Voleybolcu Kızlar İçin Eğlence Malzemesiyim

3K 38 2
                                    

Yaklaşık 7ay önce Spor Bilimleri Bölümünden mezun olmuştum ve Ankara'daki bir spor tesisinde voleybol masa hakemliği yapıyordum. Boyu 1,71 olan biri için bu meslek bir hayli zordu çünkü sürekli kendimden çok daha uzun kızlarla muhatap oluyordum ve onların şakalarına maruz kalıyordum. Zaten hepsi beni erkek değilmişim gibi görüyordu bunu bakışlarından anlayabiliyordum ama bazıları var ki bunu bana iliklerime kadar hissettiriyordu. Bir gün yine sabah 09.00'daki maç hazırlıkları için 1 saat önceden tesise gelmiştim ve Elçinle Selin de oradaydılar, kendi kendilerine antrenman yapıyorlardı. Ben de bir yandan masamda hazırlıklarımı yapıyor bir yandan da onları izliyor iç geçiriyordum, içimden keşke boyum onlar kadar uzun olsa da onlarla arkadaş olsam diye söyleniyordum ki ikisi birden bana doğru yürümeye başladılar ve yanıma vardılar.

SELİN: Pişt, cüce maç topunu ver de onla çalışalım.

Selin bana genelde bu ve bunun gibi küçük düşürücü kelimelerle hitap ederdi ve şuan maç topunu vermemi istiyordu, ama benim maça kadar bu topu birine vermem yasaktı ve açıkçası seline hayır demeye de çekiniyordum. Ne yapsam diye düşünürken Elçin elindeki topu kafamdan sektirerek geri eline aldı.

Elçin: Hadisene fare maç topu dedi duymadın mı ?

BEN: Ama maç başlayana kadar maç topunu kimseye vermem sonra benim başım belaya giriyor hadi ama yapmayın kızlar.

Selin: Kızlar derken? Biz senin arkadaşın mıyız da bize kızlar diye hitap edeceksin cüce. Benim tepemi attırma da seni şimdi ayağımın altında ezmeyim. Şu maç topunu ver yoksa top diye senle oynarım şimdi!

Ben: Ama Ama..

diye sayıklarken Elçin beni görmezden gelerek topu aldı ve arkalarını dönüp gittiler. Ve ben de maç topunu verdiğimi salon başkanı görürse ne derim diye kara kara düşünmeye başladım. Korktuğum başıma geldi salon başkanı maç öncesi oyuncuları görmeye geldi ve o sıra Elçin ile Selin de bunu fark ederek topu geri bana getirmek için yanıma geldiler ama daha topu veremeden salon başkanı geldi.

SALON BAŞKANI: Nasılsınız kızım, antrenmanınız nasıl geçiyor bakalım?

ELÇİN: Sağolun Başkanım gayet iyi.

SALON BAŞKANI: Ne güzel, ama bir saniye o elindeki maç topu mu kızım?

Elçin şaşırmış gibi rol yaparak elindeki topa baktı ve sonrasında bana dönerek

ELÇİN: Aa İsmet antrenman yapalım diye bize maç topu mu verdin sen, biz senden antrenman topu istemiştik.

Azar yememek için asıl olanı söyleyecektim ki Selin birden gözlerini büyüterek bana baktı ve resmen gözleriyle eğer Elçinin dediğini onaylamazsan pişman olursun dedi.

BEN: Evet benim hatam dalgınlığıma geldi herhalde kusura bakmayın.

SALON BAŞKANI: Bir işi de doğru yap be oğlum! Neyse kızlar size iyi antrenmanlar.

Dedi ve gitti. Salon başkanı arkasını dönüp biraz uzaklaştıktan sonra Selin masamdaki kaleme eli çarpmış gibi yaparak bilerek yere düşürdü.

SELİN: Sen yere daha yakınsın fare eğilip de alsana kalemini hahahaha.

ELÇİN: Hahhhhahahhh.

Dediği gibi kalemi almak için çömeldim ve tam yerden alırken Selin elime bastı, ayakkabısı kocamandı en az 42 numara olmalıydı ve elim inanılmaz acıyordu. Ben daha ayağını çek diyemeden kulağıma eğildi ve

SELİN: Aferin, Bir daha sakın bizi ispiyonlamayı aklından bile geçirme yoksa kafanı ezerim senin anladın mı ?

dedi ve ayağını çekti, ben cevap vermeden elimi ovuşturmaya başladım, bunun üzerine Elçin de ayağıyla omzumu dürtüp 

ELÇİN: Sana bir soru sordu anladın mı anlamadın mı ?

BEN: Anladım,  anladım.

ELÇİN: Güzel, hadi gidelim Selin.

Dedi ve gittiler, İşte bu anlattıklarım günümün yalnızca 45 dakikası falan idi.


(YENİ BÖLÜM YAKINDA GELECEK ARKADAŞLAR)



Dev Voleybolcu Kızlar Beni Zorla Köleleri YapanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin