-3-

300 35 20
                                    

Emir'e yandan bi bakış attım. Tamam aslında buna şaşırmamalıydım. Yani sonuçta yarın resmiyette evlenecek olan insanlar olarak bu akşam imam nikahı kıyılması gayet mantıklıydı ama bana ne?

Seviyor da olsam bu sinir olmama engel değil.

"Dimi?" dedim yine şu yapmacık tebessümle. "Kavuşalım artık, o kadar bekledik."

Hafif bi gülüp başını sallayan Emir öksürür gibi yapıp ciddi bir ifadeye büründü ve kaşlarını çattı çok öfkeliymiş gibi.

"Ailene haber ver, akşama imam nikahı kıyılacak. Erken falan diye bir itiraz duyarsan olacakları hatırlatırsın. Bu işin şakası yok."

Bir anda ciddiyete bürünmesi kaşlarımı çatmakla birlikte dengemi de şaşırtmıştı. Ne oldu şimdi buna? Ne bu gerginlik? Ben bilmiyor muyum sanki?

Tam ağzımı açıp bir şey diyordum ki yüz ifadesini eski haline getirip konuştu tekrar.

"Bak bunu da senin için yapıyorum kıymetimi bil, sırf yalan söyleme diye. Ailene ne kadar ciddi ve öfkeli olduğumu söyle ki kimse sıkıntı çıkarmadan halledelim şu işi. Onların yanında sert adamı oynayacağım, sen de çaktırma sakın."

"Tövbe ya rabbim estağfurullah..." dedim kendi kendime. Ben de bir şey oldu sandım ya. Valla saniyeler içinde çoklu kişilik bozukluğu olabileceğini bile düşündüm. O nasıl rol yapmak?

"Bi acayip insansın biliyorsun dimi?" diye ona tip tip baktığımda gülümseyip gururla başını salladı. Bu haline gülmemeye çalışıp devam ettim önüme dönüp. "Neyse, hazırlık yapacak çok bir şey yok zaten. Dediğin gibi, bir an önce halledelim şu işi de ben de her an kapımızı çalıp babama silah doğrultacaklar korkusundan kurtulayım. Olacak madem bir an önce olsun."

Elimi kapıya koyarken konuştu Emir.

"Bence de. Akşama görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz." deyip arabadan indim. Sonrasında yürüyüp bahçe kapısını açtım. Arabası hala dururken durup oraya baktım. Eve girmemi bekleyen bir ifadeyle bana bakıyordu.

Hafif kaşlarımı çatıp gitsene, diye başımla işaret yaptım.

O ise yo, der gibi başını sallayıp eve girmem için işaret yaptı.

Neyi bekliyorsun der gibi kaşlarımı çattım.

Yahu girsene içeri der gibi kaş göz yaptı.

Tip tip ona baktım. Sonra arkamı dönüp evin giriş kapısına gittim. Ona baktığımda hala baktığını fark ettim. Belli ki eve girdiğimden emin olmak istiyordu. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra bir beş saniye bekleyip kapıyı araladım ve gizlice baktım gitmiş mi diye.

Af Allah'ım ben büyüyemeyecek miyim? Ne bu çocuk gibi haller?

Emir zaten çalışan arabayı sürüp gittikten sonra başımı çekip kapıyı kapattım ve merdivenleri çıkmaya başladım. Tabii yüzümde ister istemez bi gülümseme oluşmuştu azıcık. Cidden eve girene kadar bekledi beni.

'Saçma sapan düşüncelere dalma Mayıs! Sadece seni sağ salim evine teslim ettiğinden emin olmak istedi, bu kadar. Hemen neyin gülümsemesi bu?'

Benim iç ses gelmiş hoş gelmiş. Hiç performansını kaybetmeden bana gerçekleri aktarmaya devam ediyor. Sağ olsun hep de haklı.

Yüzümdeki gülümsemenin yerini yine durgun bir ifade alırken evin kapısına gelmiştim. Zile basıp ellerimi cebime soktum. Sonra da zaten durgun olan halime biraz da mutsuzluk serptim. Azıcık da üzüntü ekleyelim, heh tamam. Bence gayet zorla evlenen biri gibi duruyorum. Sence iç ses?

Bi UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin