Soğuk bir kış gecesiydi. Bir grup lise arkadaşı Noel'i kutlamak için Choi malikanesinde toplanmışlardı. Dışarıda şiddetli bir kar fırtınası vardı, evin önü şimdiden 1 metre karla kaplıydı. Bu nedenle misafirler fırtına dinene kadar Choi malikanesinde mahsur kalmıştı, bu havada herhangi birinin eve dönmesi olanaksızdı. Neyse ki kimse bunu umursamıyordu. Yeonjun, Soobin ve Beomgyu zengin bir aileden geliyordu. Choi kardeşlerin malikanesi oldukça lüks ve tüm misafirlerin kalmasına yetecek kadar genişti. Bu ufak gruptaki herkes zengin ailelerin çocuklarıydı. Hepsinin ortak noktası zeki ve doğuştan şanslı olmalarıydı. Bu arkadaş grubu Kore'nin en nitelikli özel okulu olan Seoul Akademisi'nden mezundu.
Hepsi birlikte sıcak şöminenin yanındaki büyükçe bir masada neşeyle Noel yemeklerini yiyorlardı. İlerleyen saatlerde hepsi tıka basa yemiş, şömineden gelen sıcaklıkla mayışmış bir şekilde masada gülüşerek sohbet ediyorlardı. Derken masadan sıkıntılı bir iç çekme sesi duyuldu.
"Ben çok sıkıldım, madem bu gece burada mahsur kaldık bari tembel tembel oturmak yerine bir şeyler yapalım. Benim uykum geldi." dedi Yuna.Masadakilerin onaylayan mırıltıları arasında bir ses yükseldi.
"Kutu oyunu oynayamayacak kadar kalabalığız. Film izlesek?"
Evin en büyük kardeşi Yeonjun cevapladı Taehyun'u sıkıntıyla.
"Fırtına yüzünden şebekeler zarar görmüş. Antenlerin çektiğini sanmıyorum, ayrıca internet de oldukça yavaşlamış. Başka fikri olan var mı?"
Herkes bir süre sessizliğe gömülmüştü. "Saklambaç oynayalım? Ev fazlasıyla büyük, rahatça oynayabiliriz." diyerek ortaya bir fikir attı Minjeong.
"Kesinlikle olmaz." Jay'in sert sesiyle Minjeong'un fikrine karşı çıkmasıyla gözler ona dönmüştü.
"Bakmayın bana öyle." dedi Jay. "2 sene önce cadılar bayramı için Hwang'ların evine gittiğimizde neler olduğunu unuttunuz mu siz? Heeseung siz oradaydınız, Tanrı aşkına bana öyle bakmayı kes."
Heeseung ürperdi. "Ben hala o gece kafanın iyi olduğunu düşünüyorum. Jay yapma, bu gerçek olamayacak kadar saçma ve korkunç." İkilinin arasında geçen konuşmayı merakla ve anlamadan dinliyordu masadakiler. Olayı bilen Jake, Sunghoon, Sunoo ve Riki ise gergince ikiliyi izliyordu. Sabırsızca lafa atladı Sunoo.
"Heeseung hyung inkar etmenin bir manası yok, o gece orada 1 kişi fazlaydık. Yunjin noona da onlarla birlikte odadaydı."
Sunoo'ya teşekkür edercesine baktı Jay, sonra Heeseung'a döndü. "O gece içmemiştim, bunu sen de gayet iyi biliyorsun hyung. Ki içsem bile alkol toleransım yüksek fazlasıyla. Ayrıca onu tanımıyordum bile. Sence onun ismini uydurabilmem mümkün mü?"
Omuz silkti Heeseung. "Sadece inanmak istemiyorum, bilmiyorum Jay..."
"Neler olduğunu bize anlatacak mısınız artık beyler?" diye çıkıştı Karina. Jay elini ensesine atıp iç çekti. "Pekala... Ama anlatsam da inanacağınızı sanmıyorum."
"Sen önce şu olayı bir anlat, gerisine sonra bakarız." dedi Kai. Abisine hak verircesine lafa atladı Bahiyyih "Cidden, anlat hadi Jay. Meraktan çatlamama az kaldı resmen."
Yarım ağız sırıttı Jay gergince. "Eh, siz ısrar ettiniz. Benim bir suçum yok. Dediğim gibi 2 yıl önce cadılar bayramını kutlamak için Hwang'ların malikanesine gitmiştik..."
Flashback (Jay's P.o.v.)
"Kesinlikle katılıyorum. Ekonomi bu günlerde kötüye gidiyor, Amerika bu konuda önlemler almalı." Yanımda oturan Yunjin ile koyu bir sohbete dalmıştık. Kendisiyle yeni tanışmıştım, benim gibi Koreli-Amerikan'dı ve kültürlü birine benziyordu. Benden 1 yaş büyük olmasına karşın ikimiz de Amerikan olduğumuz için ona noona demememi rica etmişti.
Yunjin ile konuşmaya devam ederken masanın bana uzak olan köşesindeki bir çocuğa gözlerim takıldı. Biraz kısa boylu, siyah saçlı, kedi gözlü bir çocuktu bu. Oldukça sevimli görünmesine rağmen hüzünlü ve soğuk bir havası vardı. Masadaki herkesi tanıyordum ama onu ilk kez görmüştüm. Merakla Yunjin'e döndüm.