"Odamı karıştırmamalıydın. Senden sakladığım bir fotoğrafa bakmamalıydın. Benim sözümü dinlemedin. Neden beni dinlemedin Yeonjun? Kendi kafanda kurup düşündüğün düşüncelerle mutlu olacağını mı düşündün? Bana elinde tuttuğun bu fotoğrafla hesap sorabileceğini mi düşündün?"
"Ne kurdun kafanda? Ne planladın? Nasıl olacağını düşündün? Şimdi ne olsun istiyorsun? Taehyun sana her şeyi açıkça anlatmadı mı? Fotoğrafı ona da sordun mu? Davet edilmediği bir doğum günü partisinde yıllar önce ölmüş bir arkadaşını görmesi onun içinde iyi olur muydu? Koca bir yalanla geçirilmiş yıllar, bir fotoğrafla, benim yüzümden gerçeklik kazanıyor. Bir hata yüzünden karşımda duruyorsun. Demek ki kimse bilinsin istemiyor. Demek ki Sophia bilinmek istemedi."
"Gerçekleri mi bilmek istiyorsun? Kimsenin anlatmadığı şeyleri kurcalayarak öğreniyorsun. Sadece benim bildiğim bir gerçeğe ortak olmak istiyorsun, ama o bunu istemedi Yeonjun. Annen seni tanımak istemedi."
"Gençliğinde ortaya çıkıp ben senin annenim, ölmedim, tek başıma Lizbon'dan uzak bir şehirde yaşıyordum ve şimdi hayatına dahil olmak istiyorum diyemezdi. Bunu istemedi. Senin yaşadığını bile beni bulduğunda öğrendi. Sophia üç yıl önce bana geldi Yeonjun. Lanka'ya. Benim evime. Seni gördü. Fotoğraflarına baktı. Uzaktan izledi. Ne kadar büyüdüğünü söylüyordu ama hiçbir zaman karşına çıkmak istemedi. İki ay önce de öldü."
"Bu yüzden buraya geldim, Lizbon'a. Sophia'nın mirası artık benim. Sen benimsin Yeonjun. Sophia ile seni görmeye aylar öncesinden Lanka'ya geldiğimizde tutuldum sana. Beni tekrar genç hissettirdin. Arkadaşlarınla Lizbon'da gördük, evin önünde Beomgyu ile yürürken izledik. Sophia ile market sırasında konuştun. Ama ikimizi de hiç tanımadın. O şimdi ölü, herkesin bildiği gerçek bu. O öldü, yıllar önce değil iki ay önce öldü."
"Şimdi bencilliklerinin yükü senin omuzlarında. Bir anne ve babaya sahip olamadın. Bu duyguyu tatmadın. Ama ben sana sahip olmak istediğin başka duyguları tattıracak o adamım. Ben seni bulutların üzerinde yaşatacak biriyim. Ve buna yemin ederim."
Hiç bitmeyecek sanmıştım. Gözlerim dolu dolu onu dinlerken, karşısında yere çöküp ağlayacak kadar kötü hissederken duygusuzmuş gibi ifadesizce bana dediklerini dinlemiştim. Ben yapmıştım. Dediği gibi, kimsenin bilmediği şeylerin peşinde koşuyor, kurcalıyordum. Ne yapıyorsam kendime yapıyordum.
Yaz rüzgarı hafif esintili ve tatlı, saçlarımı savururken düşüncelerimi dağıttı. Darmaduman, bitiktim. Eğer sigara içiyor olsaydım şimdiye ikinci paketi bitiriyordum. Gece beni tüm karanlığıyla içine hapsediyor, sağlam bir zindan gibi tutuyordu.
İki ay öncesine kadar yaşıyordu. Hayatımı mahvetmek istemediği için benimle iletişime geçmemişti. Canımı yaktığını söylemezsem yalan söylemiş olurum. Sabaha kadar ağlatacak kadar acıyordu canım. Onunla rastgele birisiymiş gibi karşılaşmam, o anı hatırlamaya çalışmam daha fazla ağlamama ve üzülmeme neden oluyordu.
Kim beni sevecekti? Kim bana hayatı boyunca sahip olmak isteyecekti? Birlikte vakit geçirecek ve benimle ilgilenecekti. Anne ve babamın bencilliği şimdi benim omuzlarımdaydı, evet. Bir başına, yalnız büyümüş bir çocuktum. Her şeyi kendim öğrenmiştim. Babaannem bana onların yokluklarını hissettirmeye çalışsa da, ben öyle düşünsem bile yanılıyordum. Hiçbir şey hayalimdeki anne ve babanın yerini tutamazdı.