2 Hafta Sonra
Moire McNeil adasına ayak bastığında şu dakika ona rahatsızlık veren herşeyden kurtulmuş olmanın verdiği rahatlama ile doluydu. Stone ve Balfordun cenaze törenleri için temsilen buradaydılar. Elim bir gemi kazasında dört büyük önemli adamın kaybı hem ingilterede hem de İskoçyada bol miktarda konuşulmaktaydı. Ölümleri kendi ellerindendi lakin bunu bilenin olduğunu sanmıyordu. Suçu gölgenin üzerine yıkarak işe koyulmuşlardı elbet. Moire suçluluk duygusu ile önünü gözleyen Laiaya bir müddet baktı. Durmamış peşlerinden gelmişti. Aloin Sheila annesi dayısı Fiona teyzeleri Aodh da onlarlaydı. Ena yürümekte güçlük çektiğinden taziyelerini iletmişti Louis ise kısa bir müddet bulunmak adına buradaydı. Ardından dönecekti İngiltereye. Muhtemelen Antony Markle adına da bir cenaze töreni yapılacaktı ve buradan sonra onlar da İrlanda Dubline geçeceklerdi. Ian Sinclair çoktan adamların gölgenin hazinesinin peşinde olduklarını ve buldukları anda da yine onun tarafından hiç edildiklerini fısıldamaya başlamıştı. Pekala bir hazinenin varlığı dikkatleri adamların ölümünden çok daha fazla çekecek duyan derhal suya düşecekti. Moire açıkçası olan biteni umursamıyordu. Burada yıllar evvel James McNeil, Lord Stone ve Lord Balfordun yaptığı gibi soğuk kanlılıkla dikilirken kocasının ailelere güvence vermesini dinlemekteydi. Caelan çok daha insaflı olarak varlıklarına ve konumlarına zarar gelmeyeceğini dile getirmişti. Ortalık yatışıncaya dek babası Rory Sİlas Skye ve Pennyi yanlarında birkaç asker ile meşhur adaya salıvermişlerdi. Çıktıkları vakitte adaya girmek çok da zor değildi.
"İçim daraldı..." Aodh yanan tabutlara bakmayı sürdürürken dudaklarını sıktı. O gemide az kalsın Aodhda ölecekti. Savaşçıları çok tecrübeli kılıçları keskindi. Çetin bir mücadele olmuştu. Genç adam Son anda topların kaybu üzerine barut fıçılarını yakarak karşı tarafa fırlatacaklarını fark ettiğinde evvela asker ile çetin bir mücadeleye girişmiş ardından onu Fıçı ile birlikte kamara merdivenlerinden ittirmişti ki suya atlaması ve geminin patlaması arasında çok az bir mesafe vardı. Aodh ağır yanıklar ile olsa da kurtulmayı başarmıştı. Şimdi bu sıcakta kollarını saklamak ve yandıklarından kısacık kesmek zorunda kaldığı saçlarını kafasındaki resmi dallı budaklı şapka ile gizlemeye çalışmak zorundaydı.
"Bitmek üzere Aodh döneceğiz..." Louis kaşlarını indirip kaldırırken geri planda kalıp seyir etmekten başka ellerinden bir şey gelmediği için sıkkındı. Lakin Lord Sinclair ingiltere ve iskoçyada dengeyi sağlayabilmek adına uslu durmak zorunda olduklarından bahsedip durmuştu ve aynı mektup Louisin eline de ulaşmıştı ki halkı sakinleştirmek ile görevlilerdi onlar. Mektupların ardı arkası kesilmiyordu İskoçyada yazlarını geçirmeyi çok seviyor olsa da onun ülkesinde de pazardan elma yürüten ile adam kaçıranı aynı kefeye koymuşlar sorgusuz sualsiz adaletsiz hakimsiz infaz için toplamaktaydılar. Kilise büyük gücü kaybetme eşiğine geldiğinin ve insanların yavaş yavaş yaptıkları karanlık bağnaz zulümlere karşı çıkmaya başlamasının korkusu içerisindeydi. Destekleri çoktu... Neredeyse tüm soylular... Lakin fakir aç zavallı halk nasibini alacaktı. Quintonun izinden gittiğine artık emin olduğu Markle'dan kurtulmak da bir bakıma iyi olmuştu. Louis bıkkınlık ile törenin bitmesini beklerken kalan son birkaç gününü keyifli geçirebilmenin yollarını düşünmekteydi ki sanırım bunu evinde yapmak istiyordu. Babasının eşi benzeri olmayan dokumalar getirtmek için orta doğuya göndereceği gemiler için birkaç düzenleme de yapması gerekmekteydi üstelik.
"Çok fazla masumun canı yandı..." Laia bakışlarını yeniden yere indirdi.
"Olan hep onlara olur Laia... Bu denli sefalette kaldıkları sürece sunulan her tür kirli işi bir fırsat olarak değerlendirmeye devam edecekler."
"Bu onların suçu değil!"
"Bu bizim suçumuz..." Louis kafa salladı. "Daha kanaatkar ve daha adil olmayı öğrenemediğimiz sürece de böyle dikilip kurunun yanında yanan yaşları izlemeye devam edeceğiz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Historical Fiction.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...