgasının dolmasına izin verdim. Muhafızların da benimle aynı durumda olup olmadıklarına bakmak için kafamı çevirdim. Biraz önce çalılıktan kafasını çıkartan muhafız hala daha orada durmaya devam ediyordu. Eli ile yanına gitmemizi işaret ettiğinde ellerimi çimlerin üzerine koyup destek alarak kalkmaya hazırlandığım sırada yanımda duran turuncu saçlı muhafız kalkmaya hazırlandığımı fark edip beni durdurmak adına elini bileğimin üzerine koyup olumsuz anlamda kafasını salladı. Ardından elini bileğimden çekip beklememi işaret etti. Olumlu anlamda kafamı salladım ve onların diğer muhafızın yanından yaratığı izlemeye çalışışını seyrettim. En sonunda dayanamayarak çimlerin üzerinde emekleyerek yanlarına doğru ilerledim. Yanlarına vardığımda biraz önce bana beklememi işaret eden muhafız beni fark edip 'Cidden mi?' dercesine bir bakış attı. Omuz silkip gülümsedim. O da gülümsemeyle karşılık verdikten sonra parmağını dudaklarına götürerek tedbir amaçlı tekrardan sessiz olmam gerektiğin işaret edip önüne döndü. Onlara daha fazla yaklaşarak aralarından yaratığı görmeye çalıştım. Dışarıdan çok komik göründüğümüze adım kadar emindim. Sonuçta hepimiz yere eğilmiş çalılığın kenarından bir şeye bakmaya çalışıyorduk.Yaratık, koluna hançer saplanıp yere düşen diğer yaratığın yanına eğilmiş tuhaf ne olduğunu anlamlandıramadığım sesler çıkartıyordu. Hırıltıya benzeyen ses giderek daha da tiz bir hale geliyordu. Tüylerle kaplı olan elini kaldırdı ve yerde yatan yaratığın suratına doğru götürdü. Yaratığın çıkarttığı ses tizleşmeye devam ediyordu ve yavaş yavaş kulak tırmalayan bir hal almaya başlamıştı. Onlara baktığımda bir anda bir aydınlanma yaşadım. Biz biraz önce bir annenin çocuğuna zarar vermiştik ve anne çocuğunun bedeninin yanında durmuş yardım çığlıkları atıyordu. Düşünceler zihnimin içerisine doluşmaya başladığı sırada aklıma gördüğüm rüyadaki annenin yardım çığlıkları geldi ve tüylerim diken diken oldu. Beynim sanki bir anlığına çalışmayı bırakmıştı ve göğsümde hissettiğim baskı daha çok canımı yakmaya başlamıştı. Doğa hakkında çok fazla bilgiye sahip olan muhafız önderleri olduğunu düşündüğüm, yaratığa hançeri saplayan muhafıza bir şeyler söylemişti ama o anda bunu algılayamamıştım. Sarışın muhafız elini beline götürüp belinden çıkarttığı kendi hançerini muhafızın söylediği şeye olumlu anlamda kafasını sallayarak cevap veren muhafıza doğru uzattığında planladıkları şeyin farkına vardım. Biraz önce çocuğuna zarar verdikleri yetmezmiş gibi annesine de zarar vermeyi planlıyorlardı. Muhafız elin ona uzatılan hançere uzattığı sırada hızla hançeri elime aldım ve biraz ilerimize, çimlerin üzerine fırlattım. Hepsi birden bana anlamayarak bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİK KALP
FantasíaDoğanın koruyucusu baş per Iris bir gün gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Hayatını kalelerinin içerisinde hiçbir şeyden haberdar olmadan geçiren Iris'in kızı Aurora annesini bulup halkını korumak zorundadır.