🎶Heartburn, Wafia. 🎶
Her şeyini bırakıp gitmek istediği diyar, ev olur muydu insana?
Gerçekle hayali karıştırıyordum ama kalbim bana her defasında hatırlatıyordu kaosun içerisinde bulduğum bu huzuru. Huzur Dünya mıydı yoksa bu ev miydi? Karıştırır hale gelmiştim.
Sarılmak, sevmek, koklamak; aynı zamanda da kaçmak, uzaklaşmak, yok olmak istiyordum. Hepsi olamazken hiç mümkün müydü?
"Kalbinin sesine kulak ver," dedi içimden bir ses. "O sana doğru yolu gösterecek."
Kapının çalışıyla uyandım, gece yatağa nasıl geldim bilmiyordum; en son hatırladığım Ilgaz'la yıldızların altında sohbet ediyorduk. Ilgaz içeri geldiğinde yüzünde küçük bir gülümseme vardı. Buraya geleli daha 24 saat olmamıştı, dünyaya geleli daha bir hafta olmamıştı, her şey yeniydi ama ben sanki bir asırdır bu eve aittim.
"Günaydın uykucu," dedi, elinde tahta kaşık vardı ve bana yöneltmişti. "Bir ay daha uyur musun yoksa benimle kahvaltıya iner misin?"
"Rüyalarla gelmişim, ha az ha çok uyumuşum," dedim ben de gülerek, yorganı bacaklarımdan dışarıya doğru atarak yatakta doğruldum.
"İyi, iyi, süper." Ilgaz bana göz kırptı. "Seni part-time uzaylılar kadrosuna sokalım, hemen alışırsın zorlanmazsın da."
"O takımın liderliğini yürütürüm ben!" dedim hafifçe kahkaha atarak, Ilgaz'ın gözleri de benim üzerimdeydi. İkimiz de bir süre birbirimize güldükten sonra Ilgaz kaşığı gelmemi belirtecek şekilde yeniden salladı ve odadan çıkarak merdivenlerden aşağı doğru yöneldi, ben de aynada üzerimi kontrol ettikten sonra onu ardından takip ettim.
Mutfaktan girer girmez gözüme masanın üzerinde duran bir sürü çeşit yiyecek karşıladı. Ilgaz ağzı açık kalan bana bakarak güzel bir gülümseme gönderdi ve dalga geçercesine elini bir masaya bir de bana uzatarak konuştu, "Yok mu sizin diyarda Türk kahvaltısı?"
Dudaklarımı aşağı doğru büktüm, "Yok." Sevimli bir ses tonuyla söylemeye özen göstermiştim.
Ilgaz'ın gözleri kısıldı, yüzümü daha detayı inceledi, eğleniyor gibiydi. "Bak bundan eksik kalmışsınız işte."
"Bunca zaman Türk kahvaltısız nasıl yaşamışım, inan aklım almıyor."
"Hemen bir şube açalım," Ilgaz eline bir peçete aldı ve elini kalem tutar gibi büktü, "Sen yeter ki üzülme. Adres alayım, neydi..." Bir kaşını kaldırarak bana baktı, rol yapıyordu, hem de çok güzel yapıyordu.
Kahkaha atarak ona doğru uzandım ve elinden peçeteyi aldım. "Hiç komik değildi."
"Evet," dedi. "Belli oluyor." Gözleri gülümsememde uzun bir süre takılı kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ TOZU
FantasíaHer uykunuz sevdiğiniz kişiye söylediğiniz bir elveda olsaydı son gününüzü nasıl geçirirdiniz? Safir Soykan, gözlerini açtığında bilmediği bir evrende buldu kendini. Kendine temiz bir sayfa açabileceğini düşünürken, rüyalarıyla geldiği bu evrene bi...