Bölüm 13

74 6 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Sufle - Pus

"Diyecek sözün var mı? Kapıda gözün var mı?"  Burayı bağırarak söylüyordum. "Kalacak, Kalacak! Kalacak, yüzün var mı?" Bir yandan bulaşıkları yıkıyor, bir yandan şarkı söylüyordum. Zorlu geçen bir haftanın ardından haftasonuna girmiştik ve ben çok mutluydum. Hastalığımı, zor da olsa, atlatmıştım. Evde huzurla pişirdiğim yemeğin ardından, en sevmediğim kısım bulaşıkları halletmek kalmıştı. Kapının çalmasıyla elimdeki kaseyi lavaboya bıraktım. Elimdeki havluyla, kapıya doğru ilerledim. "Kim o?" Kapıya giderken söylediğim bu cümle, aslında anlamsızdı. Umarım kapıda her kim varsa "Bu rezalet sesimi duymamış olsun lütfen..." diye içimden geçirdim.

"Benim, Merih." Duraksadım. Bu cümleyi duymayı beklemiyordum. Merih'in, pardon, Merih Bey'in burada ne işi vardı? Çok bekletmeden kapıyı açtım. "Hoş geldiniz?" Sorgularcasına çıkan bu cümle, yüzündeki ifadeyi yumuşattı. "Hoş buldum, biraz habersiz geldim farkındayım," Suratıma bir bakış attı. Ellerinde poşetler vardı. "Size birkaç bir şey getirdim."  Yüzüm şaşkınlıkla gevşedi. "Zahmet etmeseydiniz..." Elimle içeriyi gösterdim. "Buyrun, kapıda kaldınız." Girip girmemek konusunda emin olamamış bir hali vardı.

"Aslında, çok vaktim yok. Sadece bunları bırakmak istemiştim." dedi içeriye adımlarken. "Bitki çayı ister misiniz? Ya da açsanız yeni yaptığım makarna var," Duraksadım. Çok öğrenci evi havası vermişti bu. Umarım içinden farklı düşünceler geçirmezdi.

"Yok, aç değilim teşekkür ederim," Hafifçe gülümsedi. "Geçen sefer yaptığınız bitki çayınızdan alabilirim ama zahmet olmazsa." Hızlıca harekete geçtim. "Olur mu öyle şey, lütfen oturun. Rahatınıza bakın birazdan geliyorum." Gerginlikle ellerimi kavuşturdum. Aniden panik olmuştum. Ne getirmişti acaba. Poşete hızlıca göz gezdirdiğimde bir sürü vitamin, bitki çayı gördüm. Bu çok... Düşünceli bir hareketti. 

Hızlıca ocağa suyu koyduktan sonra bardakları çıkarttım. Yaseminli yeşil çay iyi bir tercih olabilirdi. Göz kararı karışımı demliğe döktükten sonra üzerine sıcak suyu ilave ettim. İşim bittiğinde elimde tepsi ile salona giriş yaptım. İçeriye girdiğimde gördüğüm manzara beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Kucağında Lila ile oynayan bir Merih görmeyi beklemediğim kesindi.

"Birazcık daha demlense daha güzel olur." Tepsiyi orta sehpaya koydum. "Ellerinize sağlık." Gülümsedim. "Getirdikleriniz için teşekkür ederim, çok ince düşüncelisiniz." Bakışlarını benimle buluşturdu. 

Neler düşündüğünü anlayamıyordum. Aramızda bir duvar vardı sanki. Zaman zaman o duvarı bir adım aşıyor, çoğu zaman ise geri adım atıyor gibiydik. "Habersiz geldiğim için kusura bakmayın, size ulaşmam gerekirdi." Saçlarını hafifçe karıştırdı. 

Evde olduğumu biliyordu. Aynı hastanede çalışıyorduk nihayetinde.

"Sorun değil. İşler nasıl gidiyor?" Başka nerden konu açabileceğimi bilememiştim. "Güzel gittiğini pek söyleyemem..." Bu sırada bardaklara çayı bölüştürüyordum. "Neden?" 

"Babamdan sonra işleri toparlamak benim için çok zor oldu. Onun düzeni bambaşkaydı." Anlaşıldı, hala atlatamamış. Bu çok normal, babasını yeni kaybetti ve çok travmatik bir şekilde. Aslında onca kaosun içinde, yanan insanları görmek çok mümkün olmuyor. Bu kaosta Merih de vardı. Bakışlarımı bakışlarıyla buluşturdum. "Babanız harika bir insandı. Eminim sizi de öyle yetiştirmiştir." Gülümsedim. 

Tebessüm eder gibi oldu. Fakat gözleri sinirle bakıyordu. bunu görebiliyordum. Babası hakkında aklından geçenleri duymak isteğiyle doldum. Bardağı seri bir şekilde kavradı ve dudaklarıyla buluşturdu. Beğenip beğenmediğini anlamak istercesine suratına baktım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EfsunkârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin