Küçük kabinin içinde sadece sıklaşan nefesleri duyulurken zevk deryasında çoktan boğulmuştu Emin ve Songül.
Songül'ün kızaran dudaklarına ve dağılmış saçlarına baktığında gülümseyerek konuşmaya başladı Emin.
"Biraz fazla dağıldık bu sefer"
Emin'den duyduğu cümleye gülümseyerek karşılık verirken bacaklarını adamın belinden indirmek için hareketlendi Songül. Ama Emin daha sıkı kavradı belini.
"Dur güzelim nereye? Daha işimiz bitmedi" dedi muzip bir ifadeyle.
Songül kuruyan dudaklarını ıslatırken nazlı nazlı salındı Emin'nin kollarında. "Ben de öyle düşünmüştüm ama yakalanacağız sevgilim. Bence evde devam etmeliyiz"
Emin kendini Songül'e daha çok bastırıp sırtını kapıya yasladığında sertçe inledi Songül.
"Ah! Emin!" dedi. Gözlerini çoktan kapatmış, ve kendini Emin'e teslim etmişti. Emin hareketlerini tekrar hızlandırdığında inlemeleri birbirlerinin ağzına dolarken kapının çalması ile irkildiler birden.
"Kimse var mı?"
Songül zevkle inlerken duyduğu sesle taş kesilmişti adeta. "Emin!" dedi telaş içinde.
Songül'ün kalçasında olan elini ağzına yerleştirip sıkıca kapattı Emin.
"Şiisstt"
Songül ağzını kapatan ellerden kurulamaya çalışırken Emin devam etti kendini Songül'ün içine doğru ittirmeye. Yaşadığı zevke şu anki korkusu karıştığında Emin'nin elini ağzından çekti Songül.
"Dur artık be adam. Dedim ben sana yakalanacağız diye."
Emin hareketlerine devam ederken sesli bir nefes verdi. "Şu an tahmin edemeyeceğin kadar zor durumdayım sevgilim. Beni böyle bırakmak istemezsin değil mi" derken kısık kısık inliyordu.
Songül kollarını Emin'nin boynuna dolayıp ensesinde birleştirdi ellerini. Yumuşak dudaklarını adamın dudaklarına değdirip emmeye başlayınca sertçe inledi Emin.
Songül hemen elini bastırdı Emin'nin dudaklarına.
"Şiştt. Ses çıkarma" dedi gülümseyerek.
Emin; Songül'ün bir göğsünü sertçe avuçlayıp diğer göğsünün ucunu dişlerinin arasına alıp sırıtarak baktı Songül'e. Songül inlemesi duyulmasın diye dudaklarını dişlerken tekrar çalındı kapı.
"İçeri de kimse var mı?"
Emin son kez kendini Songül'e bastırdığında ikisinde boşalmıştı artık. Titreyen vücutlarını birbirlerine kenetledilerinde güçlü bir kahkaha patlattı Songül.
"Delisin sen?" dedi gözlerini Emin'nin koyulaşan maviliklerinden ayırmadan.
Songül'ün gülümsemesine eşlik ederken kesik kesik çıkan nefesiyle zar zor konuştu Emin.
"Senin de benden aşağı kalır yanın yok güzelim" dedikten sonra indirdi Songül'ü kucağından.
Songül elbisesini düzeltmeye başladığında Emin dizlerinin üzerinde olan pantolonu çekti yukarıya.
Elbisesinin askılarını yukarıya çektiğinde Emin'e çevirdi Songül bakışlarını.
"Var mı bir yerimde bir şey?"
Hızlı bir şekilde Songül'e göz atıp bir terslik olup olmadığına baktı Emin. Elbise ile alakalı bir sıkıntı yoktu ama Songül'ün kızaran boynu, şişmiş kırmızı dudakları ve dağınık saçları her şeyi çok net belli ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızı istemek
FanfictionBir polis biri mafya.. Güneş ve ay kadar farklıydılar birbirlerinden. Belki birbirlerine kavuşamayacaklardı ama birbirlerine karışmayı öğreneceklerdi...